💐💐
Hıçkırık.
Omuzlarım sarsılarak yatakta diğer tarafa dönerek ağlamaya devam ettiğimde içim içi yiyordu. Kaç saat olduğunu bilmiyordum. Sadece sabah güneşin doğuşuyla başlayan gözyaşlarımın gün batımına kadar sürdüğünü yakalamıştım. Yine de durduramıyordum.
"Dayanamıyorum..." Acı eşliğinde diğer tarafa doğru döndüğümde göğsümde büyük bir ağırlık vardı. Ona birazcık dokunabilsem de ne tutup kenara atabiliyor ne de az da olsa ittirebiliyordum. Sadece biliyordum ki çok dayanılmazdı. İşte ilk defa o ana denk gelmiştiniz. Her ayın en zor haftasında girdiğim o tehlikeli periyota... En dayanılmaz sancılarıma.
Acının eşiğindeyken, kulağıma yok olmam için. Bu hatayı düzeltmem için. Kusurum temizlemem için zihnimin hemen ensemin en kenarından, soluğunu tenime ürpertici bir şekilde bırakarak ılık nefesiyle bedenimi gıdıklayarak işittiğim tehlikeli fısıltılarına...
Titredim.
Suratım ağlamaktan morarmıştı.
İki hafta öncesine kadar düzenli kullandığım ilaçlarımı bir şekilde bırakmıştım. Aslında ne şekilde bıraktığımı ben de yakalayamamıştım. Yakalayamadım çünkü odak sıkıntım vardı. Önceliklerimi sürekli unutuyor, unutmadıklarımı ise ihmal ediyordum. Kendime önem vermiyordum.
Canım artık dayanmıyordu.
Acıyla araladığım gözlerim rafın üzerindeki ilaç kutumda gezindi. Aklıma kötü şeyler geldi.
Daha sonrasında sessizce ıkınarak ağlamaya devam ederken bakışlarım camı buldu. Aklıma kötü şeyler geldi.
Bakışlarımı oradan da çevirdim. Dayanamıyordum. Kalçamın üzerine oturdum ve sallanmaya başladım. Ellerimle kulaklarımı örttüm. Duramıyorum.
Dışarıdan bakan bir çift göz sağlıklı biz bedene sahip olan beni görürdü. Ne başı ağrıyor ne de bir yeri kesik derdi. Neden bu kız böylesine acıyla debeleniyor derdi yadırgardı. Anlamazdı.
Ancak bilmezlerdi ki o kesikler ruhumda, morluklar kalbimdeydi.
"Ah..." Suratım öyle bir buruşuktu ki yüzümü o şekilde tutmaktan yüz kaslarım ağrıyordu. Spazm geçiriyormuşçasına titreye titreye ağlamaya devam ettiğimde aklıma sürekli kötü şeyler geliyordu ve onlar asla geri gitmiyordu.
Bu kadar şiddetlisini daha önce yaşamadığımı fark ediyordum. Her geçen saniye benim için hayati önem taşıyor sanki ancak bu orantı biraz farklı. Farklı çünkü o savaş ölmemek için değil, yaşamamak için...
Dayanamıyorum. Bu seferkiyle asla baş edemiyorum ve aklıma bir fikir geliyor. Telefonuma sarılıyorum hemen ve youtube açarak kuran açıp kenara koyuyorum. Kuran okuyan o sesin vesveseleri bastırmasını bekliyorum, ben yapamıyorum. Ben dayanamıyorum.
Birkaç saniye geçiyor. Dozajı azalsa da tamamen geçmiyor, geçmiyor çünkü bu kalp artık çok kara, neredeyse tamamen kapanmış. Yine de iyi geliyor ve sızlanarak, içeridekilere sesimin gitmemesi için, ailem üzülmesin diye gıkımı bile çıkartmadan içime içime akıtarak tekrardan bir ölüm kalım savaşı daha veriyorum.
Ne kadar geçti bilmiyorum ancak açtığım video bitince gözlerimi açıyorum. Az önceki kötü emellerimin toplandığı arzu biraz daha bastırılmış durumda. O kriz anının geçtiğini bilsem de kalıcı olmadığını biliyorum. Artık daha fazla hasta olduğumu biliyorum. Her gün biraz daha ve biraz daha kararak çürüyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Peçete ve Bekçi Köpeği
Chick-LitKendisi hariç yakın çevresinin acılarını yüreğinde tutan Maya'nın yaralı kalbini ve hayal kırıklıklarını iyileştirme yolculuğu...