•13-/Ayrılık

360 21 12
                                    

Havadaki gergin ortamı dağıtmanın bir yolu yok muydu?Kimsenin konuşmaması bir yana Ross'un yağıza attığı kötü bakışlar biraz sonra bir sorunun çıkacağını gösteriyordu.
"Can hayvanı,neler yaptın görmeyeli?" dedim sinir bozucu sessizliği bozmak amaçlı.
Can omuz silkip yüzünü buruşturdu. "Hiç işte."
Ross kulağıma eğildi."Birazdan şu çocuğu öldüreceğim,"dedi ona baktığımda gözleriyle Yağız'ı göstererek.
"Sakin ol hayatım,"dedim bende kolunu sıvazlayarak.Onu rahatlatmak istiyordum.
Sırıttı."Sen bana hayatım mı dedin?" yanaklarım anında ısındı, kızarmıştım.
"Ne yani diyemez miyim?"dedim kollarımı kucağımda birleştirip önüme dönerken.
Ross yanağımı öptü."Dersin tabi 'Hayatım'"Hayatım kelimesine vurgu yapmıştı.Gözlerimi kısarak ona baktım.
"Ya siz ne konuşuyorsunuz öyle,ortam içindeyiz ayıp."Bahar'ın böyle demesiyle ayakkabısını kafama fırlatması bir oldu.
Kafamı ovuşturup ona baktım."Salak mısın kızım ya?Ne yapıyorsun?"
"Cilveleşmeyin diye sizi uyarıyorum kanka."bunu Türkçe söylemişti. Gözlerimi devirdim.Köylük yerde ingilizce konuşmamız uzaktan kesinlikle komik görünüyordu.
"Keşke Ross Türkçe bilseydi,"dedim omuzlarımı düşürürken.
"Biraz biliyorum zaten,"dediğinde Ross gözlerimi pörtletip ona baktım."Sen ciddi misin?"diye sordum inanamayarak."Evet,"dedi Ross başımı sallarken.
Ya bu çocuk cidden uyuz.Madem biraz Türkçe biliyorsun ne diye yurdumun dilinden mahrum bırakıyorsun be gavur.
"E niye bizimle Türkçe konuşmadın?"
Şu anda ingilizce konuşuyorduk.Ne kadar bilip bilmediğini bilmiyordum çünkü.
"Siz ingilizce konuşuyordunuz,bende daha rahat konuşabilmek adına hiç bozmadım."
"Tamam artık bildiğin kadarını Türkçe diğerlerini ingilizce söylersin," dedim.Nereden Türkçe bildiğini sormaya üşeniyordum.Sonra sorabilirdim.
Ross beni onayladığına dair mırıltılar çıkardığında bakışlarım bizim tayfanın üzerinde gezindi.
"Bütün gün boş,boş oturacak mıyız?" diye sordum.
Ece ayağa kalktı."Ahırlara gidebiliriz," dediğinde'Ciddi misin?'der gibi bir bakış attım.
"Niye ne olacak?"dedi.Gözlerimi kısarak Bahar'a baktım."Ne diyor bu, domates salatası?"
Bahar ellerini bilmem der gibi kaldırdı. Bende ayağa kalktım."Kumpir Celal nerede?"
Ross kaşlarını çatıp benimle birlikte ayağa kalktı."Celal'de kim?" kıskanırmış da benim sevdiceğim.
"Kankam,"dedim kaşlarımı havaya kaldırıp indirirken.
"Ahırlarda,"dedi Ela.Anında Bahar'a baktım.Len yoksa bizim domates salatası Celal'den mi hoşlanıyordu?
Bahar'a 'Sonra görüşeceğiz koçum' bakışı attım Ross ile birlikte ahırlara gittik.
Ahır kapısından içeri girdiğimizde Celal'i ineklere saman verirken gördüm."Celal!"dedim elimi kaldırıp sallarken.Celal elindeki tırmığı bırakıp bana döndü ve gülümsedi."Asya!Hoşgeldin,"dedi bana sarılırken.
"Hoşbulduk Celal,nasılsın bakalım," dedim kollarımı belinden çekerken.
"İyi işte ya aynı ahırlarda uğraşıyorum, sen nasılsın?"diye sorduğunda gözü Ross'a kaydı."Bu kim?"diye sordu tebessüm edip ellerini tırmıkın sapının tepesinde üst üste yerleştirirken.
"Sevgilim,"diye cevapladım bende Ross'a bakıp gülümserken,elini tuttum ve devam ettim."Ross."
Celal'e baktığımda tırmıkı köşeye bırakıyordu.Bana dönüp sırıttı."Senin adına sevindim,umarım mutlu olursun."Elini Ross'a uzattı."Memnun oldum Ross,"dedi.
"Bende memnun oldum,"dedi Ross Celal'in aksine Türkçe bir şekilde.
"Eee ne yapmak istersiniz?Gerçi hava kararmak üzere ama,"dedi gökyüzüne bakarak.
"Eve dönelim,Zehra teyze ve Ömer amca gelecektir."
"Evet bende onları merak ediyordum zaten.Hem geç kalmayalım ilk günden ama yarın bir şeyler yapabiliriz,tekrar memnun oldum Celal,"dedi Ross ingilizce bir biçimde.
Celal ingilizce öğretmenliği okuyordu, bu yüzden ingilizcesi gayet iyiydi.
"Sonra görüşürüz,"dedim el sallayıp. O'da el salladığında ahırlardan çıkıp eve gittik.
***
"Kızım doğru düzgün salla şu ipi ya!" diye bağırırken bir yandan ip atlıyordum.
"Sallıyorum işte ne istiyorsun daha," dedi Bahar yalancı bir sinirle.Atlamayı kestiğimde ip ayaklarımın kenarında durdu ve Bahar'a sırıtıp mangal yakan erkeklerin yanına gittim.
"Bak Ross bu elimde tuttuğum şeyi hızlı,hızlı sallayacaksın.Böyle yaparsan ateş hızlanır ve kömür daha çabuk yanar,"dedi Can bir yandan mangalı yellerken.
Bizimkiler Ross'a mangal yakmayı öğretiyordu."Peki elinde salladığın şeyin adı ne?"diye sordu Ross hala mangala bakarken.
"Valla adını bende bilmiyorum,"dedi Can.
Gülerek Ross'a yaklaştım ve yanağına küçük bir öpücük kondurdum."Öğrendim mi bakalım mangal yakmayı?"
Ross sırıtıp bana baktı."Umutsuz vakayım."
Yapma ya?Der gibi baktım ona. Tavukları mangalın üzerine büyük bir özenle yerleştiren Celal'e baktım.
"Ya ben acıktım pişmedi mi daha?"diye sordum Ross kolunu omzuma atarken.
"Hadi hayatım,gel yürüyüşe çıkalım.Zaten mangalı becerebildiğim yok."Ross'un bana hayatım demesi hoşuma giderken gülümseyip onunla ormana doğru yürüdüm.
"Türkçe'yi nasıl bu kadar iyi öğrendin?"
"Ben küçükken Türkiye'de bir tatil yapmıştık.O gün merak sardım ve dil eğitimi aldım.Bir kaç yıl sonra da oldukça uzun cümleler kurmaya ve anlamaya başladım,"dedi.Başımı sallayıp onu onayladım.
Biraz daha yürüdük.Orman huzur vericiydi.İyi ki bu pikniği yapma fikri aklımıza gelmişti.
Ross sıkıca tuttuğum elini elimden çektiğinde ona baktım."Konuşmamız gerekiyor,"dedi.
Merakla ona doğru döndüğümde gözlerini kısa bir an kapayıp açtı.Tam gözlerimin içine baktığında bir kaç saniye sonra ağzından karnıma yumruk indiren kelimeler çıktı."Ayrılalım."


Hey merhabalar!Geç geldi biliyorum ve çok üzgünüm. Yazmaya pek vaktim yok sadece.
Fazla konuşmadan direk şu konuyu söyleyip kapatmak istiyorum.Ross bu hikayede okuduğunuz gibi Türkçe eğitimi almış ve Türkçeyi gayet rahat konuşup anlayabiliyor. Çocukluğunda ailesi ile yaptığı Türkiye tatili gerçek değil fakat ben kurguda böyle bir şey olmasını istedim.
Ve son olarak:Sizce bölüm nasıldı?
Asya buna nasıl bir tepki verecek?
Sizce Ross neden ayrılmak istiyor?
Oylar ve Yorumlar!

Bir Yaz Tatili HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin