Anam yine yapacağını yapmış bir saniye yanlız bırakmamıştı bizi. Hayır kıskanıyor muydu anlamıyordum. Küfürsüzlük başına vurmuş durup durup birşeylere kızmak için hevesleniyordu. Eymene tek laf etmezken benle hatçe kendimize düşen payın fazlasını alıyorduk. Bu aralar ona çok takılmıyordum. Yarın onu zorbalamayı! aklıma koyup yatakta sola döndüm.
Saat ona kadar oturmuş kızımla ilgilenmiş son olarakta öpücükler ile uykuya yolculuk etmiştim. Bulaşıkları Eymen ve anam güle oynaya yıkarken yaşlı kadın çayı damadına bırakmıştı.
Eymenle vakit geçirmek istesem bile bünyem yorgun düşmüştü ve kendimi uykuya teslim etmek üzereydim.
Ta ki eşimi gözleri açık tavanı izlerken bulana kadar.
"Noldu iyi misin?"
Daldığı düşünceden ayrılıp bana baktı. Yüzünde küçük bir tebessüm peydah olurken "iyiyim"demekle yetindi.
Bir süre birbirimizin gözlerinin içine baktık. O benim kahve gözlerimde ne görüyordu bilmiyorum ama ben onun kahvelerinde ışıltılı hareler görüyordum. Beni sevdiğini bilmek esmer tenime rağmen yanaklarımı kızartmıştı.
"Yarın işe gideceksin?"
Sessizlik bana huzur verse bile onunla konuşmak istiyordum. O konuşsun ben ise dinleyeyim. Sabaha kadar kiraz dudakları hareket halinde yaşadığı en detay şeyi bile anlatabilirdi. Mesela nasıl dış fırçaladığını bilmeme rağmen sabaha kadar anlatsa sözünü kesmeden dinlerdim. Bir gecede büyülenmiştim ve etkisinden çıkamayacağım kesindi.
"Evet. Bazen nöbetlerim olacak ve o zaman akşam sağlık ocağında kalmak durumundayım."
Yaptığı açıklama ile tebessüm ederken kolumu açıp içini gösterdim. Başı ait olduğu yere girince kolumlada belini sarmaladım. Biraz ilgi beni yorgunluktan öldürmezdi.
Başının altındaki elimle saçlarını okşarken huzurlu bir ifade ile yüzüme bakıyordu. Bedeni mayışmıştı. Kısık gözlerle gözlerimin en derinine bakıyordu. İlk defa bu kadar çıplak hissettim kendimi. Sanki bana ait ne varsa öğrenmiş gibiydi. Gözlerini yumup başını boynumun altına koydu. Her an uçacakmış gibi daha sıkı sarmaladım.
"Tarladan dönünce seni iş yerinden alim mi?"
Boğazdan gelen "hmm" sesi ile dudaklarımı kaşıyan saçları öptüm derince. Birkaç dudak mırıltısının ardından uyuyan bedeni seyre dalarken kendimde çoktan uykuya teslim olmuştum.
Yine aynı geçen günün ardından köye adımımı atmış sağlık ocağına doğru ilerliyordum. Kafam çok tereddütdeydi.
Şimdi bu kıyafetlerle mi gitmeliydim yoksa hemen giyinip sonra mı gitmeliydim. Ya Eymen benden utanırsa. Oradakiler acımasız bakışlar ile eşimi rahatsız ederse. Hızlı adımlarla ile girdiğim yoldan sapıp evime geldim. Kapıyı açan anam ile yüzümde gülücükler açmıştı.
"Kız fıstık ne bu surat sirkeyi kendin mi üretiyon"
Yanaklarından makas alırken eski analığına geri dönmüş ilk küfrü salmıştı soluk dudaklarından.
"Babayın süt çanağına eşekler sıça. Tabi gördün melek gibi adamı beni unutursun"
Alınganlık ile içeri adımlarken suçlu çocuk gibi arkasından ilerliyordum ama yüzümde 32 diş ile.
"Hadi hadi sende az değilsin. Bir gözün toprağa bir gözün muhtara bakıyor"
"Tövbe de"
Kirli kıyafetler ile salona girsem bile oturmayacaktım. Anamın yüreğini düğünümüzde bize çok yardımcı olan muhtar hoplatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNCİR (GAY)
General Fiction"Eğer parçalamayacaksan zincirlerimi karışma yara yaparsın." Gülmek istiyorsan buyur sende katıl aramıza. eşcinsel bir kurgudur. eşcinsel evliliklerin normal karşılandığı,yasal olduğu bir evren .