Savaş'tan
"Bu kadar salak olması mümkün mü? " diyerek içini çekti ve ağlamaya devam etti. Neredeyse 15 dakikadır ağlıyordu.
" Ya da bu kadar kör..." dedim. Uzaktan Eren göründü, yanımıza geldi. O da Evren'in diğer tarafına oturdu. Sırtını sıvazladı. Ama hâlâ ağlıyordu Evren.
"Ağlama artık güzelim benim, hadi.. " dedi Eren. Evren benden ayrıldı ve dikleşti. Gözyaşlarını silmeye çalışıyordu ama yenileri ekleniyordu.
" Onu tanıyamıyorum... O fazlasıyla... " derken Eren sözünü tamamladı. "Göt." dedi ve güldük birazda olsa.
"Vazgeçemiyorum, neden bilmiyorum ama onu sevmekten vazgeçemiyorum... Beni kendisine çekmeyi her seferinde başarıyor... Belki de... Belki de gitmeliyim tekrar ve geri dönmemeliyim... "
"Hayır." diye Eren'le aynı anda söyledik. Bu düşünceyi kafasından atmalıydı.
"Artık yeter Evren! O salak yüzünden seni kaybetmeyeceğiz! Sen ona inat karşısına çıkacaksın. Okulunu falan da değiştirmeyeceksin! " dedi Eren.
Evren'den
" Ama.. " derken Eren sözümü kesti. " Aması yok Evren Atan. Sen güçlüsün. Onca sene dayandın şimdi mi dayanamayacaksın? " dedi. Haklıydı. Gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Kararlılıkla konuştum.
"Savaşmaktan Vazgeçmeyeceğim."
*********
Ediz'denBen anlamıyorum, herkes Evren yüzünden bana taraflaşmıştı. Bu kadar mı önemliydi bu kız? Tamam arkadaştık falan ama sanki başka bir şey vardı.
Onu özlemiştim inkâr edemem ama onun yüzünden gelir gelmez hemen Gizem'e karşı kötü davranmaya başladılar. Gerçi o yokkende öyleydi. Bizimkileri geçtim, Savaş nasıl hemen onun tarafında olabilir ki? Olayları bilmeden?
Gizem'lerin evine geldim ve telefonla Gizem'i aradım.
"Efendim sevgilim? " istemsiz bir şekilde gülümsemiştim.
" Dışarı çıkmaya ne dersin Birtanem? "
" Tamam geliyorum. " dedi ve telefonu kapattı. Yaklaşık 2-3 dakika sonra aşağı indi. Birbirimize sarıldık.
"Parkta oturmaya ne dersin?" dedim. Gülümsedi ve parka doğru yürüdük. Banklara oturduk. Kafasını göğsüme yasladı, bende kolumu onun etrafına sardım.
"Her şey o Evren yüzünden dimi? Bana kötü davranmalarının sebebi? " diye sordu. Derin bir nefes aldım.
"Sanırım... Emin değilim. Onların kendi kararları..."
"O kızdan nefret ediyorum... " dedi, niyeyse bir tuhaf olmuştum. Tamam bu yaptıkları doğru değildi ama nefret edilecek bir şey yoktu.
"Boş ver, kapatalım bu konuyu."
***********
Akşama doğru eve dönerken, Evren'in geri dönüşü için kutlama yapacakları aklıma geldi. Çağarılmadıkça gitmeyecektim. Evin oraya gitmek için onların apartmanın oradan geçecektim. Ne? Merak ettiğim için değil, daha kestirme.Apartmanın oraya çıktım, görünürde kimse yoktu, demek ki alışveriş için markete gitmişler. Arka tarafa yöneldim, oradan eve çıkacaktım ama tanıdık iki ses duydum.
"Evren'in durumu canımı sıkıyor.. " dedi Eren. Evren'in nesi vardı ki? Ne olmuştu?
"Fazlasıyla yorgun... Yılların yorgunluğu..." yılların yorgunluğu mu? Ne yılı ya ne oluyor?
"Savaş artık buna bir çözüm bulmamız gerekiyor, o göt kızı çok üzüyor... Ve artık ben patlayacağım! Onu öyle bir döveceğim ki elimden alamayacaksınız!.. "
Evren'in sevgilisi falan mı vardı? Kim üzmüştü ki onu? Eren kimi dövecekti? En önemlisi ben neden bu kadar umursamıştım ki? Bana ne ya?
"Evren'in nesi var?" dedim onlara doğru yürüyerek. Savaş anında arkasını döndü, ciddileşip,
"Sen ben görmeyeli yeni alışkanlıklar kazanmışsın Günday. Hayırdır? Bizi ne zamandır dinliyorsun? " dedi kızarak.
"Durumunu merak ettim olamaz mı?"
"Yalnız fazla merak... " derken Eren, Savaş sözünü kesti.
"Neden durumunu merak ettin Ediz? Daha bu gün ona karşıma çıkma diyen sen değil miydin? Ama o senin istediğini, sana vermeyecek ne yazık ki..."
"Biz geldik! Çocuklar nerdesiniz? " dedi Evren'in sesi. Ve bu tarafa yöneldi. Bizi bir arada görünce, yüzünde ki muhteşem gülümsemesi silindi. Ne diyorum ben! Ne muhteşemi!?
"B..bir sorun mu var Savaş?" dedi. Savaş Evren'in yanına ilerledi ve kolunu omzuna atıp konuştu.
"Yok bir şey birtanem, hadi biz gidelim. " dedi Savaş, ardından arka bahçeye geçtiler.
"Neler oluyor?" dedim Eren'e dönerek. Yanıma geldi ve iyice dibime girip konuştu.
"Seni öldüreceğim Ediz... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkım -ASKIDA-
Non-FictionO'nu ilk gördüğüm anda kalbim teklemişti... Oysa daha 6 yaşındaydım... Yıllar geçince, biraz daha büyüyünce adını koymuştum onun. Çocukluk Aşkım'dı O benim. Ve galiba hep öyle kalacaktı...