•1-/Teneke Kutu

1.4K 53 6
                                    

"Asya!Hadisene kızım."annemin sesini duyduğumda aynada,alnımdaki sivilce ile bakışmayı kestim ve bavullarımla aşağıya indim.

"Geldim işte ya,"diye çemkirerek bavulumu yere sertçe koydum. "Hadi uçağı kaçıracağız."ben bavullarımı değilde bavullarım beni sürüklercesine evden çıktık.

Arabaya bindiğimizde çantamdan bir ayna çıkarıp alnımda ki sivilceye baktım.Onu sıkmak istiyordum fakat sıkınca iz kalacağını gayet iyi biliyordum.

Oflayarak alnımda ki kırmızı kocaman noktaya bakmaya devam ettim.Los Angeles'e gittiğim ilk gün mü çıkmak zorundaydın be mübarek.

"Niye ofluyorsun?"diyen babama baktım."Sivilcem çıkmış."güldü ve dikkatini yine arabaya verdi.

Bir saatlik araba yolculuğundan sonra hava alanına varmıştık.Arabadan yavaşça indim.Annem bir anda ağlamaya başlamıştı."Ya anne niye ağlıyorsun ki şimdi?Hem bu tatil senin için çok güzel olacak diyen sen değil miydin?"başını salladı ve bana sarıldı.Onu doyasıya öpüp kokladıktan sonra babama da sarılıp öptüm.

"Bakın ben artık 18 yaşındayım.Kendi başımın çaresine bakabilirim.Siz beni düşünmeyin.Keyfinize bakın."
gülümsediler.

"Her gün ara bizi tamam mı kuzum,"diyen annemi başımla onayladım.Uçağa binmeden önce onlara dönüp el salladım.

Uçağa binip bana ait olan yere oturdum.Neyse ki cam kenarıydı.Cam kenarında oturmayınca uçak yolculuklarında biraz sorun yaşıyordum.

Bu yaz hayatımın en güzel yazı olacaktı.Ailemden çok iyi bir üniversite kazandığım için hediye olarak yaz tatilini Los Angeles'de geçirmek istemiştim.Onları kandırmak zor olmuştu fakat sonunda izin alabilmiştim.

Hoş bir sitede küçük bir ev tutmuştuk.Başımın çaresine bakabileceğim konusunda şüphem yoktu.Ama yinede biraz tırsıyordum.
Çok uzun bir uçak yolculuğu olacağı için başımı rahat bir pozisyona getirip gözlerimi kapadım.
***
Uçak indiğinde bavullarıma kavuşup dışarı çıktım.Gözlerim beni alacak birini arıyordu fakat unuttuğum iki şey vardı;
1-Buraya yalnız geldiğim ve beni alacak kimsenin olmaması.
2-Gerizekalı oluşum.

Havaalanından çıkıp yavaşça kaldırımda yürümeye başladım.Hava kararıyordu ve ben korkmaya başlamıştım.Hangi sokağa gittiğimi bilmeden yürüyordum işte.

Çantamda pembe not kağıdını çıkarıp evin adresine baktım.Fakat buraları bilmediğim için adres bir işime yaramıyordu.Ve şu gerizekalı şehirde bir tane bile taksi geçmiyordu.

Ayağımı yere sertçe vurup kaldırımda ki bir banka oturdum.Avuçlarımı çeneme dayamış somurtarak oturuyordum ki önümden geçen bir arabadan kafama teneke kutu fırlatıldı.

Vay kafirler.

Anın şaşkınlığıyla gözlerim bir kere kırpıştı ve ağzım aralandı.Sonra yerimden kalkarak o yöne baktım,araba çok uzaklaşmamıştı.
Yerden orta boy bir taş aldım ve var gücümle koşarak arabanın arka camına fırlattım.

Tam isabet!

Araba biraz daha ilerledi ve durdu.Kapısı açılıp içinden biri inince yusuf,yusuf yapmadım değil şimdi.

Arabadan sarışın ve yakışıklı bir çocuk indi.Orada mal gibi dikilen bana doğru yürümeye başladı.Karanlıktan gözlerini n rengini seçemiyordum fakat güzel oldukları aşikardı.

Ellerini havalı bir biçimde cebine yerleştirdi,dudaklarını ıslatıp konuştu."Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Vay namıssıza bak hele!Hem suçlu hem güçlü.

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun?Kafama teneke kutu attın be!"onun güzel aksanı karşısında benim itici konuştuğumu düşündüğüm ingilizcem duruyordu.

"Arabama taş attın!"
Camı kırmadığıma dua et,diyecektim ama sustum.

"Önce sen başlattın ama,hani yerlere çöp atılmıyordu?"dediğimde bir an;'Kendini yer yerine mi koyuyorsun?'diyecek diye korktum.Neyse ki demedi.

"Çöp kutusunun önünde oturan sensin.Eğer o koca kafanla çöp kutusunun önünü kapatmasaydın teneke kutuyu çöpe atmayı başaracaktım."

Sensin be o koca kafalı!Uyuz.

"Sensin o koca kafalı!"
Şaşırarak bana baktı."Sen benim kim olduğumu biliyor musun?"

Öf bir mafya babasının çocuğu falan çıkar,hiç uğraşamam şimdi depoyla falan.

"Bilmiyorum,kimsin?"dedim alaycı bakışlarla kollarımı karnımda birleştirerek.

"Ross Lynch,"dedi havalı bakışlar atarken.Gözlerimi devirdim.
"Evet,ismini duymuştum."

Bir elini cebinden çıkarıp saçlarını düzeltti."Ve çok yakışıklı olduğumu da duymuşsundur."tekrar gözlerimi devirdim.

"Aynen onu da söylediler ama bir tek egondan bahsetmediler sanırım."
Tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki karşıdan bize doğru gelen sarışın çocuğu gördüm.Bu arabadan inem herkes sarışın mıydı yahu?

Çocuk yanımıza gelip bir Ross denilen uyuza,bir de bana baktı.
"Bir sorun var gibi."

Başımı salladım."Arkadaşın kafama tenke kutu fırlattı."Ross gözlerini devirdi."O'da çöp kutusunun önünde duruyordu ama."ona dil çıkarıp diğer sarışın çocuğa baktım.

Ofladı."Çocuk musunuz siz?"sonra bana döndü."Kardeşim adına üzgünüm.Ben Riker."uzattığı elini sıktım."Bende Asya.Türkiye'den geldim."

Riker gülümsedi.Birden bire şu Riker denen çocuktan özür dilemem gerektiğini hissettim.Sonuçta arabalarına taş atmıştım ama asla Ross'dan özür dilemeyecektim.Asla!

"Bende arabana taş attığım için üzgünüm."
"O benim arabam!"diye çıkışan Ross'a gıcık bir bakış attım.

"Sorun değil.Neden çöp kutusunun önünde ki bir bankta oturuyordun?"
Oflayarak arkama dönüp bavullarıma baktım.Bu gece eve nasıl gideceğimi bilmiyordum.Eğer annem ve babamı ararsam derhal ilk uçakla beni İstanbul'a geri getirirlerdi.Başımın çaresine bakamayacağımı düşünürlerdi.

"Buralara yabancıyım ve evime nasıl gideceğimi bilmiyorum.Açıkçası kayboldum ve taksi bekliyordum."
Riker tekrar gülümsedi."Evinin adresini biliyor musun?"başımı salladım ve ona sitenin ismini ve adresi söyledim.

"Bak bu çok iyi oldu.Çünkü bizde o sitede oturuyoruz.Tatil için geldik.İstersen seni bırakabiliriz."her ne kadar şu Ross uyuzuyla aynı arabaya binmek istemesem de bu cömertçe teklifi kabul ettim.Başka çarem yoktu çünkü.

"Olur.Teşekkür ederim."geri dönüp bavullarımı aldım.Riker onları bagaja yerleştirirken Ross somurtarak ön koltuğa geçti.

Riker de onun yanına oturunca bende arka koltukta ki yerimi aldım.Arabada bizden başka kimse yoktu.

"Sende tatil için mi buradasın Asya?"başımı sallayarak Riker'ı onayladım."Evet."

"Belki bizimle takılırsın bir ara.Yabancılık çekmezsin hem.Sana Los Angeles'i gezdiririz."Riker gerçekten kibar biriydi.Uyuz ve kaba kardeşiyle kıyaslarsak.

"Çok güzel olur teşekkür ederim."
"Kaç yaşındasın?"
"18,sen?"
"20 yaşındayım."

Yolculuğun geri kalanı sessiz geçti.Eve varınca bavullarımı alıp Riker'a iyi geceler diledim ve eve girdim.Neyse ki evimin numarasını biliyordum.

Riker gerçekten iyi biriydi.Arkadaş olacağımızı hissediyordum.Ve bildiğime göre iki kardeşleri daha,bir de arkadaşları vardı gruplarında.

Eminim onlarda çok iyilerdir fakat şu Ross kesinlikle kaba ve uyuzdu.Uyuz!

*Merhaba yeni hikayemin ilk bölümü ile karşınızdayım.Umarım seversiniz.Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
NOT:Bu hikaye sadece eğlence amaçlı yazılmıştır.

Bir Yaz Tatili HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin