İlk bölüm karşınızda. Yorum yapmayı unutmayın lütfen.
Keyifli okumalar._ _ _
MAHKÛM PRENSES
1. BÖLÜMLONDRA, 1552
Kapana kısılmış özgür ruhu için zindandan farksız olan balo salonu adeta boğuyordu genç kızı. Ağır kokuların yayıldığı, kabarık elbiselerin aheste aheste süzüldüğü, sahte gülüşmelerin enstrümanların yüksek sesiyle karışıp yankılandığı geniş salon küçücük bir oda kadar dar geliyordu artık. Dik duruşunu bozmamaya ve sıkıldığını yüzüne yansıtmamaya çalışarak geçirdiği her an etrafında olan bitenden daha da nefret ediyordu.
İçinde kopan fırtınanın aksine yüzündeki sükunetle gözlerini salondaki insan kalabalığının üzerinde gezdirdi.
Babası Kral Charles'in idamından bu yana geçen dört yılda İngiltere'de değişen çok şey olmuştu. Rump Parlamentosunun yönetimi devralması ülkeyi ikiye böldüğünde kraliyet yanlılarının isyan çıkarma ihtimaline karşı parlamento önlem almış, taht üzerinde hak iddia etmemesi için prensesi sürgüne gönderme kararı çıkarmıştı. İki yıllık başarısız yönetimin, baskıların ve yıkıcı isyanların ardından sürgün edilen prenses taç giymek için ülkesine geri getirilmişti. Ait olduğu topraklardan zorla gönderilmiş, zorla geri getirilmişti. Bir hafta sonra gerçekleşecek olan tören için yapılan bu manasız ve samimiyetsiz kutlama genç prensesi boğuyor, içinde her şeyi geride bırakıp kaçma hissi uyandırıyordu.
Kraliçe olduktan sonra yapacağı anlaşmalı evliliği ise düşünmek dahi istemiyordu!
Sürekli bir tarafa tabii tutulmaya çalışılsa da izlediği soğuk politika sayesinde azalarak yok olmuştu tüm baskılar. Bundan fazlasıyla memnun olsa da her zaman başarılı olamıyordu ve evlilikten kaçması için yeterli olamamıştı.
İç savaşa mahkûm edilmiş İngiliz halkı için bu evliliği yapmak zorundaydı. Yakasını bırakmayan düşünceler yüzünden keyfi iyice kaçsa da belli etmedi.
İnce belini sıkıca saran korse, üzerine üzerine gelen duvarlar ve yüzlerdeki sahte gülümsemelere daha fazla katlanamayacağını anladığında sabırsızlığını ustaca gizleyerek zarif bir şekilde oturduğu tahttan ayağa kalktı. Aristokratların bakışlarını üzerinde hissettiğine "Biraz hava almak istiyorum. Müsaadenizle," dedi sağ tarafında oturan danışmanına hitaben. Yüzüne sahte bir gülümseme kondurmuş, cevap beklemeden taht için yükseltilen basamaklara yönelmişti.
Bir anlığına kesilen müziği küçük bir el hareketiyle tekrar başlattığında insanlar soru dolu bakışlarını çekip yavaş yavaş eğlenceye geri dönmüştü. Elbisesinin eteklerinden zarif bir şekilde tutup kalabalıktan uzaklaştığında eşlik etmek isteyen genç beyefendileri geri çeviriyor, yalnız kalmak için büyük bir istek duyuyordu.
Yardımcıları ardında dizildiğinde durup arkasını döndü. Uygun olmayacağını bile bile "Yalnız kalmak istiyorum," dedi soğuk bir sesle. Başyardımcısı yüzüne karasız bir şekilde baktığında sıkıntılı bir nefes çekti içine. Arkasından konuşulacak olan hiçbir şey umrunda değildi. Ne görgü kuralları ne dedikodular... Tek isteği bu samimiyetsiz ortamdan kısa süreliğine de olsa kaçabilmekti. Nasılsa bir hafta sonra asla kaçamayacağı bir sorumluluk yüklenecekti omuzlarına.
Prenses, isteği üzerine şaşıran ve hala yüzüne bakmaya devam eden yardımcılarına sert bir bakış attı. "Yalnız kalmak istiyorum, dedim!" Parlamentonun, yardımına atadığı kızları neden kendilerinin seçmek istediğini elbette biliyordu. Her adımımdan haberdar olmak istiyorlardı ama prenses buna göz yumamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahkûm Prenses
Ficción históricaİngiltere'nin Fetret Devri olarak anıldığı iç savaş döneminde taç giyme töreni yaklaşan prensesi kaçırmak, ancak ve ancak cesur İrlanda Kralı Andreas'ın yapabileceği bir şeydi. Kendisine düşman iki ülkenin barış için attığı adımı öngörüp kaçırdığı k...