Doktor Chan gözüne giren güneş ışınlarından rahatsız olarak gözlerini araladı. Yeni bir gün başlıyordu. Tebessüm ederek sol tarafına döndü. Güzeller güzeli kocası dudaklarını büzmüş bir şekilde uyuyordu. Bir süre onu izledi. Chan kocası uyanıkken ona bu kadar süre baksa Minho ona çıkışır, ona bakmaması gerektiğini söylerdi. Daha sonra da Chan'ın dikkatini dağıtmak için kocasının dudaklarına bir öpücük bırakır ve işine devam ederdi. Chan bu sessiz ortamda kocasını izlemeye devam etti bu yüzden. Engellenmediği nadir anlardandı çünkü.
Doktor izlemeye devam ederken alarm çaldı. Minho sızlanarken yan döndü ve komodinde duran saati susturdu. Daha sonra onu izleyen kocasına döndü.
"Ne zamandır beni izliyorsun?"
"Günaydın yok mu?"
"Sana beni izleme dedim."
Minho'nun uykulu çıkan sesi Chan'ı güldürdü. Minho ne derse desin Chan onu izlemeye devam edecekti.
Minho'nun ona bakan yüzüne öpücükler bıraktı ve ayaklandı.
"Kalk bakalım. Çocukların okula gidecek. Hadi bebeğim."
Minho yataktan fırladı. Dün gece geç yattıkları için bugün biraz zor uyanmıştı. Hemen çocuklarını kaldırmaya gitti.
"Hiwa, Jeongin! Kalkın artık. Sabah oldu!"
Az önce ona kedi gibi bakan kocasının içinden aslan çıkmıştı yine. Chan gülerek banyoya doğru adımladı.
Minho oğlunun odasına girdi. Geçen sene kasaba festivalinde annesinin kazandığı tilkisi ile beraber uyuyan oğluna yaklaştı. Sakince uyuyordu. Ellerini saçlarına attı ve uyanması için ellerini saçlarında gezdirmeye başladı.
"Küçük tilkiler için uyanma vakti. Hadi en sevdiğim oğlum. Jeongin."
Minho ne kadar devam etse de oğlan uyanmamaya kararlıydı. Minho da oğlunu öpücüklere boğmaya karar verdi.
"Sen. Kalkmazsan. Bende. Seni. Kaldırmasını. Bilirim. Küçük. Tilkim."
Her kelimede bir öpücük bırakıyordu oğlunun suratına. Jeongin birkaç öpücükten sonra uyanmış ve babasına bağırmaya başlamıştı.
"Baba dur, baba ahahaa. Baba gıdıklanıyorum. Tamam kalktım. Tamam. Baba."
Nefes nefese kalmış ikili kapıdan gelen gülme sesine doğru döndü.
"Baba oğul çok eğleniyorsunuz. Kıskandım."
"Sende ablama git baba. Ama doğru, seni odasına almayabilir."
Küçük çocuğun ağzını kapatarak söylediği kelimelere karşı Minho kahkaha attı.
"Seni duyuyorum Jeong!"
Kapıdan girmeye çalışan Hiwa, Chan tarafından engellendi. Kızının yanağına bir öpücük kondurdu ve onu yavaşça merdivenlere doğru götürmeye başladı.
"5 dakika sonra gelmeyen aç kalır!"
~
Kahvaltı ettikten sonra Minho çocuklarını okula giden servislere bindirdi ve çıkmak üzere olan kocasının yanına adımladı.
"Doktor, öpücük vermeden gitmeyeceksin heralde?"
"Kocamı öpmeden asla gitmem."
Kıkırtılar eşliğinde birkaç saniye öpüştüler.
"Uzamadan gitsen iyi olur, doktor. Yoksa hastalar seni epey beklerler."
Chan gülerek kocasından uzaklaştı ve verandadan aşağı indi.
"Seni seviyorum, güzelim. Görüşürüz."
Chan'ın arkasından bir soluk verdi Minho.
"Bende seni seviyorum."