12. Tanışma

1.3K 213 343
                                    

-Hyunjin'in ağzından-

Her şeyden pes etmiş bir şekilde dersime gitmişken atölyede aklımın ucundan geçmeyen bir manzara ile karşılaştım. Meleğimin canlı kanlı insan haliydi bu!

Tam olması gerektiği yerde kıpırdamadan bekliyordu. Daha doğrusu kıpırdamamaya çalışıyordu ama ara ara farkında olmadan gözlerini kırpıyordu. Sanırım ne tepki vereceğimden korktuğu için heykel rolü yapıyordu, tanrım...

Bir süre sakin bir tonla konuştuktan sonra nihayet kendini açtı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bir süre sakin bir tonla konuştuktan sonra nihayet kendini açtı. Ufak ufak iletişim kurmaya başlamıştık ki Bay Hwa içeri geldi. Hasta olduğumu söyledikten sonra izin verip odadan çıktı.

Dolabı açtığımda Meleğim olduğu yerde çömelmişti. Başını kaldırıp bana kedi gibi baktığı sırada pes edermişçesine gülümsedim.

"Tanrım... Her saniye nasıl bu kadar masum görünebilirsin?"

Herhangi bir cevap vermeyip ayaklandı. "Şimdi nereye gideceğiz Hyunjin?"

İsmimi de hemen ezberlemişti... Bir adım yaklaşıp arkasındaki dolabın kapağını kapattım. "Bir daha söylesene."

"Hm?"

"Adımla bir daha seslen bana."

Kararsız gözleri yüzümde gezinirken kulağa gittikçe yumuşak gelen ses tonuyla mırıldandı. "Hmm... Hyunjin?"

Şu ismi duymak daha önce hiç bu kadar tatlı hissettirmemişti. Şirinlik krizine girip gözlerimi kapattım ve karşımdaki bedenin omzuna çullandım. "Meleğim... Böyle her dediğimi anında yerine getirirsen benden kurtulamazsın."

Ona yaklaştığımdan beri panikle vücudumu itmeye çalışıyor, fısıldar bir tonla kızıyordu. "Ya! Kalk üstümden!"

Boynunun kokusunu içime çektikten sonra kendime gelip doğruldum. Yüzüne baktığımda yanakları kızarmıştı, sanırım benden utanıyordu.

Huzurla gülümserken onu cam tarafına götürdüm. Bahçeye atladığım sırada bana bakıyordu. "Ama ben gelemem ki."

"Neden Meleğim?"

"Pantolonu bırakırsam düşer çünkü."

Güldüm ve cama uzanıp belini kavradım. Pantolonunu da sıkıca ellerimin arasına kıstırmışken onu yavaşça kucağıma alıp yere bıraktım.

"Bunlar benim kıyafetlerim değil mi? Nereden buldun?"

"Az önce dolaptan aldım."

Sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşuz gibi konuşuyorduk. Yabancılık çekmemiştik, aramızda soğuk bir resmiyet yoktu.

Kemerimi çıkarıp beline bağlarken o da bluzunu hafif yukarıya kaldırarak bana yardımcı olmuştu. Yakınlaştığımız her an yüzüme dalıp gidiyordu, bunu hissedebiliyordum.

Kiss in Church | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin