♣️YERALTI KRALİÇESİ♣️Kıvılcım'la Ömer bugün akşam ki davette açık attırmayla satılacak olan mücevherleri sahteleriyle değiştireceklerdi. Aslında bu iş tamamen yemdi, amaçları camiaya ve Başkan'a Ömer'le Kıvılcım'ın tekrar bir araya geldiğini aynı zamanda Ünallar'la Arslanlar'ın birleştiğini göstermekti.
Ömer bu kez adamlarla bizzat kendisi ilgilenmişti. Özellikle Kıvılcım'ı koruması için en iyi adamlarını görevlendirmişti. Adamlarıyla son bir toplantı yapıp mekana göndermişti. İşlerini halledince Kıvılcım'ı aradı birkaç çalıştan sonra açtı
"Efendim Ömer?"
"Kıvılcım hazırsan gelip alayım seni"
"Gerek yok ben kendim gelirim" dedi soğuk bir sesle. Kıvılcım kendini kaptırmak istemiyordu dağ evinde olanlardan sonra gerçekten bir daha görüşmemeyi düşünmüştü ama maalesef hayat yine bildiğini okuyordu. Karşısında ki sandalyede duran Ömer'in ceketine baktı hala sahibine vermemişti.
"Kıvılcım?" Ömer'in seslenmesiyle daldığı noktadan gözlerini çekti
"Ne var Ömer"
"Bir şey yok tamam sen nasıl istersen öyle olsun. Ben birazdan mekana geçerim senden önce orada olursam arabada beklerim. Sen gelince birlikte içeri gireriz" dedi Ömer canı sıkkın bir şekilde. Telefonu kapattıktan sonra Kıvılcım gerçekten nefret ediyor benden diye düşündü. Gözleri doldu sevdiği kadının ondan nefret ediyor olmasını kaldıramazdı.
Kıvılcım telefonu masaya bıraktıktan sonra ceketi eline aldı. Ömer'i hem çok seviyordu hemde çok kızıyordu. Kalbi ona git, boynuna sarıl desede beyni Ömer'in kendisinden kaçmasını sindiremiyordu.
Derin bir iç çekti aklındaki düşünceleri arka plana atıp çekmecesinde ki silahı ve bıçağını çıkardı. Silahı yanına alacağı çantasına koydu, bıçağı ise dirseklerine kadar uzanan siyah kadife eldivenlerinin iç kısmına gizledi. Kıvılcım son kez aynada kendisine baktı siyah elbisesini düzeltti, kırmızı rujunu da tazeleyip evden çıktı.
🍷
Ömer mekanın girişinde Kıvılcım'ı bekliyordu, geleli neredeyse on dakika oluyordu. Saatine baktı tekrardan
"Nerede kaldın Kıvılcım ya" diye söylendi kendi kendine. Birkaç dakika daha bekledikten sonra arabanın camına vurulmasıyla irkildi Ömer. Kıvılcım'ın geldiğini anlayınca arabadan söylenerek indi
"Sonunda ya nerde kaldın Kıv-" Ömer Kıvılcım'ı görünce nutku tutulmuştu. Baştan aşağı süzdü
"Ç-çok güzel olmuşsun... Yani ş-şey... G-geçelim mi içeri?" dedi mahçup bir şekilde. Ömer'i halen böyle etkiliyor olmak Kıvılcım'ın çok hoşuna gitmişti hatta o fark etmeden gülümsemişti bu haline. Ömer bir yandan kendini sakinleştirmeye çalışıyordu bir yandan da son kez planın üzerinden geçiyorlardı.
"Tamam Ömer kaç kere söyleyeceksin daha. Geri planda durucağım anladım ama galiba sen eskiden yaptığımız işlerimizi unuttun" diye sitem etti Kıvılcım. Ömer'in sanki daha önce hiç birlikte iş yapmamış gibi davranıyor olması sinirlerini bozmuştu.
"Unutur muyum hiç... Neyse ilaçlarını yanına aldın mı korkarsan ya da heyecanlanırsan anksiyete krizin tutabilir"
"Yok ilacı bıraktım kullanmıyorum artık hem merak etme korkmam" dedi Kıvılcım mekanın kapısından içeri girerlerken. Görevliye davetiyelerini gösterdikten sonra kabanlarını çıkarmak için portmantonun önünde durdular. Ömer kabanını çıkarırken Kıvılcım'a bakarak