•2-/Sahil

703 41 9
                                    

Kapımın alıcı gibi çalınması ile öğle saatine kadar sürdürmeyi planladığım güzel uykumdan uyandım.Kimdi bu sabah sabah ya!

Uyuşuk adımlarla yataktan kalkıp aşağıya indim.Kapıyı açtığımda,kapının pervazına yaslanmış bir adet uyuz gördüm.

Evet,kim olduğunu tahmin etmişsinizdir!

Yarı baygın gözlerimle muşmula suratına baktım.Tamam yakışıklıydı evet ama ona gıcık oluyordum.

"Ne var sabah,sabah?"bana onaylamaz bir bakış attı."Misafir böyle mi karşılanır?Hani siz türkler çok misafirperverdiniz?"

Suratına bir tane çakasım geliyordu valla!Hem bu gavur nereden biliyordu ki türklerin misafirperver olduğunu?

Ben misafir sevmezdim ki.

"Sen nereden biliyorsun böyle olduğunu?"gözlerini devirdi.Göz devirmek ona yakışıyordu ama şu anlık buna takılmamaya karar verdim.

"Çok konuşma Asya.Hadi git hazırlan. Dışarı çıkacağız,abim seni de çağırmamı istedi."

"İyi sen git geliyorum ben,"dedim kapıyı kapatmaya hazırlanırken.Ama eliyle kapını havalı bir şekilde tutarak beni durdurdu.

"Abimlerin seni nerede beklediğini biliyor musun ki?"

"Aşağıda beklemiyorlar mı?"başını iki yana salladı."Hayır.Bir kafede buluşacağız.Seni almamı söylediler." kaşlarımı çattım.

"Çağırmanı söylememişler miydi?"Ross ofladı ve tekrar gözlerini devirdi."Of Asya.Aynı şey,hadi hazırlan bütün gün beklemeyeceğim,"diye bıkkınlıkla konuştuğunda yine gıcıkça bir bakış attım."İyi geç."

O salonda otururken bende odama gittim.Dolabımdan bir şort ve tişört çıkardım.Onları giyip saçlarımı tarayıp düzelttim.Ayakkabılarımı da giydikten sonra telefonumu ve paramı cebime koyup aşağıya indim.

Neyse ki ilk okuldan beri ingilizce eğitimi alıyordum ve ingilizceyi tamamen öğrenmiştim.Ana dilim gibi konuşuyor ve anlıyordum.Bu yüzden Ross'larla konuşmak,türk biriyle konuşmakla eş değerdi.

Ross beni gördüğünde ayağa kalktı."Yarım saat oldu be,"gözlerimi devirdim.Bu aralar çok göz deviriyordum."Sus be sen."
Didişerek geçen 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra şirin bir kafeye gelmiştik.İçeri girdiğimizde cam kenarında ki bir masada Riker'ları gördüm.

Gülümseyerek yanlarına gittim."Merhabalar,"dedim elimi havada yavaşça sallarken.Riker gülümsedi."Selam Asya."

Sonra karşısında oturan üç kişiye döndü."Kardeşim Rydel."gülümseyerek uzattığı elini sıktım.Sarışın tatlı bir kızdı."Merhaba Asya."dedi şirin aksanıyla.

"Merhaba Rydel."sonra Rydel'ın yanında ki iki çocuğu tanıştırdı.Rocky ve Ellington.İkisi de kahverengi saçlıydı.Fakat Rocky biraz daha büyük gösteriyordu.

Gülümseyerek Riker'ın yanına oturdum.Ross'da benim yanıma oturmuştu."Eee ne yapıyoruz bu gün?" diye sordu Rocky.

Ben ise sessiz kaldım.Onlar ne yapacaklarını konuşurken bende onları dinliyordum.Uzun denilebilecek bir muhabbetten sonra birlikte sahile gitmeye karar verdiler.Rydel bana döndü."Ne dersin Asya?Yüzmek senin için uygun mu?"başımı sallayarak onayladım onu.Hep birlikte kafeden çıkıp eve gittik.Evin kapısından içeri girerken aklımda sinsice planlar yapıyordum.

