32' Yakalanmak

5.4K 391 318
                                    

Nasılsınız arkadaşlar??

.
.
.

Yüzümde gezinen parmaklar uykumu dağıttığında hafifçe gözlerimi araladım, gözlerim karanlığa rağmen parlayan gözlerle buluştuğunda yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.

Gözlerim gözleri ile buluştuğunda çıplak belimde daireler çizen parmakları belimi kavrayıp kendine doğru çektiğinde yüzüm çıplak göğsüne yaslandı.

İçim tamamen huzurla doldu. Bu kadardı işte bir kaç dokunuşu, bakışı, sözleri, hatta sadece yanımda olması bile içimin huzurla kaplanmasına yetiyordu.

Göğsüne yaslanan saçlarıma öpücükler kondurmaya başladığında kollarımı beline daha sıkı sarıp, daha çok sokuldum ona. "Saat kaç?" Dün gecenin ardından kurduğum ilk cümlenin bu olması garip kaçsa da, aklım kesinlikle saatin kaç olduğundaydı.

Aslında, saatin sabahın ilerleyen saatlerinden birinde olduğunu bir kaç saat önce ışık yüzünü rahatsız ediyor diye kalkıp fon perdeyi çeken Alp sayesinde tahmin ediyordum.

Alp belime sarılı olan sol elini kaldırıp saate baktı. "On bire gelmek üzere."

Saati duymamla hızla başımı göğsünden ayırarak doğrulmaya çalıştım. Açıkçası saatin ilerleyen vakitlerinden birinden kastım kesinlikle bu kadar ileri bir vakit değildi.

Saat on bire geldiğine göre aşağıda çoktan kahvaltı hazırlanmış demekti. Ve biz herkes aşağıda iken aşağı indiğimizde aramızda birşeyler olduğu herkesçe bilinen bir şey olacaktı.

Ve doğruyu söylemek gerekirse şuan buna asla hazır değildim. Herşeyden önce kendi aileme açıklamam gerekiyordu kendimi. Onu bir şekilde halletsem bile dün bütün gece hastanede olan Keskinerlere birden biz oğlunuzla sevgiliyiz mesajını vermek pek hoş kaçmayabilirdi.

"Hey! Ne yapıyorsun?" Gülerek alayla karışık sorduğunda bu panik halim onu oldukça eğlendirmişti. "Her şeyi unutalım yaşanmamış gibi sayalım dersin diye çok korkuyorum şuan." dediğinde bu sefer de ben keyifle güldüm.

"Ablacım aramızda bir şey mi vardı ki?"

Gülen yüzü anında solduğunda iki kaşının arasında hafif bir çukur oluştu. "Şakası bile hoş değil farkındaysan."

Şakasından hoşlanmadığının farkındaydım, ama kaşınan oydu. O yüzden yapacak bir şey yoktu. Ama yine de uzatmamakta fayda vardı. Sinirli ifadesine rağmen beni öpmek için tekrar yeltendiğinde kafamı çevirerek ona engel oldum.

"Sen böyle sürekli öpmeye çok alışma bence." Söylediğim şeye anlam veremezken sol kaşı havaya kalktı. "Hayırdır niyeymiş o?"

Şaşkın ve tatlı yüzüne avuçlarımı yaslarken konuştum. "Demir Atlasoğlu çok da medeni bir adam değil bence." İlk önce kirpiklerini kırpıştırıp yutkundu daha sonra dudaklarını araladı, söylediğim şeye cevap verecek sanarken dudaklarını geri kapattı. Bana sarıldığında dolayı belimin altında kalan sağ elini kurtararak benden ayrıldı. Ardından yatakta doğrularken ben hala yaptıklarını anlamlandıramadığım için ona saf saf bakınıyorumdum. O ise hala konuşmamaya devam ederek yataktan çıktı ve komodinin üzerinde olan tişörtünü eline alarak üzerine giydi.

"Alp ne yapıyorsun?" diye sorduğumda ciddi bir yüz ifadesiyle bana baktı. "Hanımefendi ne yaptığım sizi zerre ilgilendirmez."

Bu sefer sorar bir ifadeyle bakan bendim. "Hanımefendi?"

Aşırı ciddi ifadesini bozmadan devam etti. "Evet hanımefendi. Ayrıca daha fazla soru sormazsanız da sevinirim. Tanımadığım insanlarla konuşmak gibi bir huyum yoktur da."

Ablamın Arkadaşı | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin