Bölüm 7-Söz I

19 4 1
                                    

Batuhan babasıyla buluşacağı restauranta gitmişti. İki gündür Yasemin'le arasında bir gerginlik vardı ve bunun nedenini çözemiyordu. Babasını beklerken Yasemin'e mesaj attı. 

Gönderilen: Yasemin

"Eve geçtin mi hayatım?" Saat akşam 7 olmuştu ve hafta sonu Yasemin çalışmadığı için onu merak etmişti. Belkide çok evhamlıydı. Ama genç kızı sevdiği kadar kıskanıyordu da. Önünde duran bir bardak suyu tek yudumda içip bardağı masaya koydu. Restaurantın açılan kapısının sesiyle bakışlarını oraya yöneltti. Babası gelmişti. Kendisi gibi babası da inşaat mühendisiydi ve şirketlerinin İstanbul'daki kolunu yönetiyordu. Belkide ona İstanbul'a kendisinin geçmesi gerektiğini söyleyecekti. Ama Yasemin'i burada bırakıp gidemezdi. Asla dedi içinden.

 Babasıyla sarılıp hasret giderdikten sonra yanlarına gelen garsona ne yiyeceklerini söyleyip gönderdiler. Güven Bey çok otoriter bir insandı ve sözünden çıkılmasına asla izin vermezdi. Oğluna söyleyeceği şeyler de babasının vakti zamanında yaptığı bir anlaşmadan ibaretti. Ve o da sözünden asla çıkılmasını istemezdi. Bazı karanlık işlerle uğraşıyorlardı bu ihale dönemlerinde ama kaybetmek denen bir şey olamazdı onlar için. Ve bu kız da alınacaktı. 

"Ben lafa başlayayım oğlum. Bildiğin üzere dedenin pek fazla ömrü kalmadı. " Batuhan lafın girişinden anladığı kadarıyla sıkıcı ve üzücü bir konuşma olacaktı bu. 

"Deden bir anlaşma yapmıştı oğlum. Aldığı bir söz vardı ve bu sözü ölmeden yerine getirmeliyim diyor. Biliyorsun onun karşısında bende emir kuluyum. Ve bize vaat edilen şeyleri daima alırız. Bizde kaybetmek denen şey yok."

"Baba biliyorum bunları sadede gelir misin?"

"Bu kararı sana söylemek zor olacak ama evlenmelisin, dedenin sözünü aldığı kişiyle. Hem yaşında geldi geçiyor. Artık torun sevmek istiyoruz biz. Bu karanlık işleri sana devrettim ama artık bunların da bitmesi gerekli. Senin ve gelecekteki eşin çocukların için. Evleneceğin kızı bende daha tanımıyorum ama babasıyla bir ahbaplığımız var. Hem evlendikten sonra birbirinizi tanıyıp seversiniz de." Babasının dedikleriyle başından aşağıya kaynak sular dökülmüştü Batuhan'ın. Ne demekti şimdi bu. Yasemin ne olacaktı. Onu seviyordu. Sevmediği biriyle asla evlenemezdi. Bunun  mümkünatı yoktu. 

"Baba bu konuşma burada bitti. Ve biz hiç konuşmadık. Hem ben başkasını seviyorum."

"Sen benim kararlarıma karşı mı geliyorsun? Dediklerin umurumda bile değil. Yarın kızın evine yemeğe gideceğiz, konuşma burada bitti. Ve sende orada olacaksın."

***

Yasemin Sude'yle birlikte hazırlanmaya başladı. Çünkü bugün babaannesiyle birlikte evleneceği adamın evine gelecekti. Trabzon'da kirada kaldığı ev iki oda bir salondu. Büyük bir salonu vardı burada ağırlayacaktı onları. 12 kişilik yemek takımını çıkartıp Sude'yle masaya yerleştirdi. Yemekleri de hazırladıktan sonra onları beklemekten başka işleri kalmamıştı. Batuhan'ın attığı mesajlara da cevap vermiyordu. Eli kolu bağlı kalmıştı. Belki babası bu evlilik meselesine karşı çıkar diye düşündü ama yediği laflar ona atılan şamar gibi gelmişti. Dengesini kaybetmişti. Çökmüştü. 2 gündür uyku uyumuyor. Konuşmuyor, yemek yemiyordu. Ama bugün babaannesinin zoruyla bir şeyler yemiş toparlanmaya başlamıştı. Sude arkadaşını böyle gördükçe içi gidiyordu. Derhal bir şeyler yapmalıydı ama işlerden başını kaşıyacak zaman yoktu. Anıl Bey hasta numarasına yatıp bir haftalık rapor almıştı ve bütün işleri Sude'ye kalmıştı. İntikam kokusu yavaş yavaş alınmaya başlıyordu. 

"Yasemin bak gözlerime iyi olacaksın tamam mı şimdi onların karşısında aciz duruma düşme ne diyeceğini biliyorsun değil mi? Sen psikologsun insanların düşüncelerini değiştirebilirsin tamam mı? Ben sana güveniyorum. Bu saçma anlaşmada bozulacak." Yasemin sadece başını sallamakla yetinmişti. Bordo renk uzun kollu kayık yaka dizin biraz üzerinde bir elbise giyinmişti altına da platform topuklu siyah süet ayakkabılarını. Çalan kapının sesiyle ayağa kalkıp kapıyı açtı. Evde annesi, babası, babaannesi ve Sude vardı. Gelenler tek tek kendilerini tanıttıklarında dedesi, babası, annesi, yengesi olduğunu öğrendi, gelenlerin. İçeri buyur edip konuşmaya başladılar. Evleneceği adam gelme tenezzülünde bile bulunmamıştı. Herkes yemek masasına geçti. Çıt çıkmıyordu. Bir gerginlik hakimdi masada sanki fırtına öncesi sessizlik gibiydi. 

Aklına Ne GelirseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin