"Anne okumuş memur benim gibi cahili ne etsin"
"Viy niye öyle diyon kendine oğul annesi sormuş onunda gönlü var."Oflayarak baktığım anneme sırtımı çevirdim. Hayır bu beni evlendirme merakı nereden geliyordu. Üstelik evlendiceceği kışı hemşirdi. Ben tarlada alnımdan süzülen terin hesabınız yaparken o elinde iğnesi ile insanları iyileştiriyordu.
Olmazdı bu iş
Kızımin paytak yürüyen bedeni kapı aralığında görünürken yeni uyandığı için dağılan saçına baktım. Ben ne zorluklarla o saçı öreyim hanfendi bir uyusun mahfetsin.
Yanına gidip kucağıma aldım. Üstünde olan kırmızı kazağın kalkmış kısmını düzeltip anneme baktım tekrar . Bu evliliği hem benim için hem kızım için istiyordu. Kızıma bir anne lazımdı ona kalırsa. Ama ben kızımla gayet güzel ilgileniyordum. Üstelik evleneceğim kişi bir erkekti. Daha doğrusu çift cinsiyete sahip bir bireydi. Olmazdı yani. Taman yasal olabilirdi ama her yasal şey yapılacak diye bir kaide yoktu.
"Baba noluyor"
Dudaklarını büzerek konuşan kızım ile bakışlarımı anamdan çekip süt gibi beyaz suratına çevirdim.
Dudaklarını büzmüş bana bakıyordu. Tombiş yanağını ısırdım onun kıkırtıları arasında .
En ağır basan korkum adamın kızıma kötü davranacağıydı. Kolay mıydı bu zamanda birine güvenmek. Üstelik niye beni istediği de meçhuldü. Hem okumamış hem çocukluydum. Hayır çok evlenmek istiyorsan git kendi çalıştığın yerden bul.
"Onu bunu bilmem bu evlilik olacak"
"En son bunu dediğinde ne olduğunu gördük ana . Şimdi benim ağzımı açma"
Mahçupça başını eğen kadınla ağzımdaki lafları yutup sabır çekerek başımı salladım. Dediğim gibi pişman olsam bile suç onundu sonuçta.
Kaç kere evlenmeyecem dedim . Kaç kere bırak bu kızın peşini bizim aileye uygun değil dedim. Sonra noldu. Elin adamıyla kaçıp çocuğu bana bıraktı.
Şimdi aynı şeyler tekrar yaşanıyordu."Nerden bileyim bu çocuğun kızıma zarar vermeyeceğini"
"Yok oğul temiz yüzlü iyi kalpli biri "
"Anasımı dedi kendin mi gördün"
"Herkes diyo tek bir kusuru var işte onuda sen biliyon"
Kızım susmuş bizi dinlerken yanağını öpüp odasına ilerledim.
Henüz 6 yaşında olduğu için böyle konulara aklı ermese bile ana hasreti çektiğini biliyordum.Pembe odada yatağına uzandırıp üzerini battaniye ile örttüm. Ayağı kalkıp işe gidecekken dışardan gelen köpek havlamaları ile perdeyi çekmek için cama ilerledim. Yeryüzüne gölge düşmüş hava kararırken karışan aklıma lanetler ettim. Anam insanda akıl mı bırakırdı. Kız açıktığı için kalkıyor ben onu tekrar yatırıyordum.
Arkamı dönüp kızıma ilerledim. Çok sessiz bir çocuktu. Bu beni biraz korkutsada çoğu zaman hayatımızı zorlaştırmak yerine güzelleştirdiği için minnettardım. Kucaklayıp mutfağa girdim. Anam hem yaşlılıktan hem bunadığı için yemekleri ben yapıyordum artık.
Belki de sırf bu yüzden gelin istiyordu. Hem işe gidip hem yemek yapmam beni yorduğu gibi onuda üzüyor olabilirdi.
Kızımı sandalyeye oturtup çorbanın altını açtım ısınsın diye.
"Baba"
"Efendim piremsesim"
Kıkırtısı kulaklarıma ulaşırken neye güldüğünü anlamak için arkamı döndüm.
Elini ağzına örtüm gülüşünü durdurmaya çalışıyordu. Dudaklarım havalanırken merak ediyordum onu güldüren şeyi.
"Piremses değil prenses"
"Bak sen zilliye birde babasının lafını düzeltirmiş."
Kucağıma aldığım bedenini gıdıklarken başını arkaya atmış kahkaha atıyordu. Yanağını öpüp tekrar sandalyeye oturtdum. Çorbanın altını kapatıp üç kâseye yerleştirdim. Kaşıkları da koyup oturunca birşeyin eksik olduğunu farkettim.
"Safinaz hanım masamıza teşrif edecek misin?"
Tebessüm ile mutfağa giren annem masayı görünce yüzünü asıp öyle oturmuştu.
"Ne oldu pek beğenemedin gibi"
"Nimet beğenilmez mi , şaşırmışım valla iki saattir mutfaktasın"
"Ee şimdi burda bir gelin olsa ne güzel donatırdı sofrayı değil?"
"Olsun buna da şükür "
"Kız şaka yaptım, ben hiç anamı aç bırakır mıyım"
Yanağından makas alıp ayaklandım.
"Heyvan herif"
Düdüklüde ki nardanaşı yemeğini tabaklara koyup masaya indirdim.
"Narı nerden aldın "
"Valla şu aşağıda bir narlık var ordan aldım."
"Vışş. La oğlum sen bilmiyon mu o akrep neconun malıdır. "
"He biliyom "
"Eyi bari kurşun yememişsin götüye. Hem haram maldır boğazdan geçer mi?
"
Kaşığımı yemeğe batırıp büyükçe bir lokma aldım. Ağzımdakini biraz çiğneyip"çokta hoş geçiyor. Utanma kız yee""Boku yiyenin çocuğu"
Keyfim iyice yerindeyken bize tebessümle bakan kızıma göz kırptım.
"Biye bak hatçe sakın ola hırsızlık yaptığını görmim işitmim. Yoksa bacaklarıydan tavana asarım."
Sesli bir şekilde gülerken konuşmamın üzerinde pek etkili olmadığının bilincinde bende gülerek yemek yemeğe devam ettim.
..
Yeni bir kurgu ile baş başayız. Konuşmalarda genel olarak yazım hatası değil ağız yapıyorum ondan öyle yani.
Keyifli okumalar dilerim.
Öpüldünüzzzzz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR (GAY)
General Fiction"Eğer parçalamayacaksan zincirlerimi karışma yara yaparsın." Gülmek istiyorsan buyur sende katıl aramıza. eşcinsel bir kurgudur. eşcinsel evliliklerin normal karşılandığı,yasal olduğu bir evren .