Ross'u boğmak için elime güzel bir fırsat çıkmıştı ne güzel.
Odama girip dolabımda bikinilerimi aramaya koyuldum.Fakat bulamayacağımı düşünmeye başlamıştım.Kaybetmiştim sanırım.

Bokuma gitti 500 lira!

Aklıma hıyarlı çocuk gelince kendi kendime güldüm.İnternet fenomenleri içinde en sevdiklerimden biriydi.
Nihayet,hiç olmayacak bir yerde,bikinimi bulunca zaferle gülümsedim.Hızlıca bikinimi giyip üzerime plaj elbisemi giydim.Ayağıma da parmak arası terliklerimi geçirip plaj çantamı hızlıca hazırladım.

Güneş gözlüklerimi bir Kerem Bursin edasıyla takmayı denedim fakat bunu yaparken daha çok Cennet Mahallesi Pembe'ye benzemiştim.

Evden çıkıp beni sitenin girişinde bekeleyen Rydel'ların yanına gittim.Hep neden onlar erken geliyorlardı?

Arbaya binerken Ross'u boğma planlarım hala devam ediyordu.

Zuhahahahah.

Kendimi Selena'da ki Hades gibi hissediyordum.

Sahil kalabalık değildi fakat boşta sayılmazdı.Güzel bir yerde şezlonglara oturduk."Hadi Asya,"diyen Rydel'a baktım.Üzerini çıkarmıştı ve yüzmek için beni bekliyordu.Bende elbisemi, terliğimi ve gözlüğümü çıkarıp Rydel'ın yanına gittim.Arkamızdan Riker ve Ross'da geldi.

Rocky ve Ellington ise güneşleniyordu.
Su soğuk değildi.Fakat alışmak zaman istiyordu.Ben ısınmaya çalışırken yümüze sıçratılan suyla afalladım.

Gözüme kaçmıştı ama ya!

Yüzümü ellerime sildim.Karşımda Ross bana sırıtarak bakıyordu.

Allaaaah!Yaktım oğlum seni!

Gözümün yanmasını umursamadan Ross'un peşinden koşmaya başladım. Tabi suyun içinde ne kadar hızlı koşulabilinirse.

Benim aksime Ross kahkaha atıyordu. İçimde ki Usain Bolt canlandı ve Ross'a ulaştım.Yanına vardığım gibi ensesinden tutup o sarı,koca kafasını suya batırıp çıkardım.

Neye uğradığını şaşırmıştı dangalak.İçimde ki Hades kahkaha atarken ellerimi Ross'un ensesinden çektim.

Fakat ben çeker çekmez benim ensemden tutulup kafam suya batırıldı. Bu hamle aniden geldiği için nefessiz kalmıştım.Gözlerim ise açık olduğu için daha bir yanıyordu ve burnuma da şu kaçmıştı.

Kafam sudan çıkarılınca bir kaç kere öksürüp yüzümü ellerimle sıvazladım. Önüme gelen saçları düzeltip kin dolu bakışlarımı Ross'un yüzüne diktim. Sırıtıyordu hayvan!

"Ne yapıyorsun ya!?"omuz silkti.
"Senin yaptığını."
"Sen bana su sıçrattın diye öyle yaptım ve benimkisi senin yaptığın kadar uzun ve kötü değildi."gözlerini devirdi.
Çok su yutmuştum ve midem bulanıyordu.Gözlerimin ise kızardığına eminim.

"Bana ne."sinirle soluyup arkamı döndüm ve Rydel'ların yanına ilerlemeye başladım.

O uyuzdan öcümü alacaktım. Boğuyordu beni be!

Bir Yaz Tatili HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin