Merhabaa 5. Bölüme geldik hadi bakalım 💅🏿
Şarkıyla birlikte okumanız rica bulunur
_
Çiseleyen yağmur Seul sokaklarını işgal ederken, sert rüzgar bedenimi savuruyor, içimi titretiyordu. Sonbaharın kapısını açan solmuş yapraklar yerleri süslerken, postallarımın altında eziliyordu.
Su birikintisinin üstünde atlayıp, kulaklığım da çalan, Still with you şarkısıyla birlikte bedenimi hafiften sallayıp sözlere eşlik ediyordum.
Biraz olsun huzuru hissetmek için kendimi sokaklara atmıştım ama nafileydi.En son ki korkumun üzerinden bir ay geçmişti, aynı zamanda büyü öğreneli. Bu süre zarfında bir çok büyü öğrenmiş, alıştırma yapmıştım. Ve tabii gelişmiştim.
Bu beni hem sevindiriyor, hem de üzüyordu. Çünkü, az kalmıştı bir çok şeyin başlangıcına aynı zaman da son olmasına.Ellerimi montumun cebine koyarak biraz da olsa ısınmasını umdum.
Taehyung'u öldürmem gerekiyordu. Tanrım, çok saçma! O bir iblis ben onu yaralasam bile nasıl öldürecektim ki? Ayrıca bir iblis nasıl ölecekti? Burada ciddi bir mantık hatası vardı! O ölemezdi, bir iblis ölemezdi.
Çıldıracaktım.
Bir aydır deli gibi düşünüyordum. Geceleri uyuyamaz oldum. Kabuslarla uyanıyordum. Ve iki haftadır okula gitmiyordum. Eğer gidersem Taehyung Elisa'ya zarar vereceğini söylemişti. Bunu göze alamazdım.
O iblis bana hançer vermek için geri gelmesi gerekiyordu. Hala gelmediğine göre umarım bu saçma karardan vazgeçmiştir. Ama bir yandan gelmesini istiyordum. 'Bir iblis nasıl ölür?' Diye sormam gereken konular vardı.
Yağmur dinmişti. Yeterince ıslanmıştım zaten, umarım hasta olmam.
Yüzümde sıcak havayı hissetmemle duraksadım. Hava çok soğuktu. Bu sıcaklık nered-...
"Merhaba güzellik."
Göz devirerek yoluma devam ettim. Sesi neşeli geliyordu. Gerçi okulu bıraktığımdan beri garip bir şekilde mutluydu.
"Neden cevap vermiyorsun, Aster?"
"Benim adım Jeong-"
"Jeon Jeongguk, ne kadar da güzel bir ismin var..."
Dejavu olmuştum resmen. Bana böyle davranması çok tuhafıma gidiyordu. Çünkü Tanrı aşkına, ikimiz de erkektik ve tuhaf işte. Bana aşıkmış gibi davranması hiç hoşuma gitmiyordu. Bundan oldukça sıkılmıştım.
Kablosuz kulaklığımın bir tanesinin görünmeyen bir el tarafından çekilirken, elimi kulağıma attım.
"Ver kulaklığımı."
"Dinlemek istiyorum, bu güzel sesi. Kime aitse artık.."
Sinirle dudaklarımı birbirine bastırıp, bir kaç adım uzağımda olan banka doğru yürüdüm. Islak olmasını umursamadan oturdum. Zaten bende ıslaktım yeterince.
Benim oturmamla yanımda hissetmiştim onu. Hemende burnumun dibinde bitiyordu.
Taehyung'a o gece diğer iblisle ne konuştuklarını merak ediyordum. O iblis Taehyung'a saygı duyuyor gibi görünüyordu ama saygı duyduğu kişiyi öldürmek istiyordu.
Belki de sadece Taehyung'tan korkuyordu.
Off merak ediyordum, sorup sormamak arasında kalmıştım. Ama aklımdan da çıkmıyordu işte. Ne yapacaktım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aster's Second Life|Taegguk
Fanfiction"Paralel evrende ki bir büyücü yaptığı bir hata sonucu infazına karar verilir fakat, Tanrı'lar onu insanların yaşam sürdüğü dünyada tekrar doğmasını sağlarlar, hiç bir şey hatırlamadan. Kısacası; ikinci bir hayat vermişlerdir kendisine..." - Hikâye...