Yukarıda bir şarkı paylaştım isterseniz o şarkıyı ile birlikte okuyabilirsiniz...
İnsan içinde biriktirir her şeyi, dışında ise sadece etrafına saçtığı yalan gülücükler vardır. Bir de hep söylediğimiz bir yalan vardır, birisi halimizi sorduğunda hep "iyiyim" demişizdir. Halbuki hiç iyi değilizdir. Peki, biz kime kendimizi "Güçĺü" olduğumuzu bu şekilde davranarak kanıtlamaya çalışıyoruz ki? Neden güçlü olmak zorundayız mesela? Çoğu zaman gözyaşlarımızı saklamak durumunda kalmışızdır, ya birisi görür de sorarsa "Neden ağlıyorsun?" Diye sorusunu duymamak için.
Çünkü bu soruya verilecek pek çok cevap vardır, ama sen hiç birisini açıklayacak gücü kendinde bulamıyorsundur. Sebebi ise bir zamanlar açıkladığın kişiler seni kesinlikle kötü bir şekilde yargılayıp, bütün suçu sende bulup, seni kötü bir şekilde eleştirmiş ve seni derinden yaralamıştır. Bu yüzdendir ki ağlamanı bastırıp saklamak zorunda kalmışızdır çoğu zaman. Hatta ağladığımızı fark eden insanlara bile iyi olduğumuz konusunda yalan söylemişizdir. Gözlerimizi bile yalana itmiş olduk bu sebeple, her şeyi saklayarak, en önemlisi de "Gözyaşlarımızı" saklayarak...Derler ki gözler yalan söylemez ama Kaan gözlerindeki acıyı bile saklamak zorunda kalmıştı herkesten. Acılarını en derinlerinde bir yerlere gömmüştü ama hala acılar tazeliğinden ödün vermemiş bir şekilde sızlıyordu. En kötüsü de tüm yaraları aynı anda sızlamaya karar vermişti sanki. Hepsi de canını çok yakıyordu ama dışarıdan bir ağacın kabuğu gibi hatta bir kaya gibi sert ve duygusuz görünüyordu. Ondandır ki herkes onu iyi sanıyordu. Bilmezler ki Kaan'ın kalbinde ne acılar gömülüdür. Çocukluğundan bu yana bir türlü kabuk bağlayamamıştı yaraları...
Onun ise en büyük yarası "Babası".
Baba kavramı onun için bomboş bir kavramdı. Babasından ona hediye ettiği tüm yaraları en sevdiklerinden saklamayı başarmıştı hep. Ama bir kişi hariç o da Aslı.
Aslı onun bunca yıldır içinde tuttuğu bütün yaraları ve derin acıları görmüştü. Belki de acılarını görmesini en son istediği kişiydi Aslı. Onun gözünün önünde böyle bir şey yaşanmasını istemezdi. Oysa çok farklı hayalleri vardı, onu ailesi ile çok güzel bir günde tanıştıracaktı. En kötüsü ise daha ona duygularını bile açamamıştı. O an Aslı'nın bakışlarını üstünde hissetti ne yapacağını şaşırdı, bir tepki verememişti. Gözleri doldu ve öylece Aslı'ya baka kaldı Kaan. Polisler gelmiş babasını araca bindiriyordu, bir polis Kaan'a seslenince bakışlarını Aslı'dan almış ve araca binmişti...—Beyefendi, siz de bizimle karakola gelmek zorundasınız. (Polis)
Kaan polisin bu sözlerini ikiletmeden araca binmişti. Ne de olsa alışkındı çoğu zaman polis aracına binmeye.
Aslı büyük bir şaşkınlıkla donup kalmış, hala neye uğradığını anlamaya idrak etmeye çalışıyordu. Polis aracının içinde olan Kaan'ı gidene kadar gözleriyle takip etmişti. Ama Kaan utancından Aslı'ya bir daha bakamamış, gözlerini yere dikmişti. Büşra'nın da Aslı'dan bir farkı yoktu. Aslı tekrardan eve doğru baktı ancak annesi ve kardeşi eve girmişlerdi.
—Bizde gidelim bence, Aslı. (Büşra)
—Ne oldu, şimdi? (Aslı)
—İnan bende bilmiyorum (Büşra)
—Umarim Kaan iyi olur, üzüldüm. (Aslı)
—Bende üzüldüm, kim bilir neler yaşadı bu zamana kadar. (Büşra)
—Belki de bu yüzden sessizliğe büründü. (Aslı)
—Olabilir. (Büşra)
—Neyse bu gördüklerimizi kimseye bahsetmeyelim ve ona da söylemediği sürece sormayalım, üzülür. (Aslı)
—Bence de (Büşra)
—Neyse hadi yurda geçelim, Yoksa dışarıda kalırız (Aslı)
—Aynen, havada soğudu zaten, saat de geç olmuş. (Büşra)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kiraz Altında
General FictionGözlerim, gözlerine hapsolmuş, kalbim kalbine kenetlenmiş...onun bana her bakışında gölgede bile kavrulmuştum.. Aşk bu muydu?