"Sen hiç konuşma bile!" diye arkasını dönüp bana doğru bağırdı. "4 yıldır burada olmayanın konuşmaya da hakkı yok!" diye bağırdı tekrar. Kırıyordu hemde çok..
Eren onu omuzlarından tutarak merdivenden indirdi. Yolun karşısındaki parka götürdü. Bizde peşinden gittik. Ediz ayakta dikilirken bana "Gel gel... Senle konuşacaklarımız var Evren hanım!" diye söylendi.
Karşısında dikildim. "Konuş öyleyse Ediz." dedim tüm ciddiyetimle. Biraz daha yaklaştı.
"Tüm bu olanlar senin suçun aslında. Senin yüzünden herkes nedenini anlamadığım bir şekilde Gizem'e karşı nefret dolular.. Ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor.." dedi dişlerini sıkarak. Gözlerimi bir saniye bile onun gözlerinden çekmedim. Bu gördüğüm kişi, aşık olduğum kişi miydi?
"Yeniden mi gitmemi istersin? Ediz senden sadece bir karar vermeni istiyorum. Karşıma çıkma dersen, karşına çıkmayacağım. Hatta okulumu bile değiştireceğim. Ama eğer git dersen... " duraksadım ve yutkundum.
" Bir daha asla geri dönmeyeceğim. "
"Karar senin."
Ediz tam ağzını araladı ve geri kapattı arkasını döndü ve ileri geri yürümeye başladı.
"Evren. Hayır. " dedi. Uzun zamandır duymadığım bir ses.. Herkes arkasını döndüğünde onu gördük. Savaş'ı...
Savaş... Ceren'nin kuzeni. Abim diyebileceğim kadar çok sevdiğim kişi... Hepimizin sevdiği, aramızda en akıllımız olan Savaş Akay... Onu görmeyeli uzun yıllar olmuştu. 7 yaşındayken Almanya'ya gitmişti ve onca sene sonra ilk defa dönmüştü. Ceren koşup Savaş'ın boynuna atladı ve sımsıkı sarıldı.
Savaş'ın yüzünde ufak bir tebessüm belirmişti. Ama bu kısa sürdü. Ceren'den yavaşça sıyrıldı ve tüm ciddiyetiyle bana ve Ediz'e bakmaya başladı.
"Evren hiç bir yere gitmiyor Ediz. Sen istemiyorsan gidebilirsin ve o salakla saçma bir beraberlik sürdürebilirsiniz. Bizsiz. "
Dedi son kelimeyi vurgulayarak. Herkes sırasıyla Savaş'ın arkasına geçti. Savaş bana baktı, yavaşça Ediz'den çektim bakışlarımı. Kafamı eğip Savaş'ın arkasına geçtim.
Ediz yavaşça güldü ve Savaş'a yaklaştı. Gözlerini bana çevirdi. Ciddileşip konuştu.
"Karşıma çıkma Atan. Ben hiç bir yere gitmiyorum çünkü. "
"Ha bu arada... Yeniden aramıza hoşgeldin... Kardeşim." dedi ve arkasını dönüp gözden kayboldu...
****************
Savaş'tanCeren neredeyse yarım saattir sülük gibi yapışmıştı ve bırakmaya niyeti yoktu. Kuzenimi çok severdim, hatta kardeşim gibidir. Ama bu kadarı biraz aşırıydı hani.
"Ceren yeter bu kadar hadi ama. " dedi Eren. Ceren'e tuhafça bakıyorlardı. Haklıydılar.
" Konuş Eren, konuş kardeşim. Konuş da bitsin bu işkence.. " dedim derin bir nefes alarak. Ceren anında geri çekildi ve kollarını birbirine dolayıp göğsünün altında sabitledi.
" Tamam. " dedi soğukça. Ona gülümseyip sarıldım, o da gülümsedi. Ondan ayrılıp Evren'e baktım. Hâlâ Ediz'i düşündüğüne eminim.
" Bakıyorum da birileri hiç özlememiş... " dedim vurgulayarak. Kafasını yerden kaldırdı ve bana baktı. Tebessüm etmeye çalıştı.
" Öyle deme... Olanlardan mutlaka haberin vardır, kafam dağınık o kadar. Ayrıca seni de herkesten çok özledim... " dedi ve yanıma gelip bana sarıldı. Bende ona sarıldım, kıyamam ona ben. O eşek yüzünden çok üzülüyordu.
" Biliyorum bitanem, kıyamam sana ben... " diyince ağlamaya başladı. Onu elinden tutup ayağa kaldırdım. Yukarı yolun orada ki kaldırıma yürüdük oraya oturduk. Evren bana sarılarak ağlamaya devam etti.
"Rahatla hadi, tutma kendini." dediğim an hıçkırıklara boğuldu. Eliyle ağzını kapatmaya çalıştı ama izin vermedim. Rahatlamalıydı.
"Onu çok seviyorum... Her... Herşeyden ço...çok..." dedi. Hıçkırıkları lafını bölüyordu.
"Savaş, sökün şunu.! Çıkarın içimde ki bu acıyı! " diye feryat etti. Saçlarını okşadım. " Ben yapamam, ama o... O yapabilir işte... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım -ASKIDA-
No FicciónO'nu ilk gördüğüm anda kalbim teklemişti... Oysa daha 6 yaşındaydım... Yıllar geçince, biraz daha büyüyünce adını koymuştum onun. Çocukluk Aşkım'dı O benim. Ve galiba hep öyle kalacaktı...