6. BÖLÜM

454 29 15
                                    

Bölümü şimdi yayınlamayı düşünmüyordum ama dayanamadım bitirmişken atayım dedim.

Satir arasi yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Keyifli okumalar.

_ _ _

MAHKÛM PRENSES
6. BÖLÜM

Yorgunluktan adeta taş kesilen bedenine rağmen inatla sırtını dik tutmaya devam ediyor, yorgunluğunu asla belli etmiyordu. Bakışları en önde at süren adama kaydığında içinde bir türlü anlam veremediği bir öfke uyandı. İki gündür durmaksızın at sırtında yolculuk yapıyor, yalnızca yeme içme ve uyuma gibi hayati ihtiyaçlar için duruyorlardı.

Kimseyle konuşamıyor olmaksa canını en çok sıkan durumdu. Darren odasında onu yalnız bırakıp çıktığı o günden beri onunla konuşmamış, bulunduğu tarafa dahi bakmamıştı. Bir anlam veremedi kadın.

Helena'nın canı öyle sıkılıyordu ki bu duruma, onunla konuşmak için fırsat kolluyordu. Ama Darren onun kendisine yaklaştığını bile gördüğünde kadının amacını anlamış gibi hemen oradan ayrılıyor başka işlerle meşgul oluyordu. Birkaç defa çevresini saran askerlerle konuşmaya çalıştığında ise Darren'ın dönüp tek bir bakış atmasıyla askerler sus pus oluyor, Helena ile konuşmuyorlardı. Sebebini bilmediği bu tavırları gururuna yedirememiş, bir daha konuşmaya çalışmamıştı da. Yine sessizliğe gömüldüğü o an gelmişti.

Bakışlarını yoldan çekip en önde at süren adama çevirdiğinde pelerininin sardığı geniş omuzlarına baktı. Darren ile ilgili onlarca düşünce belirdi kafasında.

Evli miydi, sevdiği bir kadın var mıydı ya da çocukları...

Zihnini işgal eden soruları kadınsı merakına yordu. Neden onun özel hayatını merak ettiğine bir anlam veremiyordu. Ama Darren'ın evli olduğunu düşündüğünde o kadının nasıl olacağını delice merak etti. Nasıl kadınları beğeniyordu mesela? Zayıf mı ya da daha kilolu veya atletik vücudu olanları mı bilmiyordu. Bildiği tek şey onun gibi güçlü ve yakışıklı bir adamın kadını güzel olmalıydı, hem de çok güzel...

Kaşları çatıldı sonra bu düşünceyle. Evliyse eğer neden ona dokunuyor, bakışlarını ilgiyle bedeninde dolaştırıyordu?

Öfkenin zehir gibi hızla damarlarına yayıldığını fark etti. Sertçe yutkundu. Bu berbat hissin sebebini anlayamadan hızlıca kovdu zihninden. Onu kurtarmış olsa da yalnızca günlerdir tanıdığı bir yabancı olduğunu unutuyordu bazen. Hızlıca toparlandı. Ne kadar süredir öylece izlediğini bilmediği güçlü bedenden bakışlarını çektiğinde gri gözleriyle karşılaşmayı beklemiyordu.

Darren hafif yan dönmüş dikkatle ona bakıyor, öfkeli bakışlarının sebebini anlamaya çalışıyordu. Helena çenesini mağrur bir şekilde kaldırıp bakışlarını ıssız yola çevirdi. Günlerdir suratına bile bakmıyordu. Şimdi de Helena aynısını yapacaktı. Gri gözlerin hala üzerinde olduğunu bilse de hırsı yüzünden bakışlarını bir daha onun olduğu tarafa çevirmedi.

Etrafını izliyormuş gibi davranıp ıssız, sonu görünmeyen toprak yola baktı. Bedenine çarpan soğukla pelerinine sarınmak için atın dizginlerini bıraktı. Soğuktan korunmuş bir halde dizginlere uzandığında atın huysuzlanmaya başladığını fark etti. Dizginler kayıp atın boynundan aşağı sarktığında Helena hayvanı sakinleştirmek için yelesini sevdi. Eğilip siyah kayışları tutmaya çalıştığı sırada atın keskinleşen hareketleri yüzünden son anda yelesine tutunup dengesini sağlamıştı.

Yanındaki askerler de durumu fark ettiğinde endişesini bastırmaya çalıştı. At iyice huysuzlanıyordu. Saatler önce konuşmaya çalıştığında asker dizginlere uzandığında boz atı öne atılıp hızlanmaya başladı. Gözlerini korkuyla yumduğu kısacık sürede askerleri geçmiş, boş arazide ters istikamete doğru koşmaya başlamıştı.

Mahkûm PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin