Yorum yapmayı unutmayın lütfen. Keyifli okumalar dilerim.
_ _ _
MAHKÛM PRENSES
3. BÖLÜMSağa sola dönmekten ve fazlasıyla rahatsız olan yer yatağından dolayı bir türlü uyuyamadı. Uzunca bir süre gözleri çadırın tavanında öylece gezindi. İlk kez böylesi bir sefalet içinde yolculuk yapıyor olmak onu fazlasıyla aşağılanmış hissettiriyordu. Üzerini örttüğü pelerini öfkeyle atıp sıkıntılı, uzun bir nefes çekti içine. Buradan kurtulmak istiyordu. Sabırlı olup doğru zamanı beklemesi gerektiğinin farkındaydı ama sabredecek gücü kendinde bulamıyordu artık.
Dirseklerinin üzerine yükselip gözlerini sıkıntıyla boş çadırın içinde gezdirdi. Aklına türlü kaçma planları gelse de hepsinin sonunda yine Darren denen adamın ellerinde buluyordu kendini. Öfkesi yüzünden mantıklı düşünemiyor, hata yapmaktan korkuyordu. Kendisine ne kadar müsamaha gösterileceğini bilmiyordu ve kusursuz bir plan yapmadan hiçbir kaçma girişiminde bulunup o iri adamın gazabını üzerine çekmeyecekti. Yeterince aşağılanmış hissediyor olmasına rağmen daha zor durumlarda kalmadığı için bir nebze olsun içi rahattı.
Düşünceler yüzünden kendine işkence etmeyi bırakıp ayaklandığında tereddüt içinde çadırın çarşaf kapısına baktı. Lüks içinde yaşamaya alışkın olan bir kadın için fazlasıyla rezil bir durumda olsa da umursadığı tek şey kaçmaktı. Rahatını düşünemiyordu bile.
Kararsız kaldığı kısa bir sürenin sonunda pelerinini üzerine geçirip bacaklarını örttükten sonra kapıya yöneldi. Hırsla çarşafı kaldırıp dışarı çıktığında ateşin başında oturan askerlerin bakışları üzerine döndü. Cesareti bir anda sönüp gitmişti. Derin bir nefes alıp başını mağrur bir şekilde kaldırdı. Kararlı adımlarını kendisine bakan askerlere doğru yöneltti.
Bakışlarını kısaca nöbet tutan askerlerin üzerinde gezdirdi. Yabancı gözler tekrar bedeninde dolaştığında gerildi."Komutanınızı çağırın bana, onunla konuşmak istiyorum."
Askerlerin şaşkın bakışına sinirle karşılık verdiğinde dudakları aralanmıştı ki arkasından derin ve erkeksi bir ses duydu.
"Konuşalım Prenses."
Helena bir anlık yaşadığı şaşkınlığı üzerinden atıp arkasına döndü. iri cüssesiyle soğuğa rağmen üstü çıplak bir şekilde duran adama baktığında sertçe yutkundu. Gözlerini hızla üzerinden çekip az önce çıktığı çadıra baktı. Böylesi pervasız bir hareket ancak onun gibi nezaket kurallarını bilmeyen bir adamdan beklenebilirdi. Bu hareket bekar olan her kadına saygısızlık demekti. Darren'in hareketsiz kaldığını görse de karşısında çıplak bir adam varken konuşamayacağını anladı. Üzerine doğru yürüyen adamla bakışları tekrar çıplak vücuduna değdi.
İstemsizce bakışları kaslı çıplak göğsünde, geniş omuzlarında gezindi. Sürgün yıllarında askerlerin üstsüz yaptığı kılıç talimlerini izlemiş, müsabakalarda birçok yarı çıplak adam görmüştü ama hiçbiri bu kadar ihtişamlı gelmemişti gözüne. Bakışları yüzüne çıktığında dudağında alaycı bir gülümsemeyle kendisine baktığını gördü. Utandı. Adamı utanmazca süzerken yakalanmıştı.
Bir adım kadar uzağında duran iri bedenin varlığı bile onu geriyor, tedirgin olmasına sebep oluyordu. "Bu yaptığınız çok kaba." Tek kaşını hafifçe kaldıran adama bakarak "Bir prensesin karşısına bu şekilde çıkmamalısınız." dedi soğuk bir sesle. "Hatta hiçbir kadının..."
Dudaklarında beliren alaycı, soğuk gülümsemeyle kendisini pek ciddiye almadığını gösteren adam üzerine doğru yürüdüğünde geriye doğru bir adım attı. Yüzündeki ifade tehlikeli bir hal alırken üzerine bir adım daha attığında bu defa kendini zorlayıp geri çekilmemeyi başardı. Sertçe yutkunup bakışlarını bir adım kadar uzağında duran adamın gri gözlerine sabitledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm Prenses
Historical Fictionİngiltere'nin Fetret Devri olarak anıldığı iç savaş döneminde taç giyme töreni yaklaşan prensesi kaçırmak, ancak ve ancak cesur İrlanda Kralı Andreas'ın yapabileceği bir şeydi. Kendisine düşman iki ülkenin barış için attığı adımı öngörüp kaçırdığı k...