İsteyen: lariscore
-UYARI: Kendine zarar verme, bozuk bir psikoloji ve bolca angst içerir. Bu temalardan kolay etkileniyorsanız bu bölümü okumanızı asla tavsiye etmiyorum.-
---
"Cehennemin sevgili günahkarları, saatler gece üçü gösterirken yavaştan bu geceki programımızın sonuna gelmeye başlıyoruz." Radyo iblisinin sesi oldukça neşeliydi, her zamanki kocaman çekici gülümsememesi yüzündeydi, en profesyonel ve bir o kadar da içten gelen sesini takınmış sıkı takipçisi günahkarlar için yayın yapıyordu. Gelen istekleri bitirmişti ama yine de saatler programın bitmesi için oldukça erkendi. Program dinleyicilerinin şaşkın oluşunu sezebiliyordu radyo şeytanı. "Elbette bu mükemmel sesin neden bu harika gecede bu kadar erken gideceğini merak ediyorsunuz, sizi merakta bırakmayacağım." dedi yine keyifli bir tonda.
"Bugün radyonun devri kapanıyor."
Çıkan öksürüklerin ardından şaşkınlık ile öfke karışımı bir ses yükseldi V kulesinden. Bu kişi bizzat televizyon iblisi Vox' un ta kendisiydi. Kendileri aynı zamanda Alastor' un radyo yayınlarının sıkı bir takipçisiydi. Sırf bu aptal sesi duymak için aptal bir radyo satın alması gerekmişti. Sorun verdiği parada değildi, sorun eski teknoloji bir şeyi almak zorunda olmaktı. Evet, zorunluydu. O sesi 7 lanet yıl duymamıştı, şimdi hiçbir anı kaçırmayacaktı.
"Şaşkın seslerinizi duyuyor gibiyim ve emin olun yanlış duymadınız. Bu benim son yayınım olacak."
Ama şu anda olan asıl mesele bu değildi. Bu aptal radyo ne demeye çalışıyordu? Ne demek radyonun devri kapanıyor!? Vox' un aklına bir fikir gelmişti ama bu o kadar saçmaydı ki.. Anlaşılan yeni bir içerik yada konsept falan bulmuştu. Bunlara karşı olsa da belki aklını çalıştırma kararı almıştı Alastor.
Evet, kesinlikle böyle bir sebep olmalıydı. Yoksa düşündüğü gibi kendini-
Radyodan yeni bir cızıltılı ses geldi. "Melek silahlarının farklı şekilleri varmış, bana da bir tabanca düştü!" Neşeden yoksundu bu ses, neşe sadece taklit ediliyordu.
"Siktir." Gerçekten düşündüğü şeyi yapacaktı Alastor...
Vox' un bedeni çabuk hareket etti, aklı donmuş olsa ve sadece aynı kelime zihninde yankılanıyor olsa da bedeni neyse ki hareketliyi. Hemen yerinden kalktı ve odasındaki televizyona doğru ilerledi. Televizyonun içinden geçerken tek umduğu şey geç kalmamaktı... Bu bulabildiği en kısa yoldu ama zaman aşımı olma ihtimali de vardı ve bu en kötü senaryoydu. Hazbin Hotel' deki kutu gibi televizyondan dışarı çıktı. Etrafta kimse yoktu, muhtemelen herkes uyuyordu. Hızlı adımlarla Alastor' un radyo kulesine doğru ilerledi. Kapıyı şiddetle açtığında radyo iblisi ile göz göze geldi.
7 yılın ardından ilk yüz yüze karşılaşmalarıydı bu. Vox' un yüzündeki korku ifadesi ve Alastor' un yorulmuş suratı. Böyle bir durumda olacaklarını tahmin bile etmezdi Vox.
O neşeli gülümsemeden eser yoktu, alaycı sözlerden ve sadist keyiften. Radyo yayınlarındaki neşeli sesten, şakalar yaparken eylenen ifadeden, gelen istekleri ve mesajları okurken içten çıkan keyifli tınıdan. İçi boştu bu suratın, arkasında bir ruh yoktu. Gözleri o kadar boş bakıyordu ki, sanki hiçbir şey görmüyor gibiydi. Verilen hedefi yapılmaya kilitlenmiş bir kukla gibi.
Zincirlere boyun eğmiş gibi.
Kafasına melek silahından bir tabanca dayamış eli hiç titremiyordu. Ne bir tereddüt vardı ne de bir endişe. Ruhunu parçalayacak o kurşunu sıkmaya çok hazırdı, sanki yıllardır bu günü beklemiş gibi. Diğer boştaki eli ise titriyordu, yüzünde de gülümsemeye çalışan titrek bir ifade vardı... Bu Alastor' un saf ve dokunulmamış neşesi değildi. Bu kurtuluştan önce her şeyini kaybetmiş bir adamın gülümseme çabasıydı.
Elinde bir şey kalmayınca ne anlamı vardı ki özgürlüğün, umutların elinden alınınca ne anlamı vardı ki düşlerin?
"Seni son kez görmek çok güzel güzel eski dostum." dedi Alastor, laflar o kadar zor çıkıyordu ki. Can çekişen birinin tükürmeye çalıştığı son cümleleri gibi. "Suratındaki ifade de ne böyle, ölüye dönmüşsün."
"Alastor, yapma." diyebildi Vox. En sonunda ağzından bu çıkabildi. "Elindeki o aptal silahı indir!"
"Bunu yapmayacağımı biliyorsun." dedi Alastor, hafif alaycı bir tınıyla. "Beni ikna etmek istiyorsan daha iyi konuşmalısın, şovmen adamsın, birkaç süslü kelime biliyorsun-"
"Kelimelere de başlarım, sana da, ver lan o silahı!" Vox hemen Alastor' a doğru adımladı. Alastor silahını başından çekip ona doğrulttuğunda silaha doğru hamle yapmaya çalıştı ama Alastor silahı ateşleyerek Vox' u elinden vurdu. Vox acıyla bağırsa da bu sefer öfkeyle saldırdı. Alastor hemen ondan kaçarak silahı bu sefer başına doğrulttu. Vox durmuştu.
"Melek silahıyla açılan yaralar kapanmaz, bunu biliyorsun değil mi?" dedi Alastor delinmiş elini tutan Vox' a bakarak.
"Umurumda değil, istersen beni delik deşik et, yeter ki o silahı bırak!" dedi Vox öfkeli sesiyle. "Kendini bir aptal, bir korkak gibi öldürmene izin vermiyorum! Bu zevki sana yaşatmayacağım, tamam mı!"
"Bundan zevk aldığımı mı sanıyorsun?" dedi Alastor tükürürcesine. "Bunu ben de istemezdim ama başka çarem yok!"
"Başka çare her zaman vardır, sikik ruhunu yok etmen bir kaçış değil." dedi Vox, öfkesi azalıyor yerine üzüntü ve korku geliyordu. Hissedebiliyordu, sona yaklaşıyorlardı. "Lütfen Alastor, bir zamanlar senin için ufak da olsa bir değerim olduysa bırak o silahı."
"Üzgünüm eski dostum, bunu yapamam." dedi Alastor ve bu sefer içten bir şekilde gülümsedi. Ne sadistçe ne de bir maske. Tamamen içinden gelen şekilde en saf gülümsemeyi sundu televizyona. "Bu benim kefaretim."
"Senden son bir şey isteyebilir miyim?" dedi Vox. Tüm ümidi de, çabası da kalmamıştı. Alastor inatçı keçinin tekiydi.. Ama içinde bir his vardı. Garip de olsa bunun iyi bir şey olduğunu söyleyen bir his. "Silahı ben ateşleyebilir miyim?"
Alastor düşünmeden silahı Vox' a uzattı. "Zaten ikinci kez ölümümün senin elinden olmasını isterdim." Vox'un aklına o ana kadar belki silahı kapıp fırlatmak gelmişti ama bu tereddütsüz teslimiyetten sonra bunu yapamazdı.
Karşısına mükemmel bir fırsat duruyordu üstelik, en büyük düşmanını öldürebilecekti! Silahı aldı ve eli tetikte Alastor' a doğrulttu. Alastor yüzünde bir tebessümle gözlerini kapattı. "Hatırlıyor musun-"
Laf tamamlanamadan kurşun günahkar overlordun kafasını delip geçti, yok olan ruhun eşliğinde beden geriye doğru düştü. "Senin hakkında her şeyi hatırlıyorum." dedi Vox silahı yere indirerek.
Alastor' un yayın yaptığı masasına ilerledi. Mikrofon açıktı, her şeyi tüm dinleyenler duymuştu... O halde son sözü söylemek ona düşerdi.
"Yayın sona erdi." dedi Vox. "Sonsuza kadar." Ardından mikrofonu kapattı.
Kapıdan çıkmadan öne Alastor' un ölü bedenine baktı. Otel sakinlerinin tepkisini merak etmişti. Ama bu kadar uzun kalmayacaktı ve onu da pek ilgilendirmezdi. Tehdit ortadan kalkmıştı, en büyük düşmanı ondan çıkan bir kurşunla ölmüştü. Alastor' u, cehennemin gördüğü en güçlü ruhlardan birini öldürmüştü!
Ama bu bir zafer değildi. Bu Vox' un en büyük yenilgisiydi. O kaybetmişti ve yine ve yine radyo iblisi kazanmıştı. Onu Vox öldürmemişti, yaşamayan birini öldürmezdiniz sonuçta. Sadece ona bir zafer hediye etmişti, ona karşı kazanacağı son zaferini.
"Her nereye gittiysen orada acı çek Alastor." dedi Vox kapıyı kapatırken. "Benim çekeceğim acı kadarını çek..."
Asla silinmeyecekti bu gece aklından. Hem elindeki yaradan, diğer elinde tuttuğu silahtan hem de gözlerinin gördüğü bu manzaradan.
Yine de bir mutluluk vardı içinde, Radyo iblisinin yıkılışını o görmüştü, sadece o. Son anları ona aitti, sadece ona. Ve bu yüz sadece ona bu kadar içten gülümsemişti, sadece ona...
------
Vay... Ne kadar duyguları yansıttım bilemiyorum ama benim oldukça beğendiğim bir bölüm oldu!
Umarım siz de beğenmişsinizdir!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hazbin Hotel Ortaya Karışık!
Hayran KurguYeni bir Ortaya Karışık ile karşınızdayım! Bu kitaptaki fadomumuz: Hazbin Hotel! Hazbin Hotel hakkında bir şey istiyorsunuz, ben de yapıyorum!