Bulut'la odadan çıktık.
-"Bana nasıl bu kadar çabuk güvendi?" diye sordum sessizce.
-"Okul günleri dahil sizi izledi."
-"Eskiden seninle arkadaş olduğumuzu biliyor mu?"
-"Evet."
-"O zaman neden beni senin gözetimine verdi?"
-"Onun gözüne girdim. 3 yıl boyunca bütün görevlerden başarıyla döndüm. Artık güvendiği tek adamım. Maria'dan sonra."
-"Maria da kim?"
-"Odadaki kız."
-"O buraya nasıl gelmiş?"
-"Buradaki çoğu kişinin hikayesini biliyorum ama Maria'nınkini bir türlü çözemedim."
Bir süre üssü gezdirdi. Her şeyi anlattı. Çıkış yolu hariç. En son kalacağım yeri gösterdi. Çilek'le aynı odada kalacaktım. Odaya girdiğimde beni güler yüzle karşıladı. Bulut bana onun böyle davrandığını görünce odadan çıktı. Çıkmadan önce:
-"Yarın 10'da çalışma salonunda ol." dedi sert bir sesle. Odada Çilek'le ben kalmıştım.
-"Aramıza hoş geldin!" dedi sevecen bir tavırla. Gülümsemekle yetindim. Dün sınıftaki ukala halinden eser kalmamıştı.
-"Burası senin yatağın." dedi sağdaki ranzanın alt tarafını göstererek. Başımı salladım. "Sen hiç konuşmaz mısın?" diye sordu. Omuz silktim.
-"Her neyse. Yatağının ucundaki masa ve dolap senin. Dolapta bir sürü kıyafet var. Masanın çekmecesinde bilgisayar, defter, kalem vb. bir sürü şey var. İstediğin bir şey olursa söyle."
-"Kitaplık ve kitap istiyorum." dedim.
-"Kitap mı?"
-"Evet. Kitap istiyorum. Günde en az 200 sayfa kitap okurum. Ama uzun zamandır kitap okuyamıyorum."
-"İstediğin kitap olsun. Ne tür kitaplar istiyorsun?"
-"Bilim kurgu, fantastik, polisiye ve yazılım ile ilgili kitaplar..."
-"Tamam. Gidip Halil'e söyleyeyim." dedi ve odadan çıktı. Ben de etrafı incelemeye başladım. Dolabımın yanında bir kapı vardı. Kapıyı açtım. Kapı özel lavaboya açılıyordu. İçeriye göz gezdirdim. Oldukça temizdi. Kapıyı kapatıp dolabıma döndüm. Dolabı açıp içine baktım. Bir sürü tişört, kazak, pantolon, tayt, eşofman, badi, deri ceketler ve kısa siyah montlar vardı. Çoğu şey siyahtı. Tişörtlerin üzerindeki desenlere bakmaya başladım. Çoğu sade olsa da üstünde kod dizini yazan bir tişört gördüm. Tam bana göreydi. Dolabın benim için döşendiği belliydi. Dolabı kapatıp masanın çekmecelerini karıştırmaya başladı. Bir sürü defter ve kalem vardı. Alt çekmecelerde tarak, göz kalemi, far kutusu, rimel ruj ve bir sürü toka vardı. Bunları Çilek'in koyduğunu düşündüm. Kendimi yatağa attım. Yatak oldukça yumuşaktı. Bir süre sonra Çilek geldi. Elinde büyük bir kutu vardı. Kutuyu önüme bıraktı.
-"Umarım beğenirsin." dedi. Kutu ağzına kadar kitapla doluydu.
-"Teşekkür ederim ama bu kadar kısa sürede bu kadar kitabı nereden buldun?"
-"Amiral'in korsan basım evi var. Her basılan kitaptan 10 tanesi buraya getirilir."
Kitapları incelemeye başladım. İçinde gerçekten güzel kitaplar vardı. Dolabımın yanındaki raflarda yer açtım ve kitapları dizmeye başladım.
Sığdıramadığım kitapları masamın üstüne yığdım.
Kitapları düzenledikten sonra sıra masama gelmişti. Masaya yığdığım kitapları kenara çekip masayı düzenlemeye başladım. Çekmeceden çıkan kalemliğe beğendiğim kalemleri dizdim. Bilgisayarı masamın üstüne koydum. Bilgisayarın yanına kapağını beğendiğim defterleri koydum. Masam çok düzenli görünmese de bir yazılımcının masasına benziyordu. Yine de çok sadeydi. Çilek'in masasına baktım. Düzenliydi. Masa lambasıyla led lambalar vardı.
-"Bunların beyazı var mı?" diye sordum parmağımla ışıkları işaret ederek.
-"Ranzanın altındaki kutuda fazlasıyla var." dedi. Ranzamın altına baktığımda bir sürü kutu olduğunu gördüm. Kutuları çıkarıp içindekilere bakmaya başladım. Yorgan, yastık, çarşaf... Ne ararsan vardı. En son lamba kutusunu buldum. Kutuda lambaların yanı sıra süsler de vardı. Lambaları alıp masamın dayalı olduğu duvara astım. Kalan lambalarla yatağımın tavanını süslemeye karar verdim. Bunların hepsini içimdeki acıyı bastırmak için yapıyordum. Çünkü ne ailemi ne de arkadaşlarımı bir daha göremeyecektim.
Yatağımı süslemeyi bitirdiğimde:
-"Çok güzel görünüyor." dedi Çilek. Gülümsemekle yetindim. Kutuları yerine yerleştirip dolabıma geçtim. Bir tişört ve eşofman aldım. Lavaboya gidip üzerimi değiştirdim.
Üzerimi değiştirdikten sonra dolabımdan kapüşonlu bir hırka alıp üzerime geçirdim. Çekmeceden bir toka alıp saçımı sıkıca topladım. Hırkamın kapüşonunu da kafama geçirdim. Masama oturup bilgisayarı açtım. Bilgisayar yerin altında olmamıza rağmen gayet iyi çekiyordu.
-"Şimdi gerçekten bir hacker gibi görünüyorsun!" dedi Çilek.
-"Sağ ol." dedim ve bilgisayarıma döndüm.
Telefonumu sınıfta bırakmıştım. Arkadaşlarımla haberleşebilmek için bırakmıştım. Uzaktan telefonuma girdim. Bir mesaj yolladım.
"Nisa ve Ben iyiyiz. Batuhan öldü. Kendinize dikkat edin. Amiral sizi kendi tarafına çekmek için uğraşıyor. Eğer size yeni bir not gelirse telefonumdan bana yazın.
ESRA"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ OYUN I - OYUNA HOŞGELDİNİZ
Teen FictionOn beş tatilinde ailelerinin okul var demesi nedeniyle okula giden öğrenciler okulda hiç ummadıkları bir şeyle karşılaşırlar. Okulda kaldıkları bir hafta boyunca, yatmak için sınıflarındaki sıraları birleştirip kendilerine yatak yaparlar. Bir gece...