Bölüm-8

11 5 0
                                    

O kavaklı yolda yürümenin üzerinden tam üç gün geçmişti. Tam üç gündür Aslı, Kaan'ı görmemişti ne okulda ne de Kiraz ağacının altında...Aslı bu durumdan hem huzursuz hem de endişe duyuyor ancak kimseye de bundan bahsetmiyordu. Arada sırada sınıfındaki Kaan'ın yakın arkadaşlarının sohbetlerine, kulak misafiri oluyordu fakat yine de onunla ilgili bir şey bir türlü duymuyordu. Ta ki Kaan'ın yakın arkadaşından biri olan Can, sınıfa girinceye kadar.

Can ve diğerlerinin arasında geçen konuşma:
-Napıyonuz gencolar? (Can)
-İyi valla napalım sohbet ediyoz sen? (Mustafa)
-Valla bende anca şu bizim hocaların verdiği ödevlerle boğuşuyoruz. (Can)
-Ya bir şey sorcam Kaan kaç gündür okula gelmiyor, bir şey mi oldu çocuğa lan? (Mustafa)
-Söylemedi mi size? (Can)

Bu sırada Aslı bu cümleyi duyunca iyice meraklandı ve kulaklarını iyice açarak dinlemeye başladı.

-Neyi? (Mustafa)
-Aniden rahatsızlandı geçen gün, şifayı kapmış bir güzel grip olmuş. (Can)
-Demek o yüzden gelmedi. Neyse yanına uğrarsan geçmiş olsun dileklerimizi ilet. Biz mesaj atarız da sen yine de söylersin. (Mustafa)
-Olur, söylerim. (Can)

Can kol saatine bakar.
-Anaam derse geç kalcam, ben kaçar gençlik. (Can)
-görüşürüz. (Mustafa)
-Görüşürüz. (Can)

Aslı, Kaan'ın hasta olduğunu duyar duymaz içini bir hüzün kaplamış ve yüzü asılmıştı. Demek hasta olmuştu gözlerine bütün ömrünü feda edeceği adam..acaba şuan napıyor düşünceleri Aslı'nın aklından bir türlü çıkmıyor onu zora soruyordu. O gün, gün boyunca hiç bir derse aklını verememişti. İçi içini yiyordu, mesaj atıp atmamak arasında gidip geliyor bir türlü karar veremiyordu. Ama en sonunda her şeyi göze alıp mesaj atmaya karar vermişti.

-Merhaba, Kaan nasılsın? (Aslı)

Aslı bu mesajı eli titreyerek atıp hemen sohbeti hızlıca kapatmıştı. Elini kalbine götürdü ve o an kalbinin ne kadar hızlı attığını fark etti. Uzun zamandır kalbi hiç böyle almamıştı. Bu duyguları yeniden tadacağı hiç aklına bile gelmezdi. Ama en sonunda bu duyguları yeniden tattı ve bu duyguları ona yaşatan da Kaan'dı. Aslı'nın ödü kopuyordu, kalbinin bu kadar hızlı atışını ya birisi duyarsa diye. Şimdilik kalbinin sesini bir tek kendisi duyuyordu neyse ki.
Dersin bitmesiyle kendisini dışarı atan Aslı, fakültenin kapısından dışarı adımını atar atmaz karşısında bütün ihtişamı ve zarafetiyle duran Kiraz ağacının onu selamladığını görür görmez oraya doğru yürüdü ve hemen altına çömelip, bağdaş kurarak oturdu. Sırtını da ağacın gövdesine doğru yasladı ardından da gözlerini yumarak derince bir nefes aldı, onu ilk gördüğü zamanı hayal etti. Kiraz ağacının altında öylece oturmuş etrafı seyrediyordu, rüzgar estikçe saçları sağa sola uçuşuyor, ona bambaşka hava veriyordu. En sonunda o etrafı usulca seyreden gözler Aslı'nın gözleri ile buluşmuştu. Aslı utanıp başka yöne bakmıştı. Kaan ise onu seyretmeye devam ediyordu...Aslı'nın içi erimişti Kaan ona baktıkça ama tabi o zamanlar ona olan duygularını kabul etmemişti Aslı..
Aşk biraz da inkardır zaten...
Aslı gözlerini tam açmak üzereydi ki birisi eliyle gözlerine gölge yapmıştı, kim olduğunu anlamak için gözlerini hızlıca açan Aslı, gelen kişinin Soner olduğunu fark edince bütün morali bozulmuştu. Çünkü beklediği kişi Soner değildi!
Aslı (iç ses)
Yine mi sen ya off!!

Kiraz AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin