Aslı tam arkasını döndüğü anda Büşra'nın sert bakışları ile karşılaştı, Güneş sıcaktı ama Büşra'nın kızgınlığı güneşten daha da sıcaktı. Aslı Büşra'nın karşısında ne yapacağını bilemez bir halde bir sağa bakıyor bir sola bakıyordu, yeter ki Büşra ile göz göze gelmesindi. Büşra kollarını birbirine bağlamış, Aslı'nın üzerine üzerine doğru sorgularcasına bakışlar atarak geliyordu.
—Merhaba canım arkadaşım (Aslı)
—Merhaba, Aslı hanım hayırdır? (Büşra)
—Ne işler çeviriyorsun benim canım arkadaşım? Çabuk dökül!! (Büşra)
—yaa off Büşra, nerden başlayacağımı bilmiyorum. (Aslı)
—O zaman özet geç (Büşra)
—Ya ben dün bir b*k yedim ya (Aslı)
—Eee ! (Büşra)
—Hah işte onun acısı bugün çok güzel bir şekilde benden çıktı (Aslı)
—Nasıl yani? (Büşra)
—yanisi şu ben bugün dışarı ciktim alışveriş yapmak ve hava almak için
—sonra yoruldum bir kafede oturuyum dedim
—tam kafeye girecekken Kaan'la ve yanında bir cadoloz ile karşılaştım
Tam arkamı dönüyordum ki Kaan beni görünce seslendi ve ben öylece kaldım.
—en sonunda el mahkum arkamı döndüm ve merhaba dedim.
—Eeee!! Sonra? (Büşra)
—sonra konuşma bitti tam gidicem bu seferde senin şu arkadaşın varya Soner, onunla karşılaştık aynı kafede ve Kaan bunun bana selam verdiğini gördü kesin yanlış anladı. (Aslı)
—OHAA!! (Büşra)
—yaaa Oha demek az kalır canım benim (Aslı)
—ondan sonra bu tutturdu gel benimle otur sana bir şey ısmarlayım dedi. Bende
—Kaçmak için senin hasta olduğun ve beni çağırdığın yalanını uydurdum.
—sonra olaylar beni buraya getirdi. (Aslı)
—Maşallahh seninde başına gelmeyen kalmamış (Büşra)
—E otursaydın ya Soner'le ne olcak sanki? (Büşra)
—Ya Büşra kankam valla gücenme ama ben çocuğu sevmedim ya, enerjisi bir garip. Hoşuma gitmedi. (Aslı)
—Ya niye öyle diyorsun ya Soner tatlı çocuktur bir kere! (Büşra)
—Tatlıysa al senin olsun valla ben istemiyorum. (Aslı)
—O değil de Kaan'a bayağı ayıp olmuş (Büşra)
—Ya off deme şöyle!! Çocuğa bir de yarın meşgulüm dedim. Yalanım bir güzel ortaya çıktı. (Aslı)
—Gerçekten de yalancının mumu yatsıya kadarmış. (Aslı)
—Ya okulda gelir bana bunu sorarsa? (Aslı)
—Eyvaaah! (Aslı)
—Sormaz bee! Boş yere panik yapma (Büşra)
—Emin misin? (Aslı)
—Eminiim, sormaz (Büşra)
—inşallah dediğin gibi olur. (Aslı)
—Neyse Büşra ben yurda geçiyorum, bir şey olursa ararsın. (Aslı)
—Tamam canım. (Büşra)Aslı kafasında bir sürü şey ile yola doğru yönelir. Ya Kaan ondan soğursa? soruları ile zihni baş başa kalmıştı. Güneşin sıcaklığı da sanki bir tek Aslı'ya vuruyormuş gibiydi. Zaten bugün yeterince yanaklarının utançtan ısınması yetmiyormuş gibi birde güneş onu bir güzel ısıtıp yakıyordu. Anlaşılan güneşin de derdi Aslı ileydi. İşin garip yanı kalbi de gün geçtikçe ısınıyordu. Ama bu ısınmanın sebebi bu sefer güneş değildi. Bu ısınmanın sebebi, ta kendisiydi. Peki onun da kalbi böyle ısınıyor muydu?
O da Aslı gibi miydi?
Aslı caddeye ulaşmıştı. Cadde çok coşkulu ve kalabalıktı herkes sevdiğiyle beraber bir yerlere gidiyordu. Kimisi bir kafede oturmuş sevdiğinin saçlarını okşarken kimisi de el ele tutuşmuş yürüyor, kimisi bankta oturmuş tartışıyorlardı, kimisi de bakkaldan iki ekmek almış evine dönmeye çalışıyor...
Ara sokaklardan geçince de çocuklar neşeli oyunlar oynuyor sevinçten bağırışıyorlardı. Bazıları seksek oynarken, bazıları da futbol oynuyordu. Kız çocukları ise yola bir kilim serip bütün oyuncaklarını yere dökmüş kendi hallerinde evcilik oynuyorlardı...
Hayat bir şekilde akıp gidiyor işte.. Aslı ise bunları görünce rahatlamış tek telaş içerisinde olanın sadece kendisi olmadığını fark etmişti. Herkesin kendince bir telaşı vardı. Anne ve babaların ev geçindirme telaşı, çocukların ise oyun telaşı... şüphesiz en güzel telaş çocuklarınkiydi. O sırada Aslı bunları seyrederken cebinden beyaz renkli bir kablolu kulaklığını çıkarır ve kulağına takar. Çalan şarkı ise Mehmet Erdem'den "Herkes Aynı Hayatta" şarkısı idi. Bu şarkı onu bambaşka yerlere götürüyordu...Herkes aynı hayatta
Kendini bir şey sanma
Ne kadar çok bilirsen
O kadar bela başaSen bilirsin aslında
Aklımdan geçenleri
Zaman herşeyi çözer
Şu beklemek olmasaGözlerimi açsamda, sen çıksan karşıma
Gel beni azad et, kayboldum karanlıkta
Ben bizi unutmam, gitmek yakışmaz bana
Yolcuyuz hayatta, sen gel otur yanımaGözlerimi açsamda, sen çıksan karşıma
Gel beni azad et, kayboldum karanlıkta
Ben bizi unutmam, gitmek yakışmaz bana
Yolcuyuz hayatta, sen gel otur yanımaHerkes aynı hayatta
Kendini bir şey sanma
Ne kadar çok bilirsen
O kadar bela başaSen bilirsin aslında
Aklımdan geçenleri
Zaman herşeyi çözer
Şu beklemek olmasaGözlerimi açsamda, sen çıksan karşıma
Gel beni azad et, kayboldum karanlıkta
Ben bizi unutmam, gitmek yakışmaz bana
Yolcuyuz hayatta, sen gel otur yanımaGözlerimi açsamda, sen çıksan karşıma
Gel beni azad et, kayboldum karanlıkta
Ben bizi unutmam, gitmek yakışmaz bana
Yolcuyuz hayatta, sen gel otur yanımaGözlerimi açsamda, sen çıksan karşıma
Gel beni azad et, kayboldum karanlıkta
Ben bizi unutmam, gitmek yakışmaz bana
Yolcuyuz hayatta, sen gel otur yanıma...Ne güzel bir şarkı dinledikçe insanın içi açılıyordu.
Şarkıyı Aslı önceden bomboş hislerle dinliyordu. Ama artık bu şarkı onun için farklı bir anlam ifade ediyor.
Ne kadar çabalarsa çabalasın bu his asla geçmek bilmezdi, Kaan ile tanıştığından beri.
En sevdiği yola girmişti Aslı, tüm yol kavak ağaçları ile doluydu. Bu yol insanın içini açar, onu ferahlatırdı. Aslı içinde öyleydi. Kavak ağaçlarının, rüzgar estikçe titremesi onun içini bir hoş ediyordu. Normal de yürümeyi bu kadar çok sevmeyen Aslı, tüm yolların böyle kavak ağaçları ile dolu olacağını bilse neredeyse her gün yürüyebilirdi. Ama malesef ki bu kavak ağaçları ile dolu olan yol çok kısaydı, hemen yolun ucunda ise yurdunun çatısı görünüyordu. Hatta Aslı yolda bir kez durup tekrar başa sarıp yürüse miydi ? Diye düşünmüştü ama ne ara ağrımaya başladığını bilmediği dizleri ona izin vermemişti. Son bir kez derince nefes almıştı, çok azcık kalan yolu yavaş yavaş yürütmüştü ki bu muhteşem mekanın tadını hemencecik es geçmek istemiyordu. Hele ki kavak ağaçlarının altında olan banklarda oturmayı öyle çok istiyor ki... ama bir türlü buna vakti olmuyordu. Ya da ne zaman oraya gidip oturacak olsa hep çiftler kapıyordu tüm bankları o da sessizce yurduna geri dönerdi hüsranla...şükür ki dizlerinin acısı hafiflemiş ve yurda varmıştı Aslı.. bakalım daha neler olacak? Daha ne maceralar bekliyordu Aslı'yı...Herkese Merhaba!
Bu bölüm biraz geç geldi kusur bakmayın. Şu sıralar Sınav dönemindeyim. Yakın zamanda daha aktif olacağım lütfen beklemede kalın! ❤
Ve unutmadan lütfen oy verir misiniz?🥺
Seviliyorsunuz, iyi günler!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Altında
General FictionGözlerim, gözlerine hapsolmuş, kalbim kalbine kenetlenmiş...onun bana her bakışında gölgede bile kavrulmuştum.. Aşk bu muydu?