Yansımalar|15

56 11 41
                                    

Vee paralel evrene hoşgeldiniz dünyalılar ;)

§

Karanlık, karanlıkta süzülüyordu bedenim. Ruhuma işleyen bu soğukluk, beni alıp götürürken nefes almamaya çalıyordum. Dudaklarımın içeri sızan soğuk hava nefesimi kesiyor, üst üste yutkunmama sebep oluyordu.

Gözlerimi açmak istiyorum lakin sanki birbirine yapışmış gibi aralayamıyordum.
Tuhaf sesler; beynimde ki yerini korurken elimi hareket ettiriyorum. Ne söylediklerini anlayamıyorum.

Elim boşlukta süzülürken, birinin parmak uclarının avuçlarıma değişiyle irkilmiştim.  Bedenim kaskatı kesilmişti. Uyanmak istiyordum. Burası nereseydi? Karanlıkta süzülen bedenim birinin boynumdan tutup çekmesiyle havada durmuştu.

Konuşmak, bağırmak istesem de dudaklarımı kıpırdatmaktan başka bir şey yapamıyordum. Boynumda ki elin parmakları usulca çenemi okşarken, kafamı çevirmeye ve bana dokunan o kişiye bakmak için çırpınsam da olduğum yerde bir milim bile kıpırdamamıştım.

Saniyeler sonra bedenim de ki eller geri çekilmişti. Bedenimi hızlaca bir şekilde bir yerden düşmeye başladı.

Sert zemine çarpmamla bir inleme dökülmüştü dudaklarımın arasından. Hızlıca gözlerimi açarken, etrafım da ki ağaçlar göz hizama girmişti. Ormana mı düşmüştüm ben?

Yorgunluktan dolayı bir süre daha yeşilliklerin arasından uzanmaya devam ederken, en son ne yaptığımı düşünmeye çalıştım.

Aman tanrım!

Geçide girmiştim. Burası paralel evrenmiydi? Siktir! Hemen ayağa kalktım. Başımın dönmesiyle kalçamın üstüne düşerken, ensemi sıvazlayarak tekrar etrafa göz gezdirdim.

Ağaçların gövdesin de gördüğüm aynalar beni bozguna uğratmıştı. Ağaçların üzerinde ayna vardı, hadi ama... Bu neydi böyle Tanrı aşkına?

Tekrar ayağa kalkarak çıplak ayaklarımla çimenlerin üstünden geçerek aynaların karşısına geçtim. Dağılmış saçlarım gözlerimi kapatırken, üstüm de ki kıyafetlerin bana ait olmadığını anladığım an sesli bir küfür savurmuştum havaya.

Gri ve kahve karışımı olan keten kumaş gömlek ve pantolonun üzerime nasıl geldiğine dair en ufak bir fikrim yoktu.
Bütün ağaçların gövdesin de olan aynalar tuhafıma gitmişti. Karşımda ki aynaya daha çok yaklaşarak, elimi değdirdim. İçine giren parmaklarımla çığlık atarak geri çektim elimi. Elim aynanın içinden geçiyordu. Bu da bir çeşit geçit miydi acaba?

Saçma bir cesaretle tekrar elimi aynanın yüzeyine koymuştum. Aynanın aniden görüntüsün değişmesiyle afallayarak, gösterilen görüntüye baktım.

Bu Taehyung'tu...

Aynanın içinde gösterilen görüntülerin yaşandığı zamana yolculuk;

Baş iblis Kim Taehyung sarayında ki bahçesin de otururken, yanına gelen kahyası vampir Jung Hoseok, iblisin önün de saygıyla eğilip, konuşmak adına dolgun dudaklarını aralamıştı.

"Efendim, bugün dünya da ki kütüphaneye gittim. Dediğiniz gibi Aster oraya geldi, lakin beklemediğimiz bir şey oldu. Büyücü Lee, zamanı durdurup Aster'le konuşmak için kütüphaneye gelmişti. Sihri ne kadar beni etkilemese de, bir kaç kelime dışında ne konuştuklarını duyamadım."

Aster's Second Life|TaeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin