AÇIKLAMA: Selaaaam. Yaz yaz bitmeyen bir bölüm oldu sorry :( Gelecek bölüm taslaklarımı da değiştirdim ondan uzun sürdü gelmesi. Bu bölümün sonunu bi yerden corladım sayılır hahah bakalım bilen çıkacak mı :D İyi okumalar :)Seyran, daha fazla Ferit'le aynı odada kalmaya dayanamaz ve kağıtları alıp, ayağa kalkıp kapıya gider. Kapının önünde duraksayıp son bir kez Ferit'e bakıp bakmama konusunda kararsız kalır. Ferit arkasından gözyaşları içinde onu izliyordur. Seyran, kolu indirip arkasına bakmadan çıkınca Ferit gözlerini kapatır.
Seyran dışarı çıkınca titrek, kesik bir nefes alır. Gözyaşlarını siler ancak bir türlü dindiremez. Buraya gelmeden önce Korhanlara taviz vermemeyi, onların ve babasının istediğini yapmamayı, tehditlerine boyun eğmemeyi kafasına koyan Seyran, şimdi kendi isteğiyle imzasını atmış ve bundan büyük bir üzüntü duyuyordur. Gözyaşlarını durdurmayınca oflayıp yukarı bakar ve derin bir nefes almaya çalışır. Şu an Ferit'e olan öfkesi, hem Korhanlara hem babasına olan öfkesini bastırıyordur. Ferit'in ona söylediği lafları hayatı boyunca unutmayı da affetmeyi de düşünmüyordur. Şimdi bile kulağında "demek ki sana acı lazımmış... senin anladığın dil oymuş..." cümleleri yankılanıyor, iyice çileden çıkacak gibi oluyordur. Babasını yok saydığından beri artık hayatta kimsenin onun canını yakamayacağını düşünen Seyran'ı, Ferit'in sözleri babasının yaptığı her şeyden daha çok yaralıyordur. Çünkü Ferit'e duyduğu hisler kadar yoğun, şiddetli, tutkulu hisler daha önce hiç beslememiştir. Uzun süreli inkardan sonra hislerinin önce açığa çıkmasını engellemeyi bırakan sonra da varlığını inkar etmekten vazgeçen Seyran artık bu hislerin tanımını da anlamını da biliyordur. Şimdi dik duramamasına, gözyaşlarını dindirememesine, boğazındaki yumruya neden olan o tüm vücudunu yakıp kavuran şeyin adı aşktı...
Ferit masada oturmuş gözü hala kapıda Seyran'ın gittiği yerde az önce olanları sindirmeye çalışıyordur. Seyran'ın ona söyledikleri, onun Seyran'a söyledikleri ve atılan imzalar... Bunun bir geri dönüşü olmayabileceği korkusu içini kaplar. İlk kez Ferit Korhan her şeyi halleder, diyerek içinde hızla artarak büyüyen paniği dizginleyemiyordur. Bu farkındalığı yaşadıkça nefes alışverişi hızlanmaya başlar. "Ne yaptım ben.... ne yaptım ben...." diye söylenmeye başlar, elleri başının iki yanında saçlarını çekerek Seyran'ı tamamen kaybettiği gerçeğinden kaçmaya çalışıyor, beyniyle savaş veriyordur. Kafasını sağa sola doğru sallayarak yaşanan her şeyi inkar ediyor, bitmek bilmeyen bu kabustan artık uyanmak istiyordur. Elleriyle yüzünü avuçlayıp gözyaşlarını silerken gardiyanın çağırmasıyla bir süre duraksayıp ağır ağır yerinden kalkar.
Seyran üstünü başını toplayıp, yüzünü silip çıkınca Orhan'la karşılaşır ancak Gülgün'ü göremez.
+Seyran, kızım ne oldu, nasıl geçti görüşmeniz?
-İyi.. bir sıkıntı yok... imzaladık kağıtları...
+Ohhh çok şükür. İnan bana kızım ikiniz için de en doğru olan bu.
Seyran, bu cümleye öfkelenir. Onlar için en doğrusunu onlardan iyi bildiğini sanan, onların duygu-düşüncelerini hiçe sayan ebeveynlerden artık bıkmıştır. Seyran kağıtları uzatır, Orhan almak için elini uzattığında Seyran'ın aklına bir şey gelir ve kağıtları geri çeker. Orhan bir anlığına şaşırır.
-Benim önce bir şey söylemem lazım size.
+Dinliyorum.
-Babamdan şikayetçi olmanızı istemiyorum.
+Anlamadım?
-Raporları değiştiren kişinin babam olduğunu mahkemede söyleyeceksiniz büyük ihtimalle. Bunun olmasını istemiyorum, babamın ismi gizli kalsın.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALI ÇAPKINI - EN BAŞA DÖNÜLMELİ
RomansaBu bir Yalı çapkını fix-it au'dur. Yani yalı çapkını evreninin başka bir senaryoyla yazılmış, kendi açımdan senaryo hataları düzeltilmiş, baştan kurgulanmış halidir. Biraz da biz revize yapalım diyerek, Yalı çapkını dizisine alternatif bir evren yar...