(Rahatsız edebilecek içerik uyarısı.)
Itoshi Rin, içinde bin farklı şüpheyle ailesinin davetine katılmayı kabul etmişti. Abisi Sae, onu en başından uyarmıştı.
"Rin, annemleri biliyorsun. Bizi sadece bir aile yemeğine davet etmeleri ne kadar mümkün ki?"
Fakat Rin, onlara inanmak istemişti. Hiçbir zaman gerçek bir aile olamadığı ailesiyle mutlu olmak istemişti. Körü körüne bu yalana inanmıştı.
"Nii-san. Belki de artık bizi kabullenebilirler... Fazla olumsuz düşünüyorsun bence. Lütfen. Benim için gel."
Sae, zorlamadan küçük erkek kardeşinin teklifini kabul etti. Rin'in mutlu olması için her şeyinden vazgebilirdi çünkü abilik bunu gerektirirdi.
Ama şimdi keşke Rin'e sözümü geçirmeyi deneseydim diye düşünüyordu.
Zira, bir ayın sonunda ikisinin de kafası kaldırmaz olmuştu onları. Sae, abisine göre daha iyi durumda olsa da Rin; izlemeye zorlandığı işkencelerdenm dolayı midesi sürekli bulanıyordu.
Daha açık olmak gerekirse Itoshi kardeşlerin zorlanıldığı şey, düzinelerce melez ve Muggle'a yapılan işkencelerdi. Rin, bir ay boyunca kaç defa gördüğü kan nedeniyle kusmuştu veya bayılmıştı bilemiyordu.
Ama asla gözünün önünden gitmeyen birkaç görüntü vardı.
6. günde, yedi melez hamile kadının kendi annesi tarafından boğdurulması.
13. günde, dört Muggle çocuğun bedeninde kesilmemiş yer kalmayana kadar doğranmaları.
19. günde elli dört melezin toplu mezara gömülmeleri.
Bunları aklından çıkaramayan Rin'in en kötü anısı bambaşkaydı.
27. günlerinde, Yoichi ile beraber içtiği çayı ona ikram eden Madam Yona'nın ölümü, her defasında rüyasına girmişti.
Zira, öz babası ilk önce onun kocasını sayılamayacak kadar çok kez bıçaklamış; ardından da on yaşındaki ikiz oğullarını öldürene kadar dövmüştü.
Daha kötüsü, canlı canlı bunları kadına izlettirmişti. Akli dengesini kaybeden kadın, düşünmeden Rin'in annesine saldırmıştı. Boğazındaki derin kesik nedeniyle, Rin; annesi olarak görmediği kadının ölümüne şahit olmuştu.
"Rin. Sen ve Yoichi'ye inanıyorum."
Madam Yona'nın son sözüydü bu. Annesini yanına aldıktan sonra kendi boğazını kesip canına kıymıştı.
Mr. Itoshi, kendi elleriyle toprağa vermişti kendinden farkı olmayan cani eşini. Cenaze düzenlememiş, kimsenin onun ölümünü duymasını istememişti.
Annelerinin ölümünün ardından, Itoshi kardeşler üzülmemişti. Sae, sevgilisi Shidou'ya zamanında tokat atmış birini affedemezdi zaten. Rin için de durum farklı değildi. Sevgilisi hakkında annesinden o kadar ağır ithamlar duymuştu ki, kadına olan tüm saygısını kaybetmişti.
Sevgisini değil, saygısını. Ebeveynlerine olan tüm sevgisini Sae, Ravenclaw'a seçildiğinde ona şiddet gösterdikleri zaman kaybetmişti zaten.
Rin'e dünya üzerinde cehennemi yaşatan bu evde, Rin'in 30. günüydü.
Sevgilisinden tek bir haber almamış, onun sesine hasret kalmıştı.
Bir yandan onun burada olmadığına seviniyordu. Sevgilisinin kendisini, melezlere işkence ederken görmesini istemezdi. Eğer babasının dediklerini uygulamazsa ne hallere düşeceğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloody halfblood! rinsagi,
FanfictionBlue Lock in Hogwarts Gellert Grindelwald'ın yükselişi zamanında, Hogwarts'ta melezlere yapılan ırkçılık; hat safaya ulaşmıştır. Isagi Yoichi gibi birçok melez, bu nefretin hedefi olurken bu nefret; safkan Itoshi Rin'in hiç hoşuna gitmez.