MAHKÛM PRENSES
5. BÖLÜMDarren belinden tutup merdivenlere yönlendirdiğinde çaresizce ayak uydurdu. Sözleri yüzünden uyuşan bedeni hala toparlanabilmiş değildi. Aklının böylesine bulanacağını, onu bu denli bir karmaşanın içine atacağını asla düşünmezdi. Ama bir gün kaçırılıp esir edileceğini de düşünmemişti, ya da sürgün edileceğini...
Her boyun eğişinde kendine kızsa da içini yakan öfke kendisinden başka kimseye zarar vermiyor, için için yanmasına sebep oluyordu. Kaçmaya çalışsa da yakalanacağını biliyor olmak elini kolunu bağlıyor, içindeki umudu açgözlülükle sömürüyordu.
"Bağırıp yardım isteyebilirim." dedi bir umut.
"Bir işe yaramayacak, dene istersen."
Kendinden emin çıkan sesi o küçük umudu da kolaylıkla öldürdü. Rahatlığı onu çileden çıkarıyordu. Helena öfkeyle onu zorla yürüten adama baktı. Ve gerçeği sıkıntıyla kabullendi. "Kimse delirmek üzere olan bir kadına inanmaz diye mi bu kadar rahat davranıyorsun?"
"Hayır, hiçkimse seni elimden alamayacağı için bu kadar rahat davranıyorum."
Bir an bu sözleri düşündü. Gerçekten yardım etmek isteyen biri çıksa bile kaçamayacak mıydı?
"Ama sen böyle asi davranmaya devam ettikçe kaçınılmaz olanı sadece zorlaştırıyorsun."
"Esaret altında yaşamak istemiyorum." dedi kesin bir sesle.
"Bu esaret değil. Emin ol değil."
Basamakların başına geldiklerinde durdu ve Darren'a döndü. "Beni kaçırdın ve sana boyun eğmemi istiyorsun," dedi öfkeyle. "Bu nasıl esaret olmaz? Kollarıma zincir vurmadığın için mi esirin değilim?"
Darren kadının kendisine cesurca karşı çıkmasına alışılmadık şekilde yumuşak bir sesle cevap verdi. "Boyun eğmen gereken kişi ben değilim. Ve evet benim esirim değilsin eğer benim esirim olsaydın inan bana sana çok daha farklı davranırdım o zaman."
Helena sözlerinin altında yatan anlamı idrak edemedi. İyi mi kötü mü anlayamadı. Yüzünde büyük bir özenle dolaşan soğuk gri gözlerinden hiçbir anlam çıkaramasa da sormaya cesaret edemedi.
"Ben de burada seninle kalmak istiyorum öyleyse. Esirin değilsem neden beni bir odaya kilitliyorsun?"
"Nasıl göründüğünün farkında değilsin."
"Ne demek bu?"
Darren sorusunu cevapsız bıraktı. "Dikkat çekmemen gerekiyor ama sen tüm gözleri üzerine çekiyorsun!" Helena sertçe yutkundu. Bundan kötü bir şeymiş gibi bahseden sesi tersti. "Buradaki bütün erkeklerle savaşabilirim senin için. Ama uğruna bunca adam öldürülen kadını yine merak edecekler."
Ölüm lafını bir kez daha duyduğunda kaşları çatıldı. "Beni gören herkesi öldüremezsin!"
"Öldürürüm!"
Sessiz kalmasıyla belini saran kolu onu yeniden basamaklara yönlendirdi. Sessizlik içinde katları çıkıp odanın önüne geldiğinde Darren nazik bir hareketle onu içeri itti. Kapının diğer tarafında durdu. Karşı karşıya kaldıklarında Helena yoğun duyguların altında ezildiğini, esaret altına alındığı yere kendi ayaklarıyla geldiği için onurunun yok sayıldığını hissetti.
Darren gerçekleri acımasızca yüzüne vurduğu gibi kapıyı üzerine kapattı. Gözünden tek bir damla yaş düştüğünde öfkeyle elinin tersiyle sildi.
Yatağa oturduğunda ardı arkası kesilmeyen yaşlar aktı gözlerinden. Zayıflığına lanet etti. Örtünün altına saklanıp uyuyunca dek gözyaşı akıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm Prenses
Historical Fictionİngiltere'nin Fetret Devri olarak anıldığı iç savaş döneminde taç giyme töreni yaklaşan prensesi kaçırmak, ancak ve ancak cesur İrlanda Kralı Andreas'ın yapabileceği bir şeydi. Kendisine düşman iki ülkenin barış için attığı adımı öngörüp kaçırdığı k...