O karanlık gökyüzü yerini, masmavi olan ansızın duru bir denizi hatırlatan havaya bürünmüştü. Güneş ise öylece parlıyor ve Kaan'ın odasının penceresinden içeri sızarak yüzünü yakıyordu. Kaan'ın yüzü güneşte O kadar pürüzsüz görünüyordu ki neredeyse cildi, çoğu kızın cildinden daha iyi ve sağlıklı gibi görünüyordu ama taa ki Kaan uyanana kadar. Güneşten rahatsız olan Kaan, gözlerini kırpıştırarak açar ve elini pencereden sızan ışığı engellemek için havaya doğru kaldırır. Ancak en sonunda oflayarak yatağında kalkar, pencereye yönelir. Hızlıca perdeleri çekiştirerek kendisini tekrardan yüz üstü bir şekilde yatağına doğru atar. Yorgan o kadar yumuşaktır ki yarım saat boyunca neredeyse oracıkta hareketsiz bir şekilde yatar. Fakat bu yatış keyfi annesi Süreyya Hanım'ın ona seslenmesi ile son bulur.
—Kaan, hadi kalk oğlum kahvaltı hazır!!(Süreyya Hanım)
— Off azcık daha yatsam ne olurdu? (Mırıldanarak söylenir) (Kaan)
—Hadi OĞLUM! (Süreyya Hanım)
—TAMAMM, GELİYORUM! (Kaan)
...
AslıAslı ise daha yeni uyanmış, tavana öylece gözlerini dikmiş bomboş bir şekilde bakıyordu. Saçlarının dağınıklığı dün gecenin nasıl geçtiğini kanıtlarcasına dağılmış, resmen kendi özgürlüklerini ilan etmişlerdi. Bedeni ise bitkince yorganın dışına çıkmıştı. Fakat renkli pijama takımı bulunduğu psikolojiyi yansıtmadığı ortadaydı. Halbuki morali dün ki olaydan dolayı bozuktu. Fakat ne yazık ki çaresiz bir şekilde kendisini uykuya bırakmak hatta zorunlu bir şekilde uyuması gerekmişti. Çünkü ne yaparsa yapsın vücudu yorgunluğunu ilan edip uyuyacak ve beynine karşı savaş açakcaktı ve o da elmahkum vücudunun yorgunluğuna yenik düşmüştü ama uzun bir süre yine de beyni savaş vermişti uyumamak için. Bugün Aslı için çok garip bir gün olacaktı belli ki...
Birkaç saat sonra...
Aslı, çalışma masasında ders çalışırken önünde duran bilgisayarı kapatıp arkasında duran aynaya doğru yürüdü.
"Yeter bu kadar çalışmak Aslı! Birazda dışarı çıkalım demi ama.."
Diye aynada kendisine bakarken mırıldandı. Ama Aslı'nın kafasında deli sorular vardı. Ya Kaan ile karşılaşırsa yolda?? Ne olacak bu durumda?? Ne yapabilir ki Aslı??
"Amaan Aslı kendine gel kızım. Karşılaşmayacaksın Kaan ile. Sakin ol!!"
Aslı beyaz renkli, 3 kapaklı olan dolabının orta kısmını açarak elini çenesinin altına götürdü ve tabii ki de her kız gibi ne giyincem derdine düşmüştü. Derken gözü tam karşısında askıda duran beyaz renkli, üzerinde Kiraz desenleri olan bluzunu alıp yatağın üzerine koydu. Ve tekrardan dolabına dönerek pantolon askısından buz mavisi renginde bir kot pantolonunu eline aldı, onuda yatağının üzerine koydu. Daha sonra ikisini de giymeye karar verdi. Hızlıca giyindikten sonra çalışma masasına oturup küçük ayaklı aynasını kendine doğru çevirerek yüzüne hafif makyaj yaptı. Dudaklarına şeftalili lipbalmını, gözlerine rimelini, yanaklarına da kullanmadığı pembe tonlarında olan rujunu Allık niyetine sürmüştü. Aslı kararlı ve özgüven dolu bir şekilde aynaya bakıyordu. Bakışı biraz tatlı biraz masum birazda ders çalışmaktan olsa gerek ki yorgundu. Ama yine de her şeye rağmen ayna da gördüğü o kızı seviyordu..daha sonra masadan kalktı, çantasını ve telefonunu alarak kapıdan dışarı çıktı...
Aslı, uzun bir yürüyüşün ardından sokağın karşısında duran, tabelası süslü ve parlak olan kafeyi görünce duraksadı ve oraya gitmeye karar verir vermez rotasını değiştirdi ve karşıya geçerek kafeye girdi.
Derken, kafenin içerisinde bir de ne görsün tam karşısında Kaan ile arkadaşları birbirleriyle neşeli bir sohbet içerisinde ona doğru yürüdüğünü fark etti ve hızla arkasında duran kasaya doğru yöneldi ama nafile Kaan onu çoktan görmüştü.
—Aa Aslı? (Kaan)
Aslı kafasını kaşıyarak arkasını döner ve şaşkın bakışlarla Kaan'a doğru bakar.
—Aah Kaan, sende mi buradaydın? (Aslı)
—E-evet, arkadaşlar kahve içmeye gelmiştik, AA dur seni tanıştırmayı unuttum. (Kaan)
—Melis bu Aslı, Aslı Melis. (Kaan)
Aslı zoraki bir şekilde gülümseyerek melis bakar ve elini uzatır.
—Memnun oldum (Aslı)
—Bende (Melis)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Altında
Художественная прозаGözlerim, gözlerine hapsolmuş, kalbim kalbine kenetlenmiş...onun bana her bakışında gölgede bile kavrulmuştum.. Aşk bu muydu?