♣️ YÜZLEŞME ♣️
Kıvılcım elindeki bitirmiş olduğu ikinci içki şişesini yere bıraktı. Çok içen birisi değildi fakat yolda tekel bayii görünce iki üç şişe almak istemişti ya da bugün olanları birkaç saatte olsa unutmak istemişti sarhoş olarak.
Koltuğun baş kısmına yaslanıp etrafına bakınca unutmak için yanlış yeri seçtiğini fark etti. Çünkü evin her bir köşesinde Ömer'le anıları vardı. Derin bir iç çekip koltuğun üzerinde ki yastığı düzeltti ve uzandı. İstediği kıvama gelmişti beyni uyuşmuş gibi hissediyordu Kıvılcım. Birkaç dakika sonra sızmıştı.
🍷
Ömer iki saat sonra arabasını dağ evinin önünde durdurdu. Alt katta yanan ışığı gözünce gülümsedi.
"Biliyordum burada olduğunu" dedi fısıltıyla. Kapıya doğru ilerlerken aklına Beykoz'da ki evde yaşananlar canlandı gözünde.
♦️
"Aşkım ben geldiiim yakında ki bakkal kapalıydı bugün o yüzden geciktim biraz kusura bakma." dedi Ömer elindeki poşetlerle mutfağa geçerken. Kıvılcım'dan ses gelmeyince tekrar seslendi
"Aşkım?" Ömer mutfağa girdiğinde yerde gördüğü cam parçaları ve kan lekeleriyle neye uğradığını şaşırdı.
"Kıvılcım?" endişeyle evin her yerine bakmaya başladı. Odaları tek tek gezdi ama hiçbir yerde yoktu. Telefonla Kıvılcım'ı aradı fakat telefonu mutfaktaydı.
"Neredesin güzelim" Ömer'in korkusu giderek artıyordu yatak odasına çıktı ve bilgisayarı açıp kamera görüntülerine bakmaya başladı. İçeri giren maskeli adamları görünce devamını izlemeye dayanamayıp kapattı görüntüyü ve hemen eline telefonu alıp Adem Arslan'ı aradı.
♦️
Ömer aklına gelenleri susturup kapıya doğru yürüdü. Zili birkaç defa çaldı. Kıvılcım'ın uyuduğunu düşündüğü için yedek anahtarla açmaya karar verdi. Biraz ileride olan saksının altından anahtarı alıp kapıyı açtı.
"Kıvılcım?" diye seslendi salona doğru yürürken. Ömer salona girdiğinde yerde ve masadaki içki şişelerini gördü. Ceketini bir tarafa ayakkabılarını bir tarafa fırlatmıştı Kıvılcım kendisi de koltukta sızıp kalmıştı. Ömer ceketini çıkarıp üstüne örttü. Bir süre onu ayakta izleyip daha sonra yanına oturdu. Hasretini çektiği yüzünü, en ince ayrıntısını bile kaçırmadan, doya doya baktı Kıvılcım'a. Bu dağılmış hali bile o kadar güzeldi ki... Ne kadar çok özlediğini şimdi daha iyi anlıyordu Ömer.
Kıvılcım'ın uyanmasından korkarak yavaş yavaş boynuna yaklaştı ve gözlerini kapatıp alkol kokusunu bile bastıran cezbedici kokusunu içine çekti. Ömer bir süre öyle durarak Kıvılcım'ın kokusunu içine çekti.
"Eskisi gibi seni kucağıma alıp kokunla uyumak için her şeyimi verirdim." diye fısıldadı Ömer. Parmakların uçlarını Kıvılcım'ın yüzünde gezdirdi. Ardından avuç içlerinde ki yaralarına baktı. Çok derin olmadığı için fazla kanamamıştı. Alnına minik buse kondurup kalktı yukarı yatak odasına çıkıp dolaptan battaniye aldı. Evde her şey aynı yerindeydi. Sık sık gelirlerdi Kıvılcım'la bir nevi nefes alma yerleri olmuştu bu ev. Daha fazla vakit kaybetmeden aşağı indi. Kıvılcım'ın içeriden gelen sesiyle uyandığını düşündü ilk önce ama salona yaklaştıkça uykusunda sayıklıyor olduğunu fark etti.