Chan eve gittiklerinde sakinleşmişti artık. Konuşmadan yatak odasına doğru yönelmişti. Bayan Lee, Chan onların yanından ayrıldıktan sonra Hiwa'ya doğru döndü.
"Ne oldu hastanede?"
"Bilmiyorum. Bir anda odaya girdi ve çıktı. Sonra da dışarıda ağladı işte."
Bayan Lee'nin neler olduğu hakkında bir fikri vardı. Jisung, ah o Jisung, oğlunun hayatını her dakika mahvedebilirdi, yine gelmişti ve yapacağını yapmıştı. Ancak Bayan Lee'ye göre bu hikayedeki en büyük suçlu Minho'ydu. Jisung'un buraya gelmesi veya en basitinden Chan'ın bugün bu hale gelmesinin nedeni hep Minho'ydu.
"Tamam Hiwa. Elleşme pek babana. Bende kardeşine bakayım, korkuttu beni."
Hiwa da yorgun hissediyordu zaten. Sanki dünyası başına yıkılmıştı kızın. Minho babası kaza geçirdiğinde kar yağıyordu, şimdi ise yaza gireceklerdi neredeyse. Tatil gelmişti, karne alacaklardı ve bir zamanlar heyecanla beklediği balosu vardı. Annesi uyandığından beri babası çok kötü durumdaydı, kardeşi zaten en başından beri bir konuşuyor bir konuşmuyordu. Hiwa, hayatının en kötü dönemini yaşadığını hissediyordu.
Odasına girdiğinde dağınık odada gözlerini gezdirdi. Gitarı köşede parlayıp duruyordu. Aylardır eline bile almamıştı gitarı. Biraz kafasını dağıtmak için gitarı alıp yatağa oturdu. Kafasından bir şarkı uydurup çalmaya başladı. Her zamankinin aksine hüzünlü bir parçaydı bu. Aklından da geçen sözleri mırıldanıyordu.
Chan, kızının sesini duyunca odasından çıkıp ne yaptığına bakmak için odasına doğru ilerledi. Jeongin de ablasının sesini duyunca büyükannesinin elinden kurtulmuş ve yukarı kata çıkmıştı. Baba oğlu kapının önünde gitar çalan kızı bir süre izlediler. Hiwa kendi alemine o kadar dalmıştı ki görmedi onları. Şarkı bittikten sonra kafasını kaldırdığında babasının dolu gözlerle onu izlediğini gördü.
Jeongin ablasının bitirdiğini görünce onun yanına koştu.
"Bende çalmak istiyorum senin gibi, hep başka başka şarkılar çalıyorsun abla. Hiiç bilmediğim şarkılar."
Jeongin'in hiç derken elleriyle yaptığı hareketlere güldü Hiwa.
"Çünkü kendim uyduruyorum akıllım!'
Chan, kızının hep Minho'ya benzediğini düşünürdü ki fiziksel özelliklerinin neredeyse hepsini Minho'dan almıştı. Ancak karşısında gitarıyla yatağında oturan kişi ben Jisung'un kızıyım diye bağırıyordu. Bu yeteneğini Jisung bahşetmişti Hiwa'ya.
"Baba, sen beğendin mi şarkıyı?"
Chan gözünden akmak üzere olan yaşı silip odanın içine girdi. İki çocuğu da dikkatle onu izliyordu. İkisine de ellerini uzattı, tuttuklarında gülümsedi.
"Bırak haydi gitarını Hiwa. Bu gece birlikte uyuyalım."
"Biz zaten birlikte uyuyoruz baba!"
Doğruydu, Jeongin ile uzun zamandır birlikte uyuyordu Chan. Küçük çocuk korktuğu için gece koala gibi Chan'a yapışıyordu.
"Ablanla birlikte uyumaktan bahsediyorum Jeong."
Jeongin olayı anladığını belirtircesine kafa salladı babasına. Hiwa ise hiç sesini çıkartmadan kalkıp gitarını yerine koydu, sonra da tekrar babasının elini tuttu. Bu evet demek oluyordu. Chan çocuklarını yatak odasına götürdü. Yatakta tam ikisinin ortasına yatıp iki kolunun altına aldı onları. İki çocukta babasının kokusuyla mayışırken Bayan Lee ne yaptıklarına bakmak için kapıyı araladı.
"Uyumuşlar."
"Galiba."
Çocuklar uyanmasın diye fısıldıyordu ikiside.