Ben seninim|8

117 15 91
                                    

Selamm 💕

Hayat nasıl gidiyor?

_

Zemheri havasını oldum olası sevmişimdir. Soğuk rüzgarın uğultusu sessiz sokaklarda akıp gidiyor, huzuru hissetmemi sağlıyordu. Ellerim kabanımın cebinde, yüzüme vuran hava saçlarımı uçuşturuyor, hafiften salladığım bedenimle küçük adımlar atarak ilerliyordum.

Sonbahar günlerin sonuna geliyorduk, kış geldi sayılırdı. Karın yağmasını heyecanla bekliyordum. Ve anlaşılan bu mevsimde Jimin'siz, onu kurtaramadığım günlerle geçecekti.

Dün olanlar aklımda geldikçe sinirlenmeme engel olamıyordum. Yugyeom'u çağırmam, hançeri ona göstermem ve bunların hiçbirini hatırlamamam beni deli ediyordu.

Hafızam iblis Kim Taehyung tarafından silinmişti, anladığım kadarıyla... ne yapmıştı acaba onu öldürmemi isteyen iblise? En kötüsü de; hançeri Yugyeom'a nasıl açıklayacağımı bilmiyorum, hele ki onun yanında bahsettiğim şeylerden sonra.

Artık herşeyden bıkmıştım. Bir an önce olsun ve bitsin istiyordum. Jimin'i o kötü karanlık yerden çekip almak, ve sonsuza dek bu yaratıklardan kurtulmak istiyorum. Bunun için Taehyung'u bekleyemezdim, beni oyalıyordu ve bunun gayet farkındaydım. Öbür dünya için portal açmak kolay olsa dahi, oradan geçemedikten sonra hiçbir işe yaramazdı.

Pekâlâ ne yapacaktım?

Büyü kitabında bununla ilgili bir bilgi yoktu. Taehyung bana yardım etmiyor aksine onların dünyasına gitmemem için beni engelleyecek gibi duruyordu. Bu yüzden Taehyung'tan yardım almayacağım, hatta gerekirse ondan gizli gitmeye çalışacaktım.

"Merhaba!"

"Siktir!"

Aniden yanımda gördüğüm bedenle şaşkınlıkla gözlerine baktım. Bu soğukta giydiği kıyafetler gözüme batmıştı. Tanrım nasıl üşümüyordu? Siyah renk bir crop ve altında mini bir etek, üstelik üzerinde başka bir şey yoktu. Yinede çok güzeldi işte!

"Elisa?"

Teni solmuştu, sanırım soğuktan.

"Jeongguk, neden okula gelmiyorsun?"

"Elisa, ne işin var burada?"

Aynı anda konuşmamızla ikimiz de kıkırdamıştık. Parmakları sakin bir yavaşlıkta kahkülüne giderek kulağının arkasına sıkıştırmıştı. Buradan bile büyüyen göz bebeklerini görebiliyordum.

"Doğum günüm gecesi sanırım ben uyuya kalmışım ve gittiğini göremedim. O günden sonra da seni ne okulda ne başka yerde gördüm. Merak ettim seni."

Elim enseme doğru gidip orayı sert bir şekilde sıvazlarken, alt dudağımı dişlerim arasına alarak ezdim. Ne diyecektim şimdi? Benim evimde bir şeytan var ve kendisi okula gelmemem için beni tehdit etti mi?

Damağıma gelen metalik tatla kanayan dudaklarımı üzerine dilimi gezdirerek yaladım. Gözlerinin oraya kaymasıyla sahte bir öksürükle ortamı bozdum.
Koyulaşan göz bebekleriyle bana bakarken, ne diyeceğimi, nasıl açıklayacağımı düşünüyordum.

"Benim acil gitmem gerekiyordu, önemli bir sebepten dolayı yoksa seni asla yalnız bırakamazdım. Okula gelmememin sebebi ise bu aralar biraz sıkışık olmam, yani bilirsin para meselesi çalışmak-"

Kollarını boynuma dolamasıyla dudaklarımdan dökülen bir kaç yalan sözler yarım kaldı.

"Seni anlıyorum Jeongguk."

Havadan asılı kalan ellerimi şaşkınlığım geçtiği an beline bıraktım. Orayı sıkıca tutarak sarılışına karşılık verdim. Elisa'ya yalan söylemek istemesem de buna mecburdum. Burnu boynuma sürtmesiyle gözlerimi yumarak anın keyfini çıkardım.

Aster's Second Life|TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin