ZİNCİR (GAY)

11

Gün daha yeni ağarıyorken gözlerimin açılışı istemsizdi. Uzaktan duyulan horoz ötüşü iki kişilik serin odayı huzurlu yapmıştı. Kollarımdan destek alıp doğruldum. Yanımda kırmızı dudaklarını büzmüş masumca yatan eşime şefkatle bakarken ne kadar tatlı olduğuna dair milyon düşünce geçiyordu zihnimden.

Uzun siyah kirpiklerininin ahenk içindeki dansını izlemek istesem bile uzun süredir işe gitmiyordum ve piç Ağa'nın sıkıntı çıkaracağını biliyordum.

Dün anama laf arasında söylediğim için haberi olsa bile Eymenin daha haberi yoktu tarlaya gideceğimden. Nasılsa anam söyler düşüncesi ile yataktan doğrulup banyoya girdim . Yüzümü serin suyla yıkarken zihnim berraklaşmış gibiydi. Yatak odasında kıyafetlerimi sessizce giyinirken doğrulan beden,ilk önce yatağın boş kısmına bakmış ardından gözlerini odada gezdirerek beni bulmuştu.

Kaşları çatılan minik suratı dişlememek için kendimi zor tutuyordum. Bazen haticeyi küçükken sevdiğim gibi poposuna vurmak ellerimle zıplatmak, yanaklarını dişlemek, karnında dudaklarımla değişik sesler çıkarmak istiyordum. Bir bebek kadar tatlıydı benim gözümde.

"Nereye gidiyorsun"

Daha yeni uyandığı için kısık çıkan sesiyle yanına yaklaşıp yarı açık yarı kapalı gözlerine öpücük kondurdum.  Temiz kokusunu solurken büzülmüş dudaklarını öpüp sabırla bedenine sarıldım. Aksi halde o kiraz dudaklar dudaklarımın arasında kanlanacaktı. Sabah sabah içimdeki libidoya şaşırsam bile yüzümü maskeleyip hala merakla bana bakan çocuğu cevapladım.

"İşe gitmem lazım. Tarlaya"

Başıyla onaylayıp doğruldu. Üstümü göz ucuyla kontrol edip odadan çıkarken peşinden ilerliyordum .

"Kahvaltını hazırlayayım"

Dolaptan birkaç kahvaltılık çıkarırken arkadan karnına sarıldım. Yumuşacık karnında çok minik bir göbüş vardı. Gelecekteki çocuklarımızın ilk yuvasını okşarken boynundan derince öpücükler çalıyordum.

"Annem hazırladı merak etme . "

Dudaklarım kulağının hemen altında yer edinip okşarken  ayrıldım  sıcak bedenden. Beni düşünmesi hoşuma gitmişti.

"Şimdi ben gidiyorum. Üçünüzde Allaha emanetsiniz. "

Utangaç bir tavırla başını boynuma sürttü. Yanağını derince öpüp kendimi zorlayarak bedeninden ayrıldım. Akşam bol bol sevişerek hasret gidericektim nasıl olsa.

Kapının önündeki kovayı da alıp tebessümle evden ayrıldım. Güneşin kendisi görünmeden ışığını sermişti yer yüzüne. Rüzgar kısa saçlarımın arasından süzülürken emin adımlar ile toplanma yerine gittim.

Yine yorucu bir günün ardından sakin adımlar ile evine ilerliyordu Yunus. Gün boyu Eymeni aklından çıkmamıştı. Onun kokusu bağımlılarının düştüğü ihtiyaç krizine girmesine sebep oluyordu. Bir ara onun kıyafetini de sepete koymayı düşünse bile mantıksızlığına güldü. Gün boyu utanınca kızaran yüzünü görmediği için biraz acele ediyordu eve gitmekte.

Vardığı kapıyla derin bir nefes alıp sakince vurdu yumruk yaptığı eliyle. Kapıyı eğer Eymen açarsa üstüne atlayabilirdi bu yüzden anasının açmasını umuyordu. Üstelik biraz oynaştan  sonra kızıyla oyun oynayıp onunla da ilgilenmeliydi.  Kızı her ne kadar Eymene alışmaya çalışsa bile zorlandığı hareketlerinden belli oluyordu. Eymen ona karşı çok şefkatliydi ve bir anne edası ile yaklaşıyordu.

Hatice ise ilk defa tattığı bu duygularla nasıl başa çıkılır bilmiyordu.

Önce sürgü çekilmiş ardından Eymenin ufak bedeni görünmüştü. Kendisine tebessüm ile bakan gençe ayakkabılarını indirip ilerledi. Nolurdu kucağına alıp bebekler gibi sevse.

"Hoşgeldin"

Neşeli çıkan sesine aynı neşeyle tepki verdim.

"Hoşbuldum"

Üstüm kirli olduğu için yaklaşmamayı tercih edip hafif bir tebessüm ile banyoya ilerledim. Sekiz gün olsa bile bedenim rahata alışmıştı ve tekrar tarla işlerine adapte olması birkaç günü bulurdu.

Kendimi serin suya atarken rahatlayan bedenim ile derin bir nefes çektim içime. Sabah birkaç kızın bana olan bakışlarını hissetmiştim. Gözlerim büyülü bir toz bulutuyla kaplanmıştı ve sadece Eymen var gibiydi. Ona hissettiklerimin farkındaydım. Ve bu beni rahatsız etmiyordu. Onunda mutlu olmasını istiyordum benim gibi. Bu yüzden mutlu olması için çabalayancaktım.

Tüm bedenimi temizleyip bornozumu giyerken kirlileri makinenin yanındaki sepete attım. Her gün işe gidiyor olsam bile kirli olmak istemiyordum. Hele artık hiç istemiyordum. Eymenin kokusuna yakışır ferah bir kokum olmalıydı.

Saçlarımdan akan sularla banyodan çıkıp ikimizin yatak odasına ilerledim. Mutfaktan güzel kokular geliyordu. Kızımın ise oyuncaklarla çay içmesi odanın kapısından görünürken içimdeki sevgiyle baktım piremsesime. Hiçbir şey onu benden alamayacaktı. Kaderin oyununun bile aramızdaki bu sevgi ve güven duygusunu yıkmasına izin vermeyecektim.

Odaya girip günlük kıyafetlerimi giyerken açılan kapı ile arkamı döndüm. Yaramaz çocuklara özel bakışlar ile bana bakan Eymen yavaş adımlarla önüme kadar geldi. Küçük elleri nemli saçlarımı okşarken gözleri şakağımdan süzülen damlacıkdaydı.

"Çok beğendin galiba"

Telaşla elini çekip başını öne eğdiğinde bende sırtımdaki ağrıyı göz ardı edip eğildim. Kızarmış yüzüne rağmen gülümsüyordu. Küçük çenesini elimle kaldırıp kırmızı dudaklara baktım. Onlarsız yaşamak beni ağaçsız ormana çeviriyordu. Hoş o nasıl oluyor bilmiyordum ki içimdeki hisleri tarif edemezdim.

Onun gümbürtülü kalp atışları odayı doldururken tenlerimizi buluşturdum. Dudaklarım dudaklarında elim belindeydi. Ani öpüşmemiz ile naifçe inlerken kendimi çok zor tutuyordum. Elini boynuma sarıp ensemdeki küçük saçları çekiştirmeye başladı. Kasıklarım onun karnına denk geliyordu ve her sürtünüş daha da alev almamı sağlıyordu. Bir an herşeyi boşverip onunla olma fikrini uygulamaya dökecekken evde bizden başka bireylerinde bulunduğu son anda kafama dank etti.

Dilimle okşadığım dudağı son kez emip nefes nefese ayrıldık birbirimizden. Kararmış gözlerle bana bakıyordu.

"Öyle bakma yanarız"

Dediğim şey ile kıkırdayıp alınlarımızı ayırdı.

Cilveli bir şekilde önümden ilerleyip kapalı kapıyı açarken boynunu biraz çevirip yan durdu.

"Yemeğin hazır olduğunu söylemek için geldim. Kocacığım"

Bu Eymen biraz fazla mı cilveli?
Hdjfbdhdbd