Mine acı çekiyordu. Fiziksel olarak değil duygusal olarak acı çekiyordu. Çok acı bir şekilde reddettiği kıza bir anda acı bir şekilde tutulmuştu ve bu durumun verdiği acı ile yerinde duramıyor sürekli ağlıyor acısının yarasını bastıramıyordu. Ne yapacaktı şimdi? Ahenk onu kabul eder miydi? Hiç sanmıyordu. Mine’nin aklına Ahenk'in ona açıldığı mesaj geldi. Okuduğunda direkt değil çok sembolik olduğu ama altındaki anlamı anlamak içinde çok kıvranmaya gerek olmadığını anlamıştı. Mesaj kutusunda aşağı indi. Buldu ve okumaya başladı. Alabildiği kadar ilham aldı. O kağıt üzerinde yazacaktı çünkü bunu tercih ediyordu. Büyük hata açıkçası! Kim kağıda mektup yazar? Sonuçları acı olabilir Mine.
Mine mektubunu yazmayı bitirdi ve yatmaya gitti. Kendisi ona veremezdi veya nereye koysa onun ulaşacağını da bilmiyordu. Bu yüzden daha da zaman yolculuğu yapıp postalayacaktı. Tabii ki posta göndermeyi bilmiyordu ancak birkaç internet aramasına baktı anlaması. Ardından bekleyiş başladı.
Günlerce bekledi. Ahenk’i ne zaman görse gözünün içine bakıyordu ama değişen hiçbir şey yoktu. Şimdiye kadar okumamasına imkan yoktu. Mektup mu ulaşmadı ne oldu? İmkanı yok! Ahenk intikam mi almaya çalışıyor? Evet Ahenk’i kırdım ama onun bu kadar kaba olabileceğini düşünmezdim. En azından tepkisini koyabilirdi. Mine’nin düşünceleri bunlar. Kafasında Ahenk’in mektubu okuyup yırtıp attığını hayal edip acı çekiyordu. Demek ki Ahenk öyle biriymiş. İleri bakmalısın Mine.
Ahenk ise hiç mektup almadı. Onun olan hiçbir şeyden haberi olmadı. Mine’nin sürekli ona baktığını fark edince ise iğrendi. Neyin peşindesin Mine? Selin ve arkadaşları ile yakın olmaya devam edip bir şeyler mi karıştıracaksın? Bunlar da Ahenk’in düşünceleri. Acımasız mı geliyor? Ahenk’in yaşadığı kalp kırıklığını hatırlayın. Mine tarafından azarlandı. Duyguları yüzünden Mine Ahenk’ten rahatsız oldu. Mektubunu alıp atsaydı haklı mı olurdu haksız mı doğru bir cevap yok elbette.
Mine kafasını sıraya koydu. Başı ağrıyordu. Rabia ve Hazal sınıfa girdiler ve Mine’nin yanına geldiler.
“İyi misin Mine?!” diye sesli harfleri uzatarak sordu Rabia. Mine başını kaldırdı ve hafifçe gülümsedi. “Hiç. Sadece kafamı koyup dinleniyordum ve yeni ayı düşünüyordum.”
“N’olmuş yeni aya hiç işte” dedi Rabia. “Haklısın.”
Ahenk ve Betül sınıfa girdiklerinde Ahenk bu sohbeti görünce gözlerini devirdi. Betül ile oturup ekonomi sohbet ettiler.
“Ahenk biliyor musun geçen gün uzun saçlı bir çocukla tanıştım ve numaramı istedi!”
“Ne güzel.”
Ahenk erkek sohbeti yapmaktan nefret eder. Hatta belki direkt aşk. Ahenk duygularını kendine saklar. Ahenk kimi seviyorsa kendi içinde yaşayabilir. Ahenk’in kendi duygusal kuralları vardır. Hoşlandığı kişiyi kolay kolay kimseye söylemez. Bu özelliğini muhtemelen kızlardan hoşlandığı için geliştirdi.
Ahenk her geçen gün kalp kırıklığını onardıkça Mine, Ahenk’e daha çok bağlandı ve acı çekti.
Mesaj yazacaktı Güneş patlaması oldu. Mektup yazacaktı mektup kayboldu. Gerçek hayatta konuşacaktı Ahenk kayboldu. Ahenk geldi Mine korku doldu.
Mine’nin kaderi yok oldu ve değişti. Liseden mezun oldu ve hukuk okudu. Sayısala girmek isterdi ama aile geleneği gibi bir şeydi hukukçu olmak. Baskı olsa da olmasa da Mine üzerinde baskı olduğunu hissetti ve sevmediği bir bölümden sevmediği bir üniversite bölümüne oradan da sevmediği bir mesleğe geçti. Ahenk’ine kavuşamayınca Mine zamanın çizgilerinde kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanın Çizgilerinde Kaybolanlar
Ciencia FicciónZaman, ne dost ne de düşmandır. Sadece bir gerçeği vardır: akar. Ancak biz, bu akışı kontrol etmeye çalışan genç kalpleriz. Ahenk hoşlandığı kıza açılır ancak reddedilir ve kalbi kırılır. Aynı gün ise tanıştığı 2 kişi ile dev bir zaman yolculuğu mac...