11. Bölüm

224 26 15
                                    

Otobüs durağında beklerken Bayan Lee oğlunun dağılmış suratına baktı. Efendisinin attığı yumruklardan sonra elmacık kemiklerinde bir morluk vardı, dudağının kenarında ise kanlar hala duruyordu. Minho, annesi ve kendisini zor kurtarmıştı o çiftlikten ama kurtarmıştı. Efendi Han her ne kadar Minho'dan nefret etse de oğlunu ayartmasının intikamını almıştı. Bayan Lee, Minho onu bırakıp gittiğinden beri türlü işkencelere maruz kalıyordu. Kadının soluklanmasına bile izin yoktu. Emeğinin karşılığı da yoktu, Minho'nun cezasının bedelini annesi çekmişti. Bayan Lee çalışmaktan gocunmamıştı. Para verip vermemeleri de umrumda değildi, sonuçta kalacak yeri ve yiyecek yemeği vardı, başlarda. Daha sonralark onların bile çok olduğuna karar vermişti Efendi Han. Bayan Lee, Minho'yu doğurduğu için lanetli bir kadındı. Yaşadıklarından sonra oğlunun onun sözüne geldiğini görmek kadını mutlu etmişti. Minho orada Jisung ile ne yaşadıysa yaşamıştı, sonunda annesine geri dönmüş ve onu çiftlikten kurtarmıştı. Bayan Lee uzun zamandır bu kadar mutlu hissetmiyordu.

"Gerçekten beni gördüğüne sevineceğini düşünmemiştim anne."

"Nereye gidiyoruz?"

Minho annesine bakakaldı. Kadın çiflikten adımını dışarı attığı anda orayı silmişti. Minho'ya da aynı şeyi yapmasını söyler gibi bakıyordu. Sözleri de bunu destekliyordu.

"Bilmiyorum, anne. Ancak epey para biriktirdim. Gelen otobüslerden en uzağa gidenine binelim. Orada bir ev tutarız diye düşündüm. Sonrasında ise bir iş bulurum kendime. Ev tuttuktan sonra kalan para bizi ne kadar idare eder emin değilim."

"Güzel, en uzağa gidelim. Han ismini duymak bile istemiyorum."

Minho'nun kalbi acıyordu. Jisung'u bırakıp gitmek verdiği en zor kararlardan biriydi. Fakat bunu yapmak zorundaydı, Minho'nun bir gururu vardı. Jisung'u bu kadar severken karşılığını alamamak kafayı yedirtmişti ona. Kaldıkları ev mutlu bir yuvadan cehenneme dönmüştü. Jisung'u şanslıysa iki günde bir görmek ona yetmiyordu. Jisung'u anlıyordu, harika bir şarkıcı olmak istiyordu. Ancak Jisung'un bu hayalinde Minho yoktu.

-

Otobüs yolculuğu epey uzun sürdü. Neredeyse 8 saat durmaksızın yoldaydılar. En sonunda vardıkları kasabanın otogarına girdiklerinde Minho yolda birini durdurup motel veya pansiyon tarzı bir yerin olup olmadığını sordu. Otogara en yakın pansiyona yerleştikten sonra ilk günlerini dinlenerek geçirdiler. Bayan Lee derin bir uykuya dalmıştı. Artık çalışmasına gerek yoktu, rahattı. Minho ise annesini izledi uzun bir süre. Uyuyamıyordu. Jisung'u bırakıp buralara kadar gelmişti, yine de onu düşünmeden duramıyordu. Sabaha karşı Minho'da dayanamadı, kendini uykunun kollarına bıraktı.

Saat on sularında uyandılar. Minho, Bayan Lee'ye hazırlanmasını, ev bakmaya gideceklerini söyledi. Hazırlanıp çıktılar. İlk önce kasabanın emlakçısına uğradılar. 1+1 bir ev ikisine de yeterdi. Minho zaten çalışacaktı, hem para biriktirmek içinde iyi olurdu. Bir süre sonra Minho belki hep hayalini kurduğu üniversiteye bile giderdi. Emlakçı onlara tam ikisinin istediği şekilde bir ev gösterdi. Fiyatı uygundu, eşyalıydı. Merkeze biraz uzaktı, ancak önünden minibüsler geçiyordu. Hemen tuttular evi. Minho emlakçıya kasabada nerelerde iş bulabileceğini de sordu. Emlakçı çarşının içinde bir kafenin olduğunu ve sahibini tanıdığını söyledi. Minho için kafe sahibi ile konuşacaktı. Kasabaya geldiklerinden beri şansları yaver gitmişti.

