15

902 70 7
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aktiflik artsın diye bu bölümü de salıyorum 🌼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aktiflik artsın diye bu bölümü de salıyorum 🌼

Bir sonraki bölüm 60 oyda gelecek,iyi okumalarr 💗

---

"İşte hepsi bu..."

Karşımdaki çocuk başından geçenleri anlattığında gülmekle gülmemek arasında kalmıştım. Dudaklarımın arasından çıkan kıkırtıya engel olamadığımda karşımdaki çocuk bana kaşlarını çatıp "Niye gülüyorsun?" demişti haklı olarak. Elimi dudaklarımın üzerine kapatıp "Özür dilerim." dedim. "Sadece muhtemelen kimse senden böyle bir şey beklemediği için o kadar şaşırdılar."

"Evet, olabilir." diyerek sırıttığında keyfinin yerine geldiğini anlayıp "Böyle dövüşmeyi nerden öğrendin?" diye sordum. Omuz silkelerek gözlerinin islenmesine izin verdi. "Bir arkadaşım öğretmişti." 

Aniden yerinden kalktığında ne yapacağını anlamayarak ona döndüm. Birkaç adım yanıma gelip "Onları..." dedi ve yutkundu. "Saunaya götürüyorlar değil mi?" 

Kafamı salladığımda yüzünde ağlayacak gibi bir ifadeyle kalktığı yere geri oturdu. 

"Benim suçum..." 

Bu sefer kaşlarını çatan taraf bendim. Neden onun suçu olsundu ki? "Kes şunu." dedim sinirle. Belki bir psikologun vermemesi gereken bir tepki veriyordum ama umursamadım. Karşımda oturan benden birkaç yaş küçük çocuk zaten olanlardan yeterince pişman gözüküyordu. 

"Birinin seni taciz ettiğini söylüyorsun." dedim ve sandalyemden kalkıp onun oturduğu sandalyelere oturdum. Ellerini kafasının iki yanına almış "Ne yaptım ben?" diye sayıklıyordu.

"Sen ona cezasını vermişsin. Hem de hiç kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan." diye bitirdim sözlerimi. Beni ne kadar duyduğunu anlayamıyordum çünkü transa geçmiş gibi bir bacağını sallıyor sürekli aynı kelimeleri tekrarlıyordu. 

Birkaç saniye daha sakinleşecek mi diye beklesem de çözüm vermeyince müdahale etmem gerektiğini anladım yoksa panik atağa dönüşecekti. Sakince "Anıl." diye seslendim. Bir değişiklik olmayınca tekrardan yüksek sesle ismini söyledim. Kafasını kaldırıp gözlerimin içine yaşlı gözleriyle baktığında "Senin suçun değildi." diye fısıldadım. Anıl yavaşça kafasını sallayıp yutkundu. "Şu anda... Orada acı çekiyorlar ve bu benim yüzümden."

Bunun elbette ki ben de bilincindeydim. Sauna'nın ne olduğunu çözebilmiş değildim ama insanı gerçekten etkilediğini ve fiziksel zararın ötesinde mahkumların psikolojilerini de etkilediğini biliyordum. Çok fazla mahkum benimle sauna hakkında konuşmuştu ve işin garip yanı hepsinin sauna anlayışı farklıydı. Kimisi derisine dikenlerin battığını, kimisi annesini gördüğünü, kimisi ise buradan uzaklaşmak için oranın en iyi seçenek olduğunu söylüyordu. 

"Yardım edebilir misin?" diye mırıldandı karşımdaki çocuk kızaran gözlerini silerek. Hala ağlamamak için direniyordu. 

"Ben-"

"Beni kurtardığın gibi sağlık amaçlı de." diyerek umutla gözlerimin içine bakan çocuğa "Bunu sürekli yapamam." diye mırıldandım. 

"Lütfen.." Yutkunup elimle burnuma doğru kaymakta olan gözlüğümü düzelttim.

Ne yapacaktım şimdi?

Evet birine yardım etmiştim ama bu demek değildi ki Kadir ve Hakan'a da yardım edebilirim. Hastayı saunadan alıkoyma olayını bile ben uydurmuştum, müdürün nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Evet yetki verebiliyordum ama ulaşabildiğim alanlar sınırsız değildi. Zaten Anıl için en iyi olan şeyi yapıp onu Sauna'dan kurtarmıştım. 

Ama Hakan ve Kadir için aynısını yapamazdım zaten çok şiddet yönelimli suçlulardı neredeyse her hafta kavgaları vardı ve birden çok kez Sauna'ya girmişlerdi. Şimdi kalkıpta onları oradan çıkarmam abes kaçardı başta müdür olmak üzere gardiyanların hepsi beni sorgulamaya başlardı. Suçlulara yardım eder gibi gözükürdüm ki ediyorum da zaten... Allah'ım! Suçlulara yardım ediyordum resmen!

Başka bir çözüm yolu bulmalıydım. Onları çıkarmak çok fazla ilgi çekerdi. Belki onu yapamazdım ama... ama sürelerini kısaltabilirdim. Eğer Sauna'nın suçluların mental sağlıklarına zarar vereceğine dair bir metin yazıp bunu valiliğe onaylatırsam cezalarının süresini azaltabilirdim. 

Birden ayaklandığımda Anıl'ın şaşkın bakışlarını üzerimde hissetsem de aldırmadım. 

Çantamı kurcalayıp telefonumu çıkardığımda Anıl "Ne yapıyorsun?" diye sordu. Neredeyse ezbere bildiğim numarayı tuşlayıp Anıl'a işaret parmağımla bir saniye diye belirttikten sonra telefonu açması için dua ettim.

"Gün ışığım!" Hoparlörden yükselen sesle derin bir nefes aldım. "Yezdan!"

Yezdan bir şeylerin farklı olduğunu anlamış olacak ki "Acil durum mu var kuşum? Sesin bir garip geliyor?" dedi anında. Her ne kadar  neşesini bozmaktan hazetmesem de söylemem gerekiyordu.

"Çok acil bir belge çıkartmam gerekiyor. Valiliğe imzalatabilir misin?"

"Şuan mı?" dediği sırada arkadan birkaç tabak çanak sesi geldi. Muhtemelen iş yerinde öğlen yemeğini yiyordu.

"Evet." diyerek hala gözlerime anlamaya çalışarak bakan Anıl'a sabitledim bakışlarımı.

"İki mahkum hakkında... detayları sonra anlatırım."

Bakışlarımı Anıl'dan çekip Yezdan'ın cevabını bekledim. Birkaç saniye durakladıktan sonra "Tamam, dosyayı at. Sonra konuşuruz." dedi ve kapattı. Bilgisayarımı açıp masanın başına oturduktan sonra mahkumların isimlerini ve psikolojik açıdan mahrumiyet belgelerini hazırlayıp dosyayı Yezdan'a attım.

Anıl ne yaptığımı anladığında bilgisayarı kapatıp Yezdan'dan gelen "Halloldu." mesajını görür görmez kapıya koştum.

"Teşekkür ederim." diye mırıldandı o da sandalyesinden kalkarken. Başımı sallayarak kapıdan çıkacaktım ki kapıyı açtığım gibi geri kapattım.

"Anıl bunu kimseye söylememelisin."

Anıl kehribar gözlerini kırpıştırarak bana baktığında "Çok önemli." diye ekledim. Hala anlamamıştı. "Gerçekten." Bu yaptığımızın ne kadar ciddi olduğunu anlaması gerekiyordu. Ne Kadir ne Hakan ne de başka bir mahkum bu olayı bilmemeliydi. Başıma bela açılırdı. Suçlulara yardım ve yataklıktan hapis bile yatabilirdim. Allah'ım... Ben gerçekten ne yapıyordum şuan?

Kafamın içinden geçen binbir düşünceye rağmen yüz ifadem setrtleşti. Anıl çatılı kaşlarını gördüğünde gerginlikle kıpırdadı.

"İkimizden  başkası böyle bir şey yaptığımızı bilmemeli."

"Neden ki?"

"Çünkü şuan iki mahkumu cezalandırmaktan kurtarıyorum."

Ve bu seferki kanun yoluylaydı. Yani daha kötüsü. Birisi bunu rüşvetle veya torpille yaptığımı söylerse aksini ispatlayamazdım bile.

Anıl ne dediğimi anladığında kaşlarını çatarak bana baktı ve anladığını belirtir gibi kafa salladı. Gülümseyip ofisimden çıktım. Adımlarım beni hızla Hakan ve Kadir'in götürüldüğü tarafa yönlendirirken hala daha ne yaptığımı algılayabilmiş değildim.

Öyle ya da böyle sebebi ne olursa olsun suçluların cezasından kurtulmasına yardımcı oluyordum...

Psikolog Bey [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin