3

759 45 13
                                    

İşten döndükten sonra iyice yıkanmış kendimi takım elbiseyle bakışırken bulmuştum. Hayır istemeye gidelim dedim ama bu kadar erken mi dedim.

Annem haberi vermiş aynı gün isteme için karar kılınmıştı. Önümdeki takımı giyip saçıma şekil vermeye çalıştım. Siyah saçlarım ben ne kadar istesem bile sabit durmuyor alnıma dökülüyordu.

Amaaaan neyse.

Komidinin üzerinden vazelini alıp elimdeki yaralara sürdüm. İyice yedirirken kapı çalındı.

"Gel"

Başını kapı aralığında uzatan güzel kızım ile tebessüm ederek yanına gittim. Kucağıma alıp yanaklarını öperken onun kıkırtısı evin içini canlı kılıyordu.

"Babammm"

M harfini uzatarak seslenince bende m harfini uzattım.

"Kızımmm"

"Baba benimde mi artık annem olacak "

Gülmesini kesip sorusunu sorarken bende artık gülmüyordum.

"Evet kızım. Anne istemiyor musun?"

"Şey. İstiyorum ama benden çok sevme"

Yanağına ıslak bir öpücük kondurup odadan çıktım.

"Tamam sevmem"

Kapının önünde süslenmiş olan anneme bakıp çapkınca sırıttım.

"Hanfendi bu akşam müsaitseniz sizinle bir yemek yemek isterim"

Elini öpüp başıma koymam ile koluma vurup küfür etmeye başlamıştı. Çok ağzı bozuktu bu aralar.

"Heyvanın oğlu birde dalga geçiyor anasıyla"

"Kız zilli seni gören anam mı sanır,sen mi yaşlısın ben mi?"

Gerçektende bir gecede 5 yaş birden gençleşmişti . Yüzüne bir ışık inmiş gözleri parıldıyordu. Gören ablam sanabilirdi. Buda benim için tehlike çanlarının çaldığını gösteriyordu.

"Yürü hadi geveze"

Kolumdan tutup beni dışarı atmaya çalışan anama kolaylık olsun diye kızımın ayakkabılarını da alıp çıktım.

Anamın kimden ricayla aldığını bilmediğim kunduraları giyip yola düştük.

Evleri köyün biraz daha ıssız tarafındaydı.  Kızım benimle konuşmak için ağzını açsa da yüzümdeki meymenetsizliği görüp geri kapatmıştı.
Anam ise arkadan hem dua ederek hem söylenerek yürüyordu.

Ne istiyorsun kadın ne.

Vardığımız iki katlı eve iç çekerek baktım. Birazdan hiç tanımadığım birini kendime eş çocuğuma ana olarak isteyecektim. Annem değneği ile ayağıma hafifçe vurup "hadi oğlum" diye teşvik etmeye çalışıyordu.

Önümdeki kapıyı üç kere vurup beklemeye başladım. Yol yürüdüğümüz için ben ve anam derin nefesler alırken kızımın keyfi yerindeydi. Köle bulmuştu kendine tabi.

Kapının yavaşça açılması ile karşımda geçen sağlık ocağının önündeki adamı gördüm. Işık saçan gözlerle hafif tebessüm ediyordu. Elimdeki son dakika çiçeği, ona uzatıp içeri adımlamaya başladım.

Annesinin elini öperken babası ile el tokalaşmıştık.  Birkaç büyük kadına baş selamı verip adamlara tokalaştım. Yolu göstermesi ile takıp edip salona giriş yaptım.
Arkamdan tebessüm ederek gelen annem girdiği gibi koltuklardan birine kurulmuştu. Kucağımdaki kızım kaymasın diye bir kez hoplatıp bende koltuğa oturdum. Haticeyi yere bırakmak istesemde kolum sıkı sıkı sarılmış anlamsızca etrafına bakıyordu. Aslında aynı anlamsızlık bende de vardı. Niye burdayım. Niye bu aile ,niye bu adam .

Eğer istesem benimle evlenmek için bir sürü kız vardı. Bu gecelik düşünmeyi rafa kaldırıp sohbeti dinlemeye koyuldum.

"Oğlumuz ne iş yapar?"

En nefret ettiğim soruydu. Ne iş yaparsa yapsın eve helal ekmek getiriyor mu getiriyor gerisini neye sorguluyorsun!.

"Tarlada ırgatlık yapıyor"

Annemin mahçup sesiyle daha da moralim bozulmuştu. Sanki utanılacak birşey yapmışım gibi.

