20.Nil Ceylan

1 0 0
                                    

(yıl 2038)
Yazdığım en uzun bolum galiba


"Nil uyudun mu?"


"Hm daha değil ne oldu Ahenk?"


"2039'da evlenmek istiyoruz ya?"


"Evet?"


"Kim kimin soyadını alacak?"


"Ah bunu hiç düşünmemiştim..."


Tabii ki yalan! Ne kadar zamandır Nil Ceylan olmanın hayalini kuruyorum bilemezsin Ahenk...


"Hm Ahenk Akbaş? Nil Ceylan? Ahenk Ceylan Akbaş? Nil Akbaş Ceylan? Hangisi daha iyi?"


"Nil Ceylan kesinlikle!"


"Ya çok tatlısın!"


"Hep senin soyadını almak istedim."


"O zaman al tatlım!"


Burnundan öptüm onu. Düşünceler tekrar kafama toplandılar. 2037 yılında Selin'in bana söyledikleri...


"Nil! Ahenk bu dünyadaki tek aşkın olmayacak onun ruh eşin olduğunu düşünme artık."


Bunu asla ama asla kabullenemem. Ahenk benim her şeyim. Öyle olmasa bile beni aksine ikna edemezsiniz.



Ahenk uyumuştu. Ben de uyumaya karar verdim. Bir mesaj gelene kadar.


"Yalnız bir zamanda buluşalım mı? Karantina yıllarında kimsenin olmadığı bir sahilde olacağım. Koordinat ve zamanı atıyorum lütfen en uygun zamanda gel konuşmalıyız." Mesaj genç Ahenk'tendi. Onunla her konuştuğumda şu an yanımda yatan Ahenk'in en masum hali olduğuna inandırıyorum kendimi. Duygulandırıyor beni...



O sahile vardım. Genç Ahenk beni bekliyordu. Onu selamladım. Bana el salladı.


"Bir sorun mu var?"


"Şey Oliver hakkında..."


"Evet?"


"Oliver iyi biri olmayabilir..."


Tanrı aşkına Selin ne anlattın yavrucağa?


"Ne?"


"Oliver zaman makinesini korkunç amaçlar için icat etti."


Bunu zaten biliyordum. Bunu bildiğimi ise kimse bilmiyordu. Buna rağmen Oliver ile iş birliğini bırakmıyordum çünkü Ahenk ile sonsuza kadar beraber olmak istiyordum. Bu konsepti anlayamayacak kişilerden biri de Genç Ahenk'ti tabii ki.


"Ahenk daha fazlasını söyleme bu güvenli değil."


"Anlı... Anlıyorum."


"Omuzlarına vurdum ve gülümsedim."


İçime kötü bir his girmişti. Dalgalar şiddetlenmeye başladı. Sahildeki eski otobüsün içinden sesler gelmeye başlamıştı. Ahenk'in önüne geçtim onu korumalıydım. Kumandamı çıkardım ve rastgele bir zamanı tuşladım. Ahenk ile teması kesmeden yolculuğa beraber gittik. Oliver bizi bulamasın diye onu kalabalığa getirmiştim. Stadyumda bir maçtaydık. Kalabalık coşuyordu. Biz ise gergindik.


"Hadi zamanına dön." Dedim ona.


"Bu çok-çok kor-korkunç!" dedi Ahenk kekeleyerek.


"Hadi."


Başını salladı ve kendi zamanına döndü. Ben ise ne yapacağımı bilemedim. Stadyumda gergin bir şekilde kaldım. Maçta oturduğum taraftaki taraftarlar geride olan takımın taraftarıydılar ancak her şeye rağmen coşkularını ve umutlarını koruyorlardı. Şarkılar ve tezahüratlar söylemeye devam ediyorlardı. Hüzünlü bir şekilde gülümsedim ve taraftarların arasında ezilmemek için kendi zamanıma döndüm.

Zamanın Çizgilerinde KaybolanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin