-Hyunjin'in ağzından-
Balo hazırlığında Minho'dan duyduklarımla başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüştü. Felix'e çaktırmasam da bütün gün gözlerim üstündeydi.
O da diğerlerine belli etmemeye çalışarak zoraki bir şekilde gülümsüyor, baloya yetişmeleri için bir ona bir buna yardıma koşuyordu.
Hâlâ daha kendindense başkalarının iyiliğini düşünüyordu...
Bir de üstüne Minho'ya benim de kızlarla eğlenme hakkım olduğunu söylemişti? Tanrım... Bu saçmalıkları beynine kim işlemişti acaba? Yurttaki erkeklerle mi konuşmuştu?
Millet baloya gittiğinde etraf sakinleşmişti. Alt odanın kapısını birkaç kez tıkladım ama açmadı. Huyunu biliyordum, bir şeyden çekinince veya kalbi kırılınca böyle bir köşeye saklanıyordu.
Belki de başına bir şey geldiği için duymamıştı. Bununla panik olup üst kata çıktım.
İki örtüyü birbirine sımsıkı bağladıktan sonra bir ucunu yukarı katta sağlam sayılır bir yere tutturup aşağıya bırakınca gayet güvenli oluyordu.
Minho da geçmişte Jisung'u soyunurken izlemek için bu taktiği yapardı.
Hemen elimi sıkıca tutturup ayağımla duvardan destek ala ala aşağıya indim. Onunla direkt camda karşılaşmayı beklemiyordum ama masal gibi bir an olmuştu.
Ağlamaktan kızarmış gözlerini görünce kalbim parçalanmıştı. Başta şakayla karışık konuşup etrafa falan bakındım ama hayır... Felix'in aklı hâlâ farklı yerlerdeydi.
Rahatlamasını sağlayıp onunla dans ettikten sonra kendine gelmişti. Uzun süredir beklediğimiz ilk gece için ortam fazlasıyla müsaitti. Felix de bunu istediğini söyledi.
"Hadi Hyunjin... Yapalım diyorum, ben de istiyorum işte. Neyi bekliyorsun-"
Kucağıma aldığım gibi sesi kesildi. Yaramaz gülümsemesinden keyfinin yerine geldiğini anlamış oldum.
"Şu konuşmalarla bile beni fena halde tahrik ediyorsun Felix..."
Bir elini saçlarımda gezdirince dudaklarına yaklaştım. Bunu sabırsızlıkla bekliyormuş gibi beni kendine çekti ve dudaklarımı emmeye başladı.
Hızlı adımlarla Minho'ların kullanmadığı yatağa geçtik. Meleğimi uzandırıp üstüne çıktım ve gömleğimi çıkardım. Bununla yutkunup vücuduma baktı.
Çenesini tutup bana dönmesini sağlayınca hiç vakit kaybetmeden dudaklarına yumuldum. İştahla öpüşmeye başlamıştık, o da deli gibi dudaklarımı emiyordu.
Bir elimle yataktan destek almaya devam ederken diğer elimle ezbere bildiğim kaslarında gezintiye çıktım. Aynı zamanda üstündeki bluzu da yukarı sıyırıyordum.
Kollarını boynuma sarıp kendine çekince dengemi kaybedip bütün yükümü üstüne verecek şekilde düşmüştüm. Artık her yerimiz temas halindeydi, kalkmak istememiştim.
Felix dudaklarımın arasına dilini gezdirirken alt kısmını bana sürtmüştü. Dudaklarımız hâlâ birken ikimizden de sessiz bir inilti çıktı. "Mmh..."
Dilini dudaklarımla kavrayıp birkaç kez emdikten sonra dinlenmesi için oradan ayrıldım ve boynuna geldim.
İçimden ne geliyorsa yapıyordum, zaten yurt bomboştu, yüksek sesle inlemesinde hiçbir sıkıntı yoktu. Tenini emerek ısırdığımda o da saçlarımı çekti. "Ah... Hyunjin..."
İkimiz de altımızı soymaya çalışırken sadece nefes seslerimizi duyuyorduk. Her şeyden kurtulunca vücuduna geri eğildim. Dudaklarımı teninden ayırmadan aşağıya doğru minik minik öpmeye devam ettim.
Göğüs ucunu yalamam Felix'in son damlası olmuştu, kalkmıştı. Bir elimle aşağıya kayıp okşamaya başladım. Altımda zevkten kıvranır hale gelmişken sessiz sessiz adımı sayıklıyordu.
Göğüs ucunu emip kendime çektikten sonra doğruldum. Felix'in yüzüne baktığımda yanakları kızarmıştı ve gözleri kapanıyordu. Kendinden geçmiş bir şekilde nefes almaya çalışıyordu.
Resmen aylarca aşk yaşadığım Melek...
Kanatsız Meleğim...
Onunla artık birdik, birbirimize teslim olmuştuk.
Elimi oradan çekince gözlerini açıp bana bakmaya çalıştı. Parmaklarımı yalayıp orayı geri sevdiğimde gözleri zevkle döndü, bir süre daha açamadı.
Bir Melekle bunları yapmak... Pudra gibi yumuşak teni, her zaman üstüne sinmiş kendine özel tatlı kokusu... Hassas noktaları...
Hassas noktaları aklıma gelince geri eğildim. Dudaklarını öptükten sonra diğer göğüs ucuna indim ve bu sefer hiç çekinmeden kendime çeke çeke emdim.
Felix bir bacağını hafifçe kırıp penisime sürtünmeye başladı. Bir süredir sertleşmiştim, fena haldeydim. O böyle yapınca yerimden doğrulup bacaklarını araladım.
Yaladığım parmağımı aşağıya götürdüğümde ne olduğunu anlamamıştı, Meleğimin hâlâ bilmediği şeyler vardı.
Parmağımı deliğine değdirip yavaşça içine girerken yeni tattığı hisle solukları hızlandı. Dirsekleriyle yataktan destek alarak hafifçe doğrulmaya çalışıp beni izledi.
Bende onun sıcaklığını tamamen hisseden parmağımla yavaş yavaş ilerliyordum. Bulduğum pürüzlü bezeyle gözlerimi kapattım. İşte hassas noktası burasıydı. Orayı dürttükçe Felix'in nefesi kesilmeye başladı.
Hemen yüzüne eğilip dudaklarımızı buluşturdum. Dillerimizi kullanarak öpüşürken ağzımın içine doğru inliyordu. Minik elini penisimde hissedince ben de aklımı kaybettim.
Kendine çeke çeke okşayarak yanağımı öpüyordu. Ben onun hassas noktasını dürterken o da benimkini okşuyordu ve birbirimizin kulağına doğru mırıldanırcasına inliyorduk.
İkimiz de sertleşmiştik. Minik ellerinden kurtulup aşağıya geldim ve kalçasını yukarı kaldırdım.
Deliğine hizalandıktan sonra içine girmeye başladım. Kendini kasarak çarşafı sımsıkı tutuyordu.
Daha fazla dayanamayacaktım. Birden bütün penisimi yutmasını sağladığımda sesli bir çığlık attı. "Ahhh..."
Üstüne eğilip rahatça pozisyon aldıktan sonra yüzlerimizi denkleştirdim. Gözlerini kapatmış, nefes almaya çalışırken ben de çillerinin her birini öpüyordum.
Sonunda kalçasını hafifçe hareket ettirmişti, hazır olduğunu anlayınca ben de alt kısmı kontrol edip dairesel hareketlerle gelgit yapmaya başladım.
Ellerini çarşaftan ayırıp sırtıma getirdi. Beni üstüne çekerek boynumu emerken ben de onun kalçalarını iki taraftan okşayıp kendime çeke çeke beceriyordum. Vücutlarımız bir olmuştu.
Yaklaştığımı hissedince Felix'in boynuna sarıldım, o da elini enseme getirdi. Sert bir şekilde en dibe vurmaya başlamamla inlemelerini artık tutamıyordu. "Ah... Ahh... Ah..."
Zevk suyu yavaş yavaş sızmıştı, benimki de içini ıslatmıştı. Hızlı bir şekilde her kökleyişimde tenlerimiz birbirine çarpıyordu, hazzı arttıran sesler çıkıyordu.
Başımı boynuna gömüp durmadan emerken o da kulağıma doğru inliyordu. İçinde rahatça ileri geri yaptığım sırada Felix'in sesi titredi, birkaç saniye süren istemsiz kasılmalarla birlikte boşaldı.
Onun o anki yüz ifadesi ve vücudunun haliyle benim de gözlerim döndü, bütün sıvım içinde patladı. "Mmh... Felix..."
🥀🥀🥀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiss in Church | Hyunlix
FanfictionYatılı Hristiyan okulundaki bir grup gencin yurtta dolaşan efsaneyle eğlenmek için yaptığı iddia, heykeli ile aşk yaşayan Hyunjin'i onu öpmeye zorlar. Tek bir öpücükle canlanan melek heykeli Felix, insanların dünyasında sandığından daha fazla günah...