Hani bazı anlar olur;Kapana kısılmışsızdır.Ne yapacağımızı,ne diyeceğimizi bilemeyiz ya;İşte ben şu an tam o durumdaydım.
Ross'un sorusuna ne cevap vereceğimi zerre bilmiyordum.Salağa mı yatsaydım?Hayır,anlardı.Yalan söylemek de istemiyordum ama eğer söylemezsem olacakları bir ben,bir de Allah biliyordu.
Ross'a doğru döndüm.
"Ayağım bu günlerde ağrıyor biraz, herhalde onun acısıyla fark etmeden ağladım."Yuh!Tamam fark etmeden ağlama kısmı doğruydu da,ayak ağrısı mı?Ciddi misin Asya?
"Peki niye benden kaçtın?"buna ne cevap verirdim bilmiyordum.Ayak ağrısı beni kurtarmazdı herhalde!
Kısık bir gülüş savurdum."Senden kaçmak mı?Saçmalama." Yalan. Külliyen Yalan.Ross'un yüzü daha ciddi bir hal aldı. "Evet,benden kaçmak."işte şimdi iyice kapana kısıldın kızım,geçmiş olsun!
"Dediğim gibi ayağım ağ-"lafımı bitiremeden Ross bağırmaya başladı."Ayağının ağrısı falan değil Asya!Sen benden nefret ettiğin için bahaneler uyduruyorsun."şaşkınlık içinde ona bakakaldım.Böyle mi düşünüyordu yani?Ondan nefret ettiğimi mi?
"Hayır Ross senden nefret-"yine lafımı böldü.Ama bu sefer bağırarak değil. İşaret parmağını dudaklarıma bastırdı. Ardından fısıltıyla konuştu;"Bir şey söyleme.Zaten ne diyeceksin ki?" parmağını dudağımdan çekip hızlı adımlarla mutfaktan çıktı.Ardından kapının sertçe kapanma sesi duyulduğunda hafifçe sıçradım.
Öylece,olduğum yerde duruyordum. Ross karmakarışık bir çocuktu.Onu anlayamıyordum.Hem ondan nefret edip etmememe niye bu kadar takılmıştı ki?Zaten ondan nefret etmiyordum,edemezdim.
Her şeyi batırdın,dedi içimden bir ses.
Haklıydı,her şeyi batırmıştım.Sadece bana tuhaf geliyordu.Daha bu yere geleli ve Ross'ları tanıyalı iki hafta oluyordu.Benden hoşlanmazdı ki.Hadi ben şıp sevdi denebilecek biriydim ama Ross öyle biri gibi durmuyordu.
Sadece kendimi kandırıyordum.Asla aramızda düşündüğüm gibi bir şey olmayacaktı.
Kapının çalınmasıyla tekrar sıçradım. Hala olduğum yerde duruyordum, düşünürken dalmış olmalıydım.
Silkinip kendime gelmeye çalıştım ve mutfaktan çıkıp kapıyı açtım."Riker?"
"Konuşabilir miyiz."başımı salladım.
"Tabii içeri geç."Birlikte salonda ki bir kanepeye oturduk."Evet,seni dinliyorum."
"Ross ile ne konuştunuz?"İçimde büyüyen ağırlığı yok sayarak gözlerimi karımdaki ellerime indirip ellerimle oynamaya başladım.
"Ne konuştuğunuzdan haberim var Asya.Ross anlattı."Başımı kaldırıp ona baktım."Öyle mi?" başını salladı."Ross ondan nefret ettiğini sanıyor."sesli bir nefes verdim.
"Kırk bin defa bana bu soruyu sordu ve bende kırk bin defa ondan nefret etmediğimi söyledim,niye anlamıyor?""Ross kırılgan bir çocuk,her ne kadar öyle görünmesede.Senin ona davranışlarından bunu anlayamıyor."
"Ona daha nasıl iyi davranabilirim. Zaten eskisi kadar kavga etmiyoruz."
"Bilmiyorum ama ondan nefret etmediğini ona göster Asya.Dediğim gibi Ross her ne kadar belli etmese de kırılgan ve duygusal bir çocuk."Başımı sallayıp onu onayladım.
"Bu sorunu halledin.Birbirinize daha çok eziyet çektirmeyin."ayağa kalktı.
"Ben gidiyorum,dediklerimi düşün," dedikten sonra benim kafamda milyonlarca soru işareti bırakarak evden çıktı.Birbirinize daha çok eziyet çektirmeyin mi?Ne demekti bu?
***
Kafa dağıtmanın farklı yolları vardır.Benim için bunlardan biri de; Five nights at Freddy'adlı korku oyununu oynamak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Tatili Hikayesi
Teen Fiction18 yaşıma geldiğimde,iyi bir üniversite kazanmış olmanın karşılığı ailemden istediğim tek şey yalnız başıma bir Los Angeles tatiliydi.İzin almak her ne kadar zor olsa da amacıma ulaşmıştım. Uyuzun birinin kafama tene...