Adam yapmacık bir tebessüm yüzüne maskeleyip beyaz bıyıklarını kıvırdı. Başı düşünüyormuş gibi öne eğilince bu işin olmayacağını anladım. İçeri giren adam ile yerimde çaktırmadan dikleştim.

Elindeki tepsiye dizdigi kahve fincanlarını önce anneme ardından kendi babasına ikram etmişti. Yüzündeki hevesli ifadeyi pek anlamdıramadım.

Önümde durup kibarca eğildi. Kirpiklerinin altındaki göz süzüşleri ile ne anlamam gerekiyor bilmediğim için kahvemi alıp geriye yaslandım. Kızımın büyülenmiş gibi adama bakması ile açık ağzını çenesine vurarak kapattım. Sinirle bana bakmış tebessüm eden yüzümle hemen kıkırdayıp boynuma sarılmıştı. Kahve dökülmesin diye önümdeki sehpaya koydum. Annem hafifçe boğazını temizlemiş ardından söze girmişti.

"Efendim sebebi ziyaretimiz belli. Allah'ın emri peygamberi kavliyle oğlunuz Eymeni oğlum Yunusa istiyorum."

Herkesin gözleri adamın ağzından çıkacak sözlerdeyken adam önce tebessüm etmiş ardından "verdim gitti" demişti elini havalandırıp.

Başımı eğip hali desenlerini incelerken sehpada ki kahve fincanı alınmış yerine tatlı getirilmişti.

Ağzımdaki kötü tadı yok etmek için tatlı yesemde daha kötü olunca etrafıma baktım.

Eymenin küçük kuzenleri ortalıkta görünmüyordu.

"Birşey mi isteyeceksin"

Senin geldiği yere bakınca ayakta durup hevesle bana bakan Eymene hafif tebessüm ettim.

"Rica etsem su alabilir miyim?"

Tebessümün ardından hızlıca giden Eymen ile şaşkınca baktım. Eymene bakınca karnım kasılıyordu. Sanki gece bozuk süt içmiş üzerine yatmış gibiydim. Uzatılan bardağı alıp başımla eyvallah çekmiştim. Bendeki kibarlıkta bu kadardı.

Annemgil tarlalardan çıkıp düğün mevzusuna konuyu getirince kendiminde söz hakkı olduğuna kanaat getirip söze başladım.

"Efendim merak etmeyin düğünde nişanda olacak maddi imkanların verdiği sınırlar içerisinde. Eymenin hiç birşeyden eksik kalmasını istemiyorum. "

Sonuçta bu evlilik bir eksiklik kapansın diyeydi. Yeni bir yarım kalmışlık olsun diye değil.  Eğer isterse şehirde düğün salonu bile tutardım. Tek istediğim mutlak sadakat ve kızıma iyi bir anne olmasıydı.

Üzerimdeki bakışların kaynağını bilsem bile sadece babasıyla konuşuyordum. Saatler akıyor gece ilerliyordu. Yarın işe gitmem gerektiği için anneme kaş göz işareti yaptım kalkmamız için oda mesajı almış ayaklanmıştı.

Kucağımda uyuyan kızımla biraz zorlansamda ayakkabımı giydim. Annem iyi dileklerde bulunup yürümeye başlayınca iyi akşamlar diliyerek bende yürüdüm.

Yaz akşamları serin olduğu için ceketimi kızımın üzerine sardım. Ağzımdan çıkan buhar gökyüzüne doğru kaybolurken önümdeki paytak yürüyüşlü kadına seslendim.

"Şşt fıstık gece vakti ne yapıyorsun dışarda kapmasınlar seni"

Ağzımı biraz yamultmuş ayyaş takliti yapıyordum.

"Heyvan herif"

Hem gülüp hem sabır çekerek gidiyordu. Zaten bende ortalıkta kimse yok diye yapmıştım bu espriyi. Normalde dışarda yüzümün güldüğünü gören cennetlikti.

Issız yollarda tek duyulan köpek havlamaları iken kısa sürede eve vardık. Kızımı yatırıp bende odama geçtim. Önce gömleği ardından geceden beri sıkan pantolonu indirip yatağa girdim.

Gözlerim kapalı uyumayı beklerken gelecek hayatımda pişman olmamayı diliyordum.

...

Annemin sapığı olmayı seviyorum. Ve Yunus'un annesine dediği herşeyi kendi anneme de söylüyorum. Cevap ise itin evladı oluyor genelde.

Neyse öpüldünüzzzzzzzzzz..

ZİNCİR (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin