İnsanın önündeki her seçenek ona yeni bir kapı açardı. Bunlardan bazıları gerçekten ihtiraslı kapılarken bazılarıysa cehennem çukurunda gibi hissettirirdi. Önemli olansa insanların koşullar altında hangi kapıyı tercih edeceğiydi. Kimin nasıl biri olduğunu belirleyen de buydu zaten. Güçlü-güçsüz, iyi kötü, güzel çirkin ayrımına böyle varırdık.
Kollarımı göğsümde kavuşturarak önümde ellerini bacaklarının arasına sıkıştırmış adamı izledim. Ezik büzük oturması hoşuma gitmemişti. Koyu teni ve koyu saçlarının ona kattığı yakışıklılık ve kaşındaki çiziğin verdiği tehlikeli görünümün aksine karşımda oturan kişi adeta bir çocuk gibiydi.
"Söyle bakalım Abdullah. Seni dinliyorum. "
Çocuk yüzüme sanki adını ilk kez duyuyormuş gibi baktı. Eli mahcubiyetle ensesine giderken "Abi ya.. şey Apo desen olur mu?" dedi.
Tek kaşımı kaldırarak "Niye?" diye sordum. Birkaç gündür farkettiğim birçok detaydan biriydi bu çocuğun ismini asla söylememeleri. Herkes bir nevi lakap gibi Apo diyordu bu çocuğa. Diğer farkettiğim bir detaysa buranın kahvelerinin bok gibi olduğuydu. Kupayı dudaklarımın arasından indirdim ve masaya geri bıraktım.
"Valla abi burada herkes bana Apo der. Duymayalı baya uzun zaman oldu adımı."
Başımı sallayarak ona anladığımı belirttim.
"Özel bir nedeni var mı Apo demelerinin?"
Apo dilini damağına değdirerek tıchk sesi çıkardı.
"Kolay diye herhalde."
Kafamı salladım tekrardan. Nasıl olmuştu da böyle pırlanta gözlü bir çocuk şehrin en yüksek güvenlikli hapishanesine düşebilmişti.
"Ticaret yapıyormuşsun." Gözlerimi gözlerine kitlediğimde suçlulukla masanın yanında duran dolaplara çevirdi kafasını.
"Abi ya eskileri konuşmasak mı? Hem ben geriliyorum böyle sorguda gibi olunca. Sen niye çağırdın ki beni? Vallahi Psikolog Bey seni istiyor dediklerinde bir tırstım anlatamam. Konuşacak bir şeyimiz mi var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikolog Bey [bxb]
Novela Juvenilİşine bağlı bir psikologun yüksek güvenlikli bir hapishanede çalışmasıyla başladı her şey.