Bu hikaye Harry Potter evreninde, Gellert Grindelwald'ın yükselişi döneminde geçmektedir.
Itoshi ailesi safkan bir asilzade ailedir. Slytherin'e seçilmek de dolayısıyla bir gelenektir. Lakin büyük kardeş Itoshi Sae, Ravenclaw'a seçilmiştir. Ailesi tarafından pek de hoş karşılanmamıştır bu durum.
Sae'nin ailesi tarafından hor görülmesi ilk senesinden itibaren başlamıştı, ne yazık ki.
Sae'nin bir kardeşi var, Rin. O da kendisi gibi ailesinin baskısı altında büyüdü. Idolü olarak gördüğü abisinin, ailesinin deyimiyle "seçilmemesi gereken" binaya seçilmesinden sonra da üzerindeki yük daha da artmıştı.
Annesi ve babasından, çok sevdiği abisi hakkında duyduğu o sinir bozucu tüm laflar içine içine işlemiş ve eninde sonunda anne ve babasından nefret etmeye başlamıştı.
Abisi onun her şeyiydi, ona dil uzatan ve saldıran herkes de düşmanıydı.
Rin, 1 sene içinde iyice içine kapanmış ve çekingenleşmişti. Birkaç çocukluk arkadaşı hariç kimseyle muhattap olmamış, ailesiyle iletişimini olabildiğince düşük seviyede tutmuştu.
Rin; Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu'na kabul mektubu aldığında, belli başlı karanlık büyüleri bilmekte ve de en az bir 3. sınıf öğrencisinin iksir bilgisine sahipti. Bu özellikleri ne kadar kabul etmek istemese de sorunlu ailesine borçluydu.
Rin, abisinden 1 sene sonra çocukluk arkadaşlarıyla beraber Hogwarts'a başladı. Hiori Yo,Karasu Tabito, Otoya Eita.
Sahip olduğu her şey; arkadaşları, abisi ve iksir malzemelerinden ibaretti.
Tabii ki, bu Hogwarts'a başlayana kadardı. Hogwarts'ın kendi evi olacağından habersizdi, küçük Rin.
----
1 Eylül sabahı, Itoshi ailesi; bir 2. sınıf ve bir 1. sınıf oğullarıyla birlikte 9¾ peronuna geldiler. İkisi ile de vedalaşıp trene uğurladılar.
Kardeşler; ailelerinin kendi arkalarından, Rin'in Slytherin'e seçilmesi hakkında konuştuklarını biliyorlardı.
Sae, yalnızca 2. sınıf olmasına rağmen küçük kardeşini o iblislerden koruması gerektiğininin farkındaydı. Bu yüzden Rin'i tuttuğu gibi onunla hızlıca trene bindi.
Rin sadece gergindi. Bir an önce Hiori'yi ve diğer arkadaşlarını bulup bu gerici havadan kurtulmak istiyordu. Sae'nin ona verdiği öğütleri dinlemeye başladı.
"Rin... Biliyorum ilk gün gerçekten gericidir. Annemleri umursamana gerek yok. Hangi binada olursan ol, sen Itoshi Rin'sin. Benim kardeşimsin. Bunu kimse değiştiremez. Yine de Gryffindor'a seçilmemeye çalış yeterli."
Sae, Rin'in gerginliğini biraz olsun almak için güler.
Küçük Rin'in yanakları kızarır. Abisine sahip olduğu için kendini şanslı hisseder. Kocaman gülümser
"Teşekkür ederim Nii-chan."
Sae, Rin'in saçlarını karıştırır ve trene binerler. Boş vagon bulamadıkları için Sae ile aynı dönemden olan Oliver Aiku ve Barou Shoei ile aynı yere otururlar.
Eh- Çok da sakin bir vagon olduğunu söylenemezdi. Barou safkan bir Gryffindor, Aiku safkan bir Slytherin, Sae safkan bir Ravenclaw ve de Rin daha binası bile belirlenmemiş masum bir büyücüdür.
Üçlünün atışmalarıyla ve havada birbirine fırlattıkları çikolatadan kurbağalarla birlikte nihayet Hogwarts'a ulaşırlar.
Hogwarts... Kesinlikle büyüleyiciydi. Bu devasa kaleye ilk görüşte ısınmıştı Rin.
Abisi ile birlikte Hogwarts'a doğru ilerliyordu. Şaşkın bakışlarını saklayamazken Sae ona kibarca gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloody halfblood! rinsagi,
FanfictionBlue Lock in Hogwarts Gellert Grindelwald'ın yükselişi zamanında, Hogwarts'ta melezlere yapılan ırkçılık; hat safaya ulaşmıştır. Isagi Yoichi gibi birçok melez, bu nefretin hedefi olurken bu nefret; safkan Itoshi Rin'in hiç hoşuna gitmez.