-

Günler günleri kovalarken Minho ve Bayan Lee'nin kasabaya gelişinin 5. ayıydı. Artık tamamen kasabanın yerlisi olmuşlardı. Minho kafede çalıştığından herkes onu tanıyordu. Bayan Lee ise evde örgüler örüp daha sonra satması için anlaştığı tuhafiyeye götürüyordu. Örgüleri sevilince de Bayan Lee'yi de tanımayan kalmamıştı.

Jisung ise Minho gittiğinden beri kendini işine vermişti. Bir süper star olacaktı o ki 5 ay yetmişti ona. 5 ayda ülkenin her yerindeki insanlar ismini biliyorlardı. Han Jisung, Han Jisung... Jisung gittiği her yerde kendi ismini duyuyordu. Herkes hayranlıkla bakıyordu çocuğa. Yakışıklıydı, sesi güzeldi, şarkıları güzeldi. Genç kızların bir anda sevgilisi oluvermişti. Sadece onlar da değildi. Her kesimden insan Jisung'a bayılmıştı. Radyolarda sürekli son çıkardığı şarkılar çalıyor, her gece televizyonun başka bir kanalında yer alıyordu. Onu unutmak için ülkenin en uzak kasabasına giden Minho, Jisung'u da beraberinde getirdiğini düşünüyordu. Açtığı her kanalda, dinlediği her müzik programında o vardı. Minho, Jisung'u terk edememişti, peşini bırakmıyordu sanki. Yine de bunu seviyordu Minho. Jisung onsuz olsa da başarmıştı, hemde sağlıklıydı, istediği şeyi yapıyordu ve mutluydu.

-

Jisung arka koltuktan şoföre doğru eğildi.

"Ne kadar kaldı şu kasabaya? Ne bitmez yolmuş, git git bitmedi."

"Haklısınız efendim ancak az kaldı. Yarım saate orada oluruz."

Jisung menajeri ve şoförü ile konser için kasabalardan birine gidiyordu. Herkes onu çok sevince şirketi hemen bir turne düzenlemesine karar vermişti. Jisung ülkedeki tüm kasabaları, şehirleri gezmeye başlamıştı.

Yarım saat içinde kasabaya vardılar. Hemen kendisi için ayarlanan otele gittiler. Jisung o gün tüm gün uyudu. Ünlü biri olduktan sonra keyfine daha da düşkün olmaya başlamıştı. Han çiftliğinin şımarık çocuğunundan ülkenin şımarık çocukluğuna terfi etmişti.

Sabah uyandığında biraz kasabayı gezmek istediğini söyledi menajerine. Kahvaltıyı dışarıdaki kafelerden birinde yapmak istiyordu. Hem de halkın onu görünce vereceği tepkileri, onu şımartmalarını, ilgilerini seviyordu. Hemen giyindi ve menajeriyle öarşıya doğru hareket ettiler.

"Buranın en iyi kafesini sordum oteldekilere. Çarşının merkezinde orta yaşlı bir adamın işlettiği bir kafe varmış. Yemekleri baya iyiymiş."

"Öyleyse oraya gidiyoruz."

Jisung bu köhne kasabada güzel bir yerin olabileceğini düşünmüyordu ama ses etmedi. Yemekler gerçekten güzel değilse işte o zaman menajeri ayvayı yemişti. İkisi birlikte yürürlerken insanların Jisung'a hayranlıklarını dinlediler, herkesi selamladılar. En sonunda kafeye vardıklarında Jisung soluk soluğa kendini kafenin içine attı.

"Tanrım, Wonnie hyung. Çok yoruldum. Bu insanlar- Minho!"

Minho. Jisung'u terk edip giden biricik aşkı Minho. Buradaydı. Kader onları tekrardan karşı karşıya getirmişti. Ve bu sefer Jisung'un Minho'yu öylece bırakmaya niyeti yoktu.

Happy | MinchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin