Gece yurda döndüğümüzde çok huzursuzdum. Gün boyu koşturarak hem yorgun düşmüştük, hem de bir sonuca varamamıştık.
Düşüncelerle uyuyunca garip bir rüya gördüm. Bu Meleğimdi, yüzünü görmesem bile kendim şekillendirdiğim sırtı her yerden tanırdım.
"Zayıfladığım için kanatlarım bile kayboldu... Beni ne zaman bulacaksın? Korkuyorum..."Biraz ürkütücü bir rüyaydı. Karşımdaki Meleğim bile olsa tırsmıştım. Bu kalın ses onun olamazdı, değil mi?
Birkaç adım yaklaşacaktım ki ayaklarım olduğu yerde durdu, hareket edemedim.
"Hilalin tepesine çıkınca bana seslen, ruhum o zaman özgür kalacak."
Pat diye gözlerim açılınca kan ter içinde kalmıştım. Hemen ışığı açıp soluklandım. Minho benim için endişelenip bir bardak su getirdi ve sırtımı ovdu.
Güneş yeni yeni doğmaya başlıyordu. Ona olanları anlatınca "Bence o kısmı yanlış duymuşsun, hilal tepeye çıktığında demiş olabilir mi? Sen nasıl oraya çıkacaksın?" dedi.
İçime sinmişti, bu daha mantıklıydı. Herkes uyanınca kahvaltıda bizimkilere son durumu anlattım. Changbin büyülü kısımlara girdikçe korkmaya başlamıştı.
"Tanrım, bu biraz ürkütücü..."
Jeongin ağzındaki lokma bitmeden yanındaki kaslı bedene döndü. "Hyung, ben bile korkmuyorum, hiç mi utanmıyorsun-"
Sözü yarıda kalmıştı çünkü boş olan yanağı Changbin tarafından sıkılıyordu. "İki yakınlaştık diye hemen gevşedin sen de bebek. Büyüklerinle terbiyeli konuş."
Seungmin aklına gelen fikirle Jisung'a döndü. "Ya, Chan'a bunu danışsam mı?"
"Çok mantıklı."
Meraklı gözler ona bakınca güldü ve açıklama yaptı. "Ehehe... Astronomi hocamla biraz yakınım da, ona bu hilal olayını danışabilirim."
🥀🥀🥀
Noel haftası olduğu halde Kore'de kar yağmamıştı. Ara ara yağmur yağıyordu. Tuvaldeki Meleğimle bakışırken odamızın kapısı çaldı.
"Hey, Hyunjin!"
Açtığım gibi Seungmin elimi tutup beni peşinde sürükledi. "Chan Hoca izin almamıştı ki, okuldaydı zaten!"
Bununla ben de adımlarımı hızlandırıp onunla dengeledim. Astronomi binasının en üst katına vardığımızda bir süredir her şeyin çok yolunda gittiğini fark ettim.
"Bir saniye."
Başını anahtarları denemekten kaldıramamış, sadece "Hm?" diye mırıldanmıştı.
"Bu anahtarların sende ne işi var? Kim sana bu yetkiyi verdi?"
Eli bir saniye durduktan sonra yüzüme dönüp gülümsedi ve "Birazdan göreceksin kendisini." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss in Church | Hyunlix
FanfictionYatılı Hristiyan okulundaki bir grup gencin yurtta dolaşan efsaneyle eğlenmek için yaptığı iddia, heykeli ile aşk yaşayan Hyunjin'i onu öpmeye zorlar. Tek bir öpücükle canlanan melek heykeli Felix, insanların dünyasında sandığından daha fazla günah...