Isagi Yoichi, dakikalardır müdürün odasındaydı. Onu, Gryffindor ortak salonunda bekleyen Reo ve Chigiri; iyice meraklanmıştı.
Yaşananlar Isagi'ye panik atak geçirtmekle kalmamış, onu tamamen suçlu psikolojisine sokmuştu.
Cam küre, Rin'in kafasına indi. Daha çok burnunun üzerine de olsa da, Isagi paniklemişti. Karasu ve Otoya, hala ayık halde olan Rin'i destekleyip hastane kanadına taşıdı. Onların beraberinde gelen Isagi ve diğerleri, büyük bir azar işitti.
Ama Isagi, bundan kurtuluşu olmadığını biliyordu. Kendi suçunu zorlamadan kabullendi ve daha Rin'in durumunu bile öğrenemeden müdürün odasına çağırıldı.
Vücudunun titremesi henüz geçmemişti. Zihni çok bulanıktı, Rin'i görmek istiyordu.
"Dinliyor musun, Gryffindor?"
"Evet, müdürüm."
"Beni bir daha tekrarlattırma. Ailene haberci baykuşu yolladım. Kehanet profesörünün verdiği cezayı ikiye katlıyorum."
"Nasıl isters-"
"Kes sesini. Sen bana şunu açıkla. Rin'i kasten yaralamaya çalışmadığına neden inanayım?"
"Size yemin ederim- Cam kürenin neden tavana çıktığını bile anlayamadım. Asamı kullanmama izin verilmediği için elimden bir şey gelmedi."
"Hadi ya?"
"Cidden söylüyorum!"
"Sesini bana yükseltirsen dilini koparırım. Melezliğini bil."
"Hey-"
Tam Isagi karşısındaki genç müdüre yükseliyordu ki, odanın merdivenlerinden çıkan birinin sesi duyuldu.
Isagi, tanıdık sesle susup başını ona çevirdi.
"İstediğiniz çayları getirdim. Başka bir şey var mıydı?"
Profesör Parkinson, ne zamandır müdürün çaycılığını yapıyordu? Isagi'ye çay getirmesi ne alakaydı?
Isagi, çayı önüne koyan adama boş boş baktı. Bir şeyler mi dönüyordu?
"Sağ ol."
Isagi, cevap olarak Parkinson'un ağzından "Davar." sözcüğünün çıktığına yemin edebilirdi. Şaşkınlıkla müdüre baktı ama o duymamış gibiydi. Duymayı geçelim, Parkinson'un yüzüne bile bakmamıştı. Ernest Parkinson, kendini hiç geri tutmadan göz devirdi.
Isagi'nin aklında, geçen gün Nagi'nin gösterdiği haber belirdi. Hiç de ezeli düşman gibi durmuyorlardı. Daha çok- İki yabancı gibiydiler.
"Son olarak Gryffindor'dan 100 puan kırıyorum. Ee? Çayının tadı nasıl, Gryffindor?"
Isagi, yudumlamak için fincanı ağzına götürür. Çaydan aldığı garip kokuyla duraksar.
"Sorun ne?"
"İçmesem daha iyi."
Müdür, Isagi'ye sanki bir cinayet işlemiş gibi bakıyordu. Parkinson, Isagi'nin omzuna elini koydu.
"Ben demledim çayı, tadabilirsin."
"Profesör- Cidden... Midem bulanıyor, içmesem daha iyidir."
Profesör Malfoy, kendi kendine gülmeye başlar.
"İçsene."
"İstemiyorum dedim."
"Zehirlemeyeceğim ya seni."
"Orasını bilemem."
"Çocuk-"
Parkinson, fincanı Isagi'nin eline tutuşturur. Isagi, aklından geçen binlerce düşünceyle çayı kafasına diker. Dilini yakmıştı, tadı vasat olan bu çayla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bloody halfblood! rinsagi,
FanfictionBlue Lock in Hogwarts Gellert Grindelwald'ın yükselişi zamanında, Hogwarts'ta melezlere yapılan ırkçılık; hat safaya ulaşmıştır. Isagi Yoichi gibi birçok melez, bu nefretin hedefi olurken bu nefret; safkan Itoshi Rin'in hiç hoşuna gitmez.