Aytaç ile birbirimize bakakaldık ve aynı anda '' Nee ??'' dedik. '' Lara sen ne istediğinin farkında mısın?'' diye sordum. '' Gayet farkındayım şu an öyle bir şeye ihtiyacım var bana güven.'' deyip Aytaç'a bakarak '' Güvenin.'' diye tamamladı cümlesini. Aytaç bana baktı onay almak istercesine '' Ben karışmıyorum valla ne yaparsanız yapın beni çok fazla karıştırmayın bu işe.'' dedim çünkü Timur'un aslında olan geçmişini olan duygularını onun ağzından duyduğum için bunun yanlış ama belki de onları birbirlerine yaklaştıran bir oyun olacağını düşündüm bir an ama Lara tam ne düşünüyor onu da öğreneceğim bakalım. '' Peki tamam kabul.'' diye lafa girdi Aytaç. '' Kimi kıskandıracaksın ve ne yapmamız gerekiyor anlat bakalım.'' dedi. ''Kimseyi kıskandırmak değil amacım ufak bir intikam meselesi diyelim. '' dedi Lara'da '' Kesin öyledir.'' dedim kısık bir sesle. '' Nihlee.'' diye kaşlarını çattı bana. Sonrasında '' Nihle baksana bakalım bakıyor mu buraya ona göre gösteriyim.'' dediğinde kafamı çevirmem ile Timur'un ellerini masanın üstünde birleştirmiş dik dik ateş edercesine gözlerle Lara'ya baktığını gördüm ve '' Aman diyim bakmayın tam anlamıyla atış alanı gibi.'' dediğimde '' Süper o zaman fırsat ayağımıza gelmiş demektir bu.'' dedi ve sözüne şöyle devam etti ''Daha sonrasında gösteririm. Şimdi şöyle başlıyoruz.'' dedi ve Aytaç'ın elini tuttu.
O an şok olduğumdan gözlerim kocaman açıldı ve Timur'a baktığım da fazlasıyla sinirli ateş eden gözlerle ama bir yandan da şaşkın bir ifadeyle bakıyordu. Bir an hızla önündeki kahveyi yere doğru fırlatıp masaya öyle bir sert vurdu ki resmen bütün kantin inledi diyebiliriz. Onun üzerine hızla kalkarak kantinden ayrıldı. Lara'ya baktığım da şok içinde Timur'un arkasından bakakalmıştı. '' Ben bir lavaboya gideceğim.'' diyerek masadan ayrıldım ve hızla Timur'un yanına doğru ilerledim. Hızlı adımlarla giderken birden birine çarptım ve o an şokla duraksadım. Çarptığım kişiye baktığım da Ateş'ti aramızdaki mesafe yok denecek kadar azdı. Bedenlerimiz adeta birleşik gibiydi. O an ikimizde gözlerimizin içine bakakaldık. Bir süre öyle durduktan sonra gözlerimi kaçırdım çünkü Timur'un yanına gitmem lazımdı.
''Nereye böyle aceleyle.'' diye sordu Ateş. '' Timur'un yanına.'' dediğimde gözleri merakla açıldı ve '' Ne oldu Timur'a bir şey mi oldu?'' diye sordu. '' Gel bir onu bulalım da bulmaya çalışırken anlatırım.'' dedim ve aramaya koyulduk ararken bir yandan da olanları anlattım ee tabi anlatabileceğim tarafını.
Ayrılarak aramaya başladık ve ben birkaç yer gezdikten sonra bir sonraki yer olarak müzik odasına girdim. Odaya girdiğimde en başta boş zannettim fakat boş değildi dolabın arkasından gelen burun çekme sesiyle beraber oraya yöneldim ve baktığım da kulağında kulaklıkla beraber Timur oradaydı ve ağlıyordu. Benim de ona destek çıkmam lazımdı çünkü hastanede bana çok destek çıkmıştı. Ilk olarak yanına gitmeden Ateş'e mesaj attım. Bulduğumu ama benim ilgileneceğimi yazdım ve telefonu cebime koyarak Timur'un yanına oturdum. Aynı onun gibi bağdaş kurarak kafamı ve sırtımı dolaba yasladım. O an şaşırdı ve kulaklığını çıkararak '' Alin kimseyi istemiyorum şu an lütfen.'' dedi. '' Ben sana hastane de öyle dedim mi ama lütfen yanında olayım en azından.'' dedim. Gözleri ağlamaktan harap olmuştu.'' Alin nasıl yapabildi ya böyle bir şey benim onun üstüne asla bir kıza gözüm bile kaymamış. Nasıl ya.'' dedi boğazının düğüm ettiği sesiyle. '' Bilmiyorum bende şaşırdım ama illaki anlayacaktır.'' dediğimde içimden şöyle bir düşündüm ki Lara'yı açık etmemeliydim bu da belki Timur'un başına dank ettirir de gerçekleri açıklatırdı.
'' Burada iş sende bitiyor gibi aslında tamam Lara birinden hoşlanmış sevgili olmuş olabilir ama sakin tekniklerle senin Lara'ya karşı açık sözlü olman gerekir ki bence zamanı da çok geç oluyor gibi artık ama'' dedim '' Of Alin bilmiyorum asla ama ben bir daha onu öyle görmeye dayanamam saçlarının kokusunu ellerinin o güzel yumuşaklığını benden başkası hissetsin istemiyorum.'' dedi ve başını omzuma yaslayarak ağlaması şiddetlendi. O arada gözüm eline kaydığında masaya vurduğu elinin bir kısmının kızarmış bir kısmının da morarmış olduğunu gördüm. ''Timurr elin çok kötü olmuş kalk çabuk revire gidiyoruz.'' dedim doğrularak. ''Yok benim bir şeyim. Kalbim acıyor sadece.'' dedi ama benim uzun ve ısrarcı laflarım sonucunda yerinden kalkarken yaralı olan elinden destek alınca fazlaca canı yandı ve aldım onu hızla revire götürdüm. Revire götürdüğümde elini kremleyip sargıya aldılar. Sonrasında ben sınıfa geçtim o da eve.