#Dağlardaki siyah ve beyaz taçlar, rüyalar, sualtı mağrasına açılan kapak tuzakları hep dert oldu ama hep de fiziksel olarak kendilerini belli ettiler. Ama bu tuzakta hiçbir şey yok. Etrafımızda dönen girdapları nasıl durduracağımızı bilmiyoruz. Ama amacımız buradan çıkmak değil eseri bulmak. Onu bile daha başaramadık. Suyun akışı hızlanıyor ve dev girdapların arasındaki incili kolyeyi bulmak zorlaşıyor. Alara küresiyle ışık yarattı ve etraf bir nebze olsun aydınlandı. Tevfik ara sıra ablasının gıcığına onu girdaplara itiyor ama Erva ona baktığı anda Koray'ın arkasına kaçıyor. Alara Tevfik zorluk çıkarmasın diye küresiyle oynamasına izin verdi. Neyse ki kürenin ışığı yanmaya devam ediyordu. Suyun dibi çok yosunluydu ve bu girdaplar bizi o koca ağızlı yosunlara çekmeye çalışıyordu. Çok dibe yakın değiliz ama dikkatli olmalıyız. "Erva bir işe yara ve mor ışıklaronla bul şu eseri." dedi Tevfik Erva'yı gaza getirmek için ama Erva ona elindeki makası olağanca gücüyle fırlattı. Küreye isabet etmedi neyse ki. Tevfik'i sıyırarak geçti. "Şu an sinirlenme. Makası kaybedersek bu yosunları kesemeyiz ve eser için yeni bir irade vermek zorunda kalırız." dedim. O da işin sadece iradeyle bitmediğini yani birden çok iradenin söneceğini bildiği için makası yüzerek geri aldı ve Alara'nın yanına gelip "Belki makasla bu girdaplara bir şey yapabiliriz." dedi. Makas suda yarık açabiliyorsa girdaplara da bir şey yapabilir diye düşünen Alara bunu kabul etti.
Erva girdaplara doğru yüzdü. Bir yerden sonra yüzmeye gereksinim duymadı çünkü girdaplar o kadar güçlüydü. Erva elindeki makası ağzına kadar açtı ve önündeki girdaba doğru atıldı.
Sizin de bildiğiniz üzere bizim işimizin rast gittiği görülmemiştir.
Bu gizemli ve efsanevi makas hem hiçbir işe yaramadı hem de Erva'yla birlikte girdaba kapıldılar. Alara birkaç yavaşlatma büyüsü yaptı ama girdap bana mısın demedi. Erva girdapla birlikte uzaklaştı. "Hem o benim ablam olduğu için üzülüyorum hem de onu sonsuza kadar görmeyeceğim için mutluyum. Şu an ne yapabilirim ki?" dedi Tevfik. "Ablanı kurtarmak için bizimle beraber girdabı takip edebilirsin mesela!" dedi Alara. Biz de girdaplara kapılmamalıydık. Hızlıca aralarından geçtik ve girdabın peşine takıldık. Normal olarak ona yetişemiyorduk ama en azından nereye doğru ilerlediğini öğrenebilirdik.
Biraz durup dinlenmeliydik. Herkes çok yorulmuştu. Girdabın ilerlediği yöne doğru baktım. Erva'yı nasıl kurtarabil- Bu kız çok akıllı! "Bakın! Erva makasıyla suda yarıklar oluşturmuş. Onları takip edebiliriz." dedim. "Çok zekisin haşerat ama bu suyun altındaki hava tanecikleri yavaş yavaş su yüzeyine yükseliyor. Yani acele etmeliyiz." dedi Alara.
Biraz ilerledik ama akıntı bizi engelledi. Sonra hızlandı ve daha da hızlandı. Biz ileri yüzdükçe artık akıntı yüzünden geriye doğru ilerliyorduk. Ama başka çaremiz yoktu. Ne En yakın arkadaşımı laybedebilirdim ne de Sinan Bey yeni bir yasa girebilirdi. Tüm gücümüzle yüzdük.
Ama...
Sular bir anda sallanmaya başladı. İlk önce yavaş yavaş tatlı bir akıntıydı ama sonradan sallanan bardağın içindeki su gibi bizi suyun dibindeki yosunlara çekmeye hazırdı. Artık sadece ileriye doğu değil yukarıya doğru da yüzüyorduk. Ama biz yüzeye yaklaştığımız anda su tekrar büyük bir dalga olarak kafamıza çöküyor ve bizi suyun dibine itiyordu. Çok yorulduk ve nefesimiz daralmaya başladı. Makas uzaklaştı diye mi yoksa yorgunluğumuz yüzünden mi anlamadım ama artık kulaç atmaya gücüm kalmadı. "Hayır! O serseri, kafası bozuk 'ablam' yüzünden ölemem!" dedi Tevfik. "Tam ondan kurtulmuştum, mutlu bir hayat yaşayacktım. Neyse en azından ondan uzakta bir yere gömülmüş olacağım." dedi Tevfik. Alara artık korkudan okyanusun dibinde ateş büyüsü falan yapıyordu ama tabii ki de nafileydi. Hepimizden aşağıda Koray vardı. Belki onu kurtarabilirim diye onu önüme aldım ve yüzeye ittim. Biraz enerjimi topladım ama yeni bir dalga sarsıntısı geldi.Cidden çok yoruldum...
Tevfik zaten ablasından uzaklaştı diye mutlu bir şekilde ölmeyi düşünüyor yani onda sıkıntı yok. Sorun Alara. Büyüleri işe yaramıyor. Kendini işlevsiz ve zavallı sanıyor. Normalde o olmasa bu suya giremezdik bile ama o da "şu anda" depresyona giriyor. Diğer sorun da Koray. Aslında iradesi yokken ölmesi her şeyin bir anda olması gibi olur. Tevfik şu an mutlu ama birazdan nefes alamayacak ve engelleyemiyorum. Alara hem yorgun hem de pes etmiş ve elimden bir şey gelmiyor. Koray iradesiz ve bana emanet ama koruyamadım. Erva- ona ne oldu onu bile bilmiyorum... Sevdiklerimi koruyamadım ve bir yandan benim de bunlarda suçum var. Hem de arkeologluktan kurtulmuş olurum. Bu da iyi bir yanı... Hepimiz suyun dibine doğru ilerlemeye mahkum kald-
"Yine mi sen?!"
Tevfik böyle seslenince normal olarak herkes o yöne doğru baktı.
Orada mor bir ışık bize doğru yaklaşıyor...
Ama biz ona nasıl yaklaşacağız?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mor Hastalık
FantasiÖlüm bahşedilen ve dengeyi koruyan iki kız kardeşin kendi dengeleri bozulunca ortaya çıkan sürpriz bir varisin acınası sonu.