Bölüm 7: Çarşı

515 65 5
                                    

İyi okumalar:)

...

Aisha Ellie Krista:

...

Adrian ve İsis bu kitapta Edward ve Jaykop gibiydi. Eris ise Bella'ydı ancak Eris farklı olarak hikayenin sonunda Jaykop'ı seçmişti ve Edward'ı yani Adrian'ı intihar etmekten kurtarmamıştı.

Hayranları Adrian'a ne kadar üzülse de İsis'le Eris'in mutlu olmasını isteyen kesim bunu hiç umursamamıştı. Elbette ben o kesimden değildim!

....

Adrian ve İsis'in kral goblinlere karşı birbirlerine duydukları sonsuz güven ve uyuma bizzat şahit olduktan sonra bu ikisinin muhteşem bir ikili olduğunu düşündüm.

Çocukluklarından beri birlikte eğitim almış oldukları için değil aynı zamanda birbirlerini seviyorlardı da.

Normalde 12 yaşında iki çocuğun bir Karl goblin sürüsünü alt ermesi mümkün olmazdı ama bu ikisi bana kesinlikle normal olmadıklarını kanıtladı.

Savaş alanında da gördüğüme göre söyleyebilirim ki bu ikisi kesinlikle MUHTEŞEM!

Ben onlardan daha fazlasını biliyor olsam da kesinlikle yanlarından dahi geçemezdim! Evet kılıçta yeteneğim vardı ve önceki hayatımdan bilgilere de sahiptim ancak şimdi anladım ki güçlenmem gerekiyor!

En azından Adrian ve İsis'e yetişecek kadar güçlenmeliyim. Onların gerisinde kalmayı kabul edemem!

****

Aisha, arkadaşlarıyla birlikte gölden çok da uzakta olmayan bir mağarada kral goblinlerinin hazinesini bulmuşlardı.

Adrian ve Aisha mücevherlerle silahlarla dolu mağarada birbirlerine yakıştırdıkları altın ve süslemeleri takıştırırken İsis mağarayı keşfetmek istemişti.

Arkadaşlarını kendi hâline bırakıp mağaranın derinliklerine doğru yürümeye başladı. O yürüdükçe Adrian ve Aisha'nın sesleri giderek silikleşiyordu:

( Aisha) " Ahaha~ bu kask sana çok yakıştı Adrian! Gergedan yavrusuna benzedin!"

( Adrian) " Ve o zırla yürüyen bir kayaya benziyorsun!"

( Aisha) " Hah! Peki ya o tuttuğun tırpana ne demeli? Cellat kılıklı bebek gergedan seni!"

( Adrian) " Asıl sen o çekiçle vikinglere benzemişsin! Çakma viki seni!"

( Aisha) " Ne dedin sen?!!"

Bu seslerden daha çabuk uzaklaşmak isteyen İsis adımlarını hızlandırmıştı.

" Neden her fırsatta kavga ediyorlar ki? Gül gibi geçinsek ne olur sanki?"

Arkadaşlarından iyice uzaklaşan İsis ilerledikçe mağaradan çıkan dikitler ve sütunlar artmıştı. Yerde su birikintisi vardı ve hissettiği rüzgar mağaranın başka bir çıkışı olduğunu gösteriyordu.

Sonunda gözü bir ışık hüznesine takılınca adımlarını daha da hızlandırmıştı.

" O da ne?" Gözünü alan ışığa iyice yaklaşımıştı. Burası küçük ve gizli bir oda gibi görünüyordu. Dev mavi kristaller kendi kendilerine parlayarak odayı aydınlatıyordu ve diğer yerlerden farklı olarak bu tarafta hiç altın ve mücevher yoktu onun yerine sadece bir kafes ve içerisinde de bir yılan vardı.

Beyaz renkli mavi gözlü olan minik bir yılandı. Beyaz pulları öyle güzel parlıyordu ki İsis kendini uyumakta olan yılana doğru yürürken bulmuştu.

Romantik Roman Dünyasında Bir Türk!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin