12.BÖLÜM "EL DEĞMEMİŞ"

104 12 1
                                    

💐💐

Dayımın hastalığını anneme söylediğim günden beri gülmüyordu. Bunu her ne kadar yapmak istemesem de ileri derece kanser olduğunu ona birkaç hafta önce söylemiştim. Yıllardır konuşmadıkları için ilk başta bir garip olmuştu, daha sonrasında da ne olursa olsun ağabeyi olduğu için hastaneye ziyaretine gitmişti.

Bu hastalık bahanesiyle tekrardan bize yılışmalarını, konuşmaya çalışmalarını istemiyordum. O insanları sevmiyordum. Beni hasta ediyorlardı. Aslında çoktan etmişlerdi.

Annemin duygu bozukluğunu görmezden gelmeye çalışarak daha fazla odama kapandım. Artık babamdan da annemden de eskisinden daha fazla negatif etkilenmeye başlamıştım. Tüm gün asık suratla geziyorlardı, evde iletişim namına hiçbir şey yoktu. Şalterleri kesilmiş gibi karanlıktı. İletişimsizlikten çürüyorduk, kuruyorduk ancak bunu ne yazık ki bilmiyorduk...

Sırtım yatak başlığına yaslıyken yatağın ucunda duran laptopuma ölü bakışlarla bakıyordum. Takip ettiğim dizinin son bölümüydü. Boş bakışlarla onu izlemeye devam ediyorken yalnızca çok az sahnesi yüreğimde heyecan oluşturur olmuştu. Bu, önceleri daha yüksekken şimdiki heyecan düzeyim oldukça azalmıştı.

Artık beni çok az şey heyecanlandırır ve korkutur olmuştu. Mutluluksa son zamanlarda hiç uğramıyordu.

Kucağımın kenarında duran cipsi paketimden bir tane daha aldım ve bir tane daha. Paketi tamamen bitirdikten sonra yenisini açtım ve onu da yemeye başladım. Kendimi bu şekilde yatakta bir şeyler yerken ya da içerken bulduğumda hep pis hissediyordum ancak yine de engel olamıyordum. Aslında engel olmak için de çabalamıyordum.

Burnumun kaşınmasıyla elimin tersiyle ağzımı kapattım ve kuvvetle hapşırdım. Yavaşça kafamı kaldırdığımda dizideki oğlan kıza olan aşkını anlatıyor, onun kendisiyle sevgili olması için adeta çırpınıyordu. Oğlanın yaptıklarıyla beraber heyecanlanan kızı görünce suratımda alay dolu bir ifade oluştu ve nefretle tısladım.

"Yalan." Ardından tiksinircesine geri çektiğim dudaklarımla izlemeye devam ettiğimde o aptal, gençlik lise dramalarından birini izliyordum işte, ne bekleyebilirdim ki?

Oğlan en sonunda kız dersi dinliyorken kâğıda onu sevdiğini yazdı ve çöp atmaya giderken kızın masasına koydu. Bu sahne bakışlarımın alayla ufalmasına sebep oldu. Kız çok coşkuluydu ve sevildiğini düşünüyordu. Dizideki senarist her ne kadar çocuğun masum olduğunu yazsa da ben onu öyle görmedim ve ondan nefret ettim.

Bu sahne bana geçmişte, su altına gömdüğüm anılarımdan birini hatırlattığında midem bulanmıştı. Ardından huzursuzlukla kıpırdandı ve kalbim ağrıdı.

Her ne kadar hatırlamak istemesem de geçen Meryem sayesinde özgürlüğüne kavuşturduğum Gül'ün anısı aklıma gelince derin bir nefes aldım ve her ne kadar buna hazır olmasam da gözlerimi yumarak karanlığa, o anıya doğru inmeye çalıştım. Midem kıpırdıyor, ellerimi sıkıca yumruk yaparak dudaklarımı dişliyordum.

Yapabilirsin Maya. Bu zamana kadar acılarını bilinçaltındaki suyuna göme göme o suyu kararttın. Artık çıkartma vakti. Artık özgürleşme vakti. Artık hafifleme vakti.

Bunların olacağına her ne kadar inanmasam da gözlerimi sıkıca yumdum ve aklıma gelenleri bastırmak yerine o günlere giderek tek tek tekrar yaşadım.

ALTI SENE ÖNCE

EMİRGAN LİSESİ

Oturduğum sıradan bakışlarım dışarı kaydığında Metehan'ın arkadaşlarıyla beraber voleybol oynadığını görerek gülümsedim. Ona gizli gizli bakarken hem hocanın hem de Metehan'ın dikkatini çekmemek için dikkatli davranıyordum.

Peçete ve Bekçi KöpeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin