Onun tereddütlü bakışlarının ardına gizlenen gizli hayranlığın da sanki farkındaymışçasına Abel Ortiz, Dan Miller'a bakıyordu.
"Tekrardan merhaba, Bay Miller."
"Merhaba. Toplantıda sizi de görmek ne hoş."
"Oh, teşekkürler! Elbette ki sizi görmek de bir o kadar hoş. Thedor Ramsky'nin onur konuğuyum ben."
Abel Ortiz, kendinden emin bir şekilde siyah takım elbisesinin ceketini düzeltmesinin ardından masada kendisine ayrılan sandalyeye acele ile oturdu. Önüne önceden konulmuş olan sudan bir yudum aldıktan sonra cookie'lerin tadına baktı.
"Leziz görünüyor. Yoksa Supremacy Land cookie'lerin de mi genetiğiyle oynuyor?"
"Buna ancak gülebilirim. Ortiz bey. Her neyse... Ben de karşınıza oturayım bari. Efendiler birazdan gelirler."
Dan Miiller'ın sözünün bitmesinin ardından toplantı odasının kapısı ardına kadar açıldı. içeriden başta Ramsky olmak üzere dört kişi daha girdi. Hepsi de yerli yerine oturdu. Şimdiyse dikkatler Supremacy Land'ın başkanı yani Thedor Ramsky'nin üzerindeydi. Zaten her zaman olduğu gibi...
"Herkese tekrardan hoş geldiniz diyorum beyler. Buraya sizi çağırma sebebim elbette... Oh, bir dakikayın."
Adam, usta bir şekilde purosunu yaktıktan sonra konuşmasına kararlılıkla devam etti.
"Sizinle bugüne kadar çok şeyin üstesinden birlikte geldik. Sayın Teksas'lı olmasaydı içsel meselelerimize çok odaklanamazdık. Öncelikle sana teşekkür etmek istiyorum sayın Teksas'lı... Hem sonra Washington'lu olmasa bizi dış çevreye açan gücü elde etmekte zorluk çekecektik. Tüm bunlar..."
"Yani sizler benim gözümde çok değerlisiniz. California'lı beyefendi iletişim kanadıyla uğraştı durdu. Massachusetts'li beyefendi ise eğitimimizle ilgilendi. Ayrıca bizim fonumuzun güvenliğini de o sağladı. Ben size ne kadar teşekkür etsem azdır beyler. Ne başardıysak bugüne kadar hepsi ortak çalışmamızın neticesinden kaynaklanıyor. Ben dayanamıyorum bi puro daha içeceğim."
"Mutluluktan mı efendim?"
"Su götürmez bir sebep bu, evet!"
"Ayrıca da Miller beyefendi siz nasıl bir genetik mühendisisiniz öyle! Adeta yeni'leri baştan yarattınız."
"Amacımız da buydu zaten efendim."
"Sayın Ortiz bey, sizi de unuttum sanmayınız. Siz gerçekten bizim için elinizi taşın altına çekinmeden koyan isimlerdensiniz."
"Emredin, ben yaparım efendim."
"O zaman hep birlikte, benimle şerefe!"
Masadakiler, Ramsky'yi dinleyip şerefe kadehlerini kaldırdılar. Bu seromoniden sonra belli ki Ramsky'nin konuşacağı konular vardı. Boğazını uzun uzun temizledi orta yaşlı adam. Salonun boğucu atmosferinden kaynaklanan nem oranının fazlalığı Ramsky'nin sakallarını da ele geçirmiş olacak ki, adamın sakallarından adeta boncuk boncuk terler boşalıyordu.
"Kulaklarınıza birkaç şey fısıldayacağım şimdi. Dikkatle dinleyiniz."
Masadakilerden California'lı not defterini ve kalemini çıkardı. Bunu gören Ramsky bıyık altından gülümsedi.
"O kadar da dikkatli dinlemeyiniz."
California'lı not defterini utancından nereye kaldıracağını bilememişti.
"İletişimci kişiliğime verin efendim. Şahit olduğum her şeyi not alasım geliyor elimde olmadan."
"Diyeceğim ilk şey zaten biraz da bununla ilgiliydi. Bizim şu yeni'ler not defteri kullanmıyorlar. Hafızaları o kadar güçlü ki beyinlerinde unutmaya yer yok. Hem sonra uyumuyorlar da. Çok az... O da kendilerini gün içinde yenilemek içindir. Ne diyorlar şuna enteller? Mindfullnes anı mı?"
"Evet efendim."
"Belki de an'da kalmayı sağlamaları içindir o uyku da."
"Efendim, benim size bazı sorularım olacak."
"Sor bakalım."
"Şu Miller beyefendinin katkılarıyla genlerini değiştirdiğiniz insan grubu yeni'ler ile ne elde etmek istiyorsunuz?"
"Sadece Miller beyefendinin katkıları yoktu. Adını bilmediğin onlarca insan daha vardır, emin ol Ortiz. Ney mi elde edeceğiz biz? Çoktan elde ettik zaten gücümüzü. Peki ama bu gücü nasıl elde tutacağız? O sorunun cevabı ise yeni'ler de saklı... Onları izole bir yerde tutup yetiştirmenin ve daha sonra insanlığın en içine yerleştirmenin ne mi katkısı var? Gücümüze güç katmak. Bizler, zamanı gelince tek başına ordu olacağız."
"Peki ya dünyayı yönetmek mi kastınız?"
"Biz zaten dünyayı yönetiyoruz."
Uzun süren bir sessizlik oldu. Ardından Ramsky, konuşmasına devam etti.
"Bir tetikçi olarak bunu fark etmeniz güç olabilirdi elbet. Seni yargılamam Abel."
"Efendim, insanlar bazı okumaları okuma gözlükleri olmadan yapamazlar."
"Ne güzel şey dedin sen öyle Teksas'lı!"
Ramsky, ellerini gövdesinde birleştirip uzun süren nefes alışlarının ardından sandalyesine iyiden iyiye yaslandı.
"Transhümanizm, bizim içinde bulunduğumuz durumu tam da yerinde açıklayan bir ekoldür sevgili arkadaşlarım. 'İnsan, aşılması gereken bir varlıktır.' der Nietzsche. Biz de bunu bilimle aşmaya çalışanlardanız. Asıl transhümanistler biziz. Bizler tarihin kendi kendilerini dönüştürmeyi başarabilmiş insan nesillerinin filizlenen ilk ataları olarak yerlerimizi alacağız. Bizler, öncüyüz. Gücümüz, kendimizi aşma isteğimizden gelir. Kendimizi aştığımız oranda güçlü olacağız."
"Kendisini yenmek isteyenler burada mı beyler?"
"O zaman, doğru yerdesiniz demektir bu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşteki Gölge
Adventure51 Area'da.... Bir yer altı dünyası girişinde. Garaj kapağı açıldı. Şaşkın gözlerle içeriyi süzen ekip, belli bir müddet konuşmaya cüret edemedi. Hipnoz edilmiş gibi yalnızca Adrian Anderson'u takip ettiler. Personel müdürü önde onlar arkada ilerliy...