The Eye Contact

320 25 16
                                    

Şu sıra fazla sıradan geçiyor hayat, maratonlaşmış gibi. Ne yapsam sıkılıyorum, boğuluyorum her şeyden. Müzik bile dinlemek istemediğim o an benim için her şey bitmişti, karar vermiştim artık.
Jane Flora diye birisi olmasa ne eksilirdi ki hayatınızdan? hiç bir şey.

Düşüncelerimi harekete geçirmek üzere koltuktan kalktım. Hazır gibi hissediyordum, sorsanız bunu açıkça söyleyebilirdim de, birde çatı katındayken sorsanız, dilim tutulurdu. Bu beni atlamaktan ala koyan tek şeydi. Saçma bir arkadaş, hayvan, bir eşya gibi herhangi bir şey değil, sadece korkuyu yaşama isteği olarak algılayıp kendimi kandırmamdı, gerçi dürüst olmak gerekirse kendimi mi kandırıyordum, yoksa gerçekten içimde ufakta olsa bir umut var mıydı çözmüş değilim.

Düşüncelerimle birlikte Lia'nın odasına vardım. Saat sabah 3:39, Lia haliyle uyuyor. Gidersem fark edecek tek kişi olduğundan onu öylece bırakamam, neden bu kadar emin konuşuyorum ki? bir korkak olmamayı başarabilecek miyim?
Eğilip öptüm başını, bir mektup bile yazmadan gitmek istiyordum, okusa okusa Lia okuyacaktı, olayıda dramatize edip onu fazla darlamak istemedim.

Sessizce girdiğim odadan geri çıktım, çatı katı merdivenini indirdim ve yukarıya çıktım. Kapıyı açtım ve çatıya oturdum, başarabilecek miyim? başaracağım, bugün olacak bu, bugün bütün bu şeye son veriyorum.

_______________________________________________________

Lia: Sana inanamıyorum!

Yutkundum.

Lia: Bunu nasıl denersin? seninle ne konuştuk?

Jane: ...

Lia: Jane neden bu kadar kopuksun? Süreklı yalnız takılırsan nasıl iyi olasın ki? Diyorum sana seni arkadaş grubumla tanıştırayım, ama yok, tek istediğin canına kıymak! denemiyorsun bile!

Jane: Deniyorum Lia, bunu bana nasıl söylersin?

Lia: Vazgeçiyorsun, çok çabuk vazgeçiyorsun.

Jane: Tahammülüm yok!

Lia: Tahammül etmeyi öğren o zaman. Açık öğretimi sal artık, okula yazıl. Yalnız yaşayıp yalnız ölemezsin!
Ne bileyim yeni bir şeyler dene, sana iyi gelecek bir şeyler illa vardır jane, ben sana daha ne diyebilirim bilmiyorum. Seni bir daha bunu denerken görürsem akıl sağlımı kaybedeceğim gerçekten.

Jane: ...

Lia: Bundan sonra yok öyle, yarın benimle geliyorsun.

Jane: Nereye?

Lia: Benim okuluma yazdıracağız seni.

Jane: Lia istemiyorum!

Lia: İsteyip istemediğini sormadım sana!

Ofladım, odadan öylece çıktı. Peşinden gittim, bu evde durmak istemiyorum.

Jane: Yürüyüşe çıkıyorum.

Lia: Tamam, geç gelme gecenin körü zaten dikkat et.

Jane: Ederim.

5 Dakika önce atlamayı deneyen birisi neden yürüyüş yaparken dikkat etsin ki? Her neyse.
Kulaklığımı aldım, spotify'a girdim ve klasik her zaman dinlediğim şarkılardan birisini açtım.

Açtığım şarkı "Iskaladık birbirimizi"ydi. Bass gitar giriş yapınca gözlerimi kapattım ve sesi fulledim, derin bir nefes çektim içime, yürüdüm. Ellerim cebimdeydi, sıcak rüzgar tenime çarpıyordu. Nereye gidecekti bu? ne yapmalıydım? belkide Lia haklıydı, belkide sosyalleşmem lazımdı, hatta belkide, belkide kendime birisini bulmalıydım.

demolition loversHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin