Sabah kalktığımda saat 11 di. Bugün rahattım. Çünkü günlerden Cumartesi idi. Yavaşça yataktan doğruldum ve kapının kilidini açıp lavaboya gittim, işlerrimi hallettikten sonra kapıyı açmak için sağ elimi kapıya koydum. Fakat hemen geri çektim.
Ah, doğru ya. Elim.
Sol elimi koyup kapıyı açtım, odama doğru ilerlerken annem görmüştü. Odama girmeden önce seslendi.
"Randevu aldım kızım, yarın doktora gideceğiz."
Dedi tebessüm ederek.Hızla arkamı dönüp mutfak kapısına ilerledim. Eşikte durdum ve dişlerimin arasından konuşmaya başladım.
"Ben deli falan değilim. Anla artık, uğraşma benimle, istemiyorum ya destek falan!"
Elinde ki işi bırakıp bana döndü ve gülümsedi, sarılmak için ellerini uzattığında elini ittim ve konuşmaya başladı.
"Kızım oraya zaten sadece deliler gitmiyorki, artık insanlar en ufak bir sorunlarında pskiyatra gidiyorlar. Delilikle hiçbir alakası yok, Sadece sana yardım edecekler o kadar..."
Annem anlamıştı, bende daha fazla uzatmayarak,
"Bana, Ediz'den başkası yardım edemez anlıyor musun? Ondan başkası yardım edemez..."
Dedim ve koşarak odama gittim, kapıyı kilitleyip sırtımı duvara yasladım ve kayarak yere oturdum...
Yine ağlıyordum, tekrar,tekrar ve tekrar... Bu kadarı ağırdı, bana bile... Buralardan gidecektim. Onu kaybedemezdim, bu yüzden gitmek zorundaydım... Onu görmek beni daha kötü yapıyordu, artık ondan haber almak istemiyordum... Duymak istemiyordum.
Hemen dolabıma yönelip üstümü giydim ve odadan çıkıp salona girdim, annem oturuyordu.
"Anne hazırlanabilir misin?"
Dedim, yüzüme bakarak sordu,
"Nereye?"
Ona kararımı anlatmaya karar verdim, derin bir nefes alıp koltuğa oturdum ve ona döndüm.
"Bak olayları biliyorsun, daha fazla katlanamıyorum. Hem ortaokula yeni geçiyorum ve güzel bir başlangıç yapıp, temiz bir sayfa açmak istiyorum. Bu yüzden de Ankara'ya gidelim diyorum. Hem zaten babamın işleride hep orda. Liseye geçerken tekrar buraya dönmek istiyorum. Şimdi ise arkadaşlarıma veda etmek istiyorum. Babaannemlerin ordakilere... Yani hepsine..."
Duygulanmıştı gözleri doldu, bana sarıldı ve
"Eğer bunu gerçekten istıyorsan, halledebiliriz ama sonra geri dönmek istiyorum diye sızlanmak yok. Ve kendini onun için orada paralamak yok, yeni arkadaşlıklar kuracaksın anlaşıldı mı Evren?"
Dedi yüzüme bakarak güldüm ve
"Anlaşıldı Seray Komutanım!"
Dedim ve asker selamı verdim, güldü ve hazırlanmak için odasına gitti, telefonumu çıkarıp Selin'i aradım.
"Vaaay Evren hanım , sen hiç beni arar mısın ya!? "
Dedi gülerek, tebessüm ettim."Nerdesin?"
"Oturuyoruz, Cerenlerle."
Sesi muzipçeydi demek yanlarında Ediz'de var. Harika. Gerçekten.
"Yarım saate oradayım, kimse ayrılmasın oradan, bekleyin beni, acil konuşmamız gerek."
Dedim, gözlerimin dolmasını engelliyemedim.
"Sen iyi misin? Ne oldu? Ne konuşacağız?"
"Gelince konuşuruz."
Nefesimi verip, telefonu kapattım.Annem yanıma geldi, ayağa kalktım ve kapıdan çıktık, otaparka geldik ve arabaya binip yola çıktık...
**************************
Araba durduğunda kapıdan çıktım ve yukarıya baktım, oradalardı, oturuyorlardı. Annemle merdivenleri çıktık, o babaanneme gitti bense bizimkilerin yanına ilerledim."Selam."
Dedim gülümsemeye çalışarak.Kızlarla sırasıyla sarıldım, neyse ki Eren'de buradaydı (Ediz'in kuzeni). Gözlerimi üzerlerinde gezirdim.
"Konuşacak mısın artık, ne bu acil olan şey?"
Dedi Selin, gözlerini kısıp beni izlerken."Bakın. Nereden başlayacağımı ciddi anlamda bilemiyorum... Bana çok kızacaksınız biliyorum.."
Ediz lafa atıldı.
"Hadi kızım gevelemede söyle artık."
Ona sertçe baktım, bu bakışımdan sonra şaşırdı ve kaşlarını çattı.Derin bir nefes aldım ve
"Ben gidiyorum."
Diye hızlıca konuştum.Kızlar,Eren ve Ediz şaşırmışlardı. İrem hızla bana kızdı,
"Ne demek gidiyorum ya? Nereye? Bizi bırakıp nereye? Meydanı boş mu bırakacaksın!?"
Dişleri arasından konuştu ve ayağa kalktı. Kafamı önüme eğdim ve gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hızla Eren bana sarıldı, o kimsenin ağlamasına dayanamazdı ve beni de kardeşi gibi severdi.
"Tamam ağlama... Kaldır kafanı!"
Diye bağırdı İrem, kafamı kaldırıp gözlerimi kızlara çevirdim, Ceren sessizce ağlıyordu, Selin ise Ediz'e öfkeyle bakıyordu. İrem'e baktım,
"Peki nereye gidiyorsun ne zaman döneceksin?"
Dedi ve yanıma gelip bana sarıldı. Ağlamaya başladı."Ankara'ya ve Ortaokul bitene kadar dönmeyeceğim. Sadece 4 yılcık..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım -ASKIDA-
Non-FictionO'nu ilk gördüğüm anda kalbim teklemişti... Oysa daha 6 yaşındaydım... Yıllar geçince, biraz daha büyüyünce adını koymuştum onun. Çocukluk Aşkım'dı O benim. Ve galiba hep öyle kalacaktı...