Sonunda okula vardık. Geldiğimizde öğrenciler uçan arabalarla okula gidiyorlardı. Harry ise onları uçan atların çektiğini söylüyordu. Ve Luna da öyle diyordu.
Sonra Büyük Salon'a girdik. Her yıl Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörümüz değişiyordu. Harry'nin de dediği gibi, o iş lanetliydi. Kim girse başına bir iş geliyordu. Acaba bu seferki kimdi derken... Dumbledore yine karşılama konuşmasını yaptı ve Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörümüzle de tanışmış olduk. Yeni Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörümüz Dolores Umbridge adında, tatlı mı tatlı görünen, pembe elbiseli, kurbağaya fazlaca benzeyen bir kadındı.
İçimde bir his vardı. Nasıl desem, sanki bu profesör pek de iyi olamayacakmış, içinden bir canavar çıkacakmış gibi... Ama çok da tatlı birine benziyordu.
*Yarın*
Umbridge ile ilk dersimiz başlıyordu. Sınıfa girdi. O girdiğinde herkesin asaları dışarıdaydı:
"Asalarınızı kaldırın ve Savunma Sihri Kuramı kitaplarınızı çıkarın."
Ne? Olamaz, yanlış söylemiş olmalıydı. Asasız Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi olur muydu hiç?
"ASALARI KALDIRIN!"
Herkes asalarını kaldırdı.
"Savunma Sihri Kuramı kitaplarınızı çıkarın ve ilk bölümü okuyun!"
Dediğini yaptık. Dersin sonuna yaklaştığımızda Hermione Parmak kaldırdı:
"Profesör, anlamıyorum, kitapta Savunma sihrinin kullanımı hakkında bir şey yazmıyor?"
"Kullanımı mı? İyi ama, sınıfımda sizin sihir kullanmanızı gerektirecek hiçbir durum göremiyorum?
"Ama Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin temel amacı da zaten savunma büyülerinin uygulanması değil midir?"
"Siz bakanlığın getirdiği bir eğitim uzmanı mısınız, Miss Granger?" Harry sinirle atıldı:
"Yani dışarıda bizi bekleyen şeyler için hazır olmamız gerekmiyor mu?"
"Dışarıda sizi Hiçbir şey beklemiyor, Mr Potter."
"Ya, sahi mi?"
"Sizin gibi çocuklara kimin saldıracağını hayal ediyorsunuz?
"Hımm, düşünelim bakalım..." Harry gerçekten fazla sinirlenmişti. "Sakın... Lord Voldemort olmasın?"
"Gryffindor'dan on puan Mr Potter."
"Size belli ki Karanlık büyücünün ölüler arasından döndüğü söylendi-"
Harry öfkeyle: "Ölmemişti, ama evet, geri döndü!"
"Mr Potter, zaten binanıza on puan kaybettirdiniz işleri kendiniz için daha da zorlaştırmayın. Söylediğim gibi, size belli bir Karanlık büyücünün bir kez daha ortaya çıktığı söylendi. Bu bir yalan."
"Yalan DEĞİL! Onu gördüm, onunla mücadele ettim!"
"Cezaya kalıyorsunuz Mr Potter! Yarın akşam beşte, Benim odamda. Tekrarlıyorum, bo bir yalan!"
"Öyleyse size göre Cedric Diggory kendi kendine öldü, öyle mi?"
Hermione ve ben ona fısıldadık: "Harry, tut kendini!"
"Cedric Diggory'nin ölümü trajik bir kazaydı."
"Cinayetti, Onu Voldemort öldürdü, siz de bunu biliyorsunuz!"
En sonunda Umbridge ona bir not verdi ve McGonagall'a götürmesini söyledi.
Arkadaşlar, bazı bölümleri kitaplardan alıyorum ama yine de güzel oluyor bence. Sizce? Yorumlara bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Weasley & Potter (Harry Potter)
FanfictionJulie Weasley'in dilinden bir Hayran Kurgu kitabı. "Dağınık, kuzgun karası saçlı, yemyeşil, parlak gözlü bir çocuk bir gün hayatıma girdi ve hayatım artık hiçbir zaman eskisi gibi olmadı. Ve olmayacak